İslam ile kemalizm uyuşmaz ve bağdaşmaz
İLAHÎ İslam dini ile Marksist ideoloji uyuşur ve bağdaşır mı?.. Uyuşur ve bağdaşır demek mümkün değildir. İkisi birbirinin zıddıdır.
İslam, Tevhid inancı yani kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh, kainatın Yaratıcısı, alemlerin Rabbi, mutlak kudret Sahibi, ilmi ve iradesi her şeyi kuşatmış bir Allah'ın varlığını kabul eder. Marksizm ise ateisttir, materyalisttir.
Peki İslam dini ile, M. Kemal Paşa'nın ölümünden sonra çıkartılmış Kemalist ideoloji uyuşur ve bağdaşır mı?
Bu ikisi de bağdaşmaz ve uyuşmaz.
İnsan sadece Allah'a inanmakla Müslüman olamaz. Kelime-i Tevhid'in, birbirinden ayrılmaz iki esası vardır: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed'in (Salat ve selam olsun ona) Allah'ın Resulü olduğuna iman etmek.
Kemalist sistemde (Ona bir tür dindir de diyebiliriz...) Allah'a iman şartı yoktur. Bir deist de Kemalist olabilir, bir ateist de.
Kemalizm'in esası/temeli M. Kemal'e iman etmektir. İşte bu yönden İslam ile Kemalizm uyuşmaz ve bağdaşmaz.
Son 60 yıl içinde yetişen birtakım sözde İslam ilahiyatçıları, İslam ile Kemalizmi uyuşturmaya, bağdaştırmaya çalışıyorlar. Boşuna gayret!
İslam dininin temel kitabı ve kaynağı Kur'andır. Kemalistler Kitabullah'ı temel kaynak ve referans olarak kabul etmez.
İslam'da âhirete iman şartı vardır. Kemalizmde âhirete inanıp inanmamak ihtiyaridir, yani seçimliktir, ister inanır, ister inanmaz.
İslam'da din ve dünya ayırımı yoktur. Kemalizmin ana umdesi ise, laikliktir. Nice Kemaliste göre din bir vicdan işidir, dünyaya karışamaz.
İslam, insan sağlığına zarar veren ve nice sosyal hastalığa yol açan içkiyi yasak etmiştir. Kemalizmde ise içki bol bol içilir.
İslam ribayı/faizi yasak kılmıştır. Kemalizmde ise iktisat, ticaret, finansla ilgili muamelatta faiz esastır.
İslam kadın konusunda hayâyı, iffeti, tesettürü esas almıştır. Kemalizm ise tesettüre ve İslam'ın kadın anlayışına karşıdır.
İslam'da din esaslarına dayanan Tevhidî eğitim sistemi vardır. Kemalizmin Tevhid-i Tedrisat eğitim sistemi ise nice husus ve noktalarda İslam'a taban tabana zıttır.
İslam'ın bir Şeriatı vardır. Kemalizm bu Şeriata radikal şekilde karşıdır.
İslam'da yaratılış inancı vardır, kemalizmde evrim teorisi.
İslam'da İmamet/Hilafet vardır. Kemalizm Hilafete karşıdır ve onu yıkmıştır.
Masonların geleneksel kolu, "Kainatın Yüce Mimarına" inanmayanları Masonluğa almaz, "localara" sokmaz. Kemalizmde böyle bir şart yoktur.
Yahudiler ve Hıristiyanlar da Allah'a, âhirete inanırlar ama Allah'a, Peygamberlere, ilahi Kitaplara iman bakımından İslam ile aralarında ittifak ve uyum yoktur.
Bir insanın Müslüman olması için Allah'ı kemal sıfatlarla sıfatlandırması, noksan sıfatlardan tenzih etmesi gerekir.
Müslüman, isimleri bilinsin veya bilinmesin BÜTÜN Peygamberlere iman eder.
Müslüman BÜTÜN kitaplara iman eder. (Daha önce gönderilen kitaplar tahrife uğramıştır.)
Yukarıdaki izahattan anlaşılacağı üzere:
İslam ile ateist ve materyalist bir ideoloji olan Marksizm uyuşmaz ve bağdaşmaz.
İslam ile Kemalizm uyuşmaz ve bağdaşmaz.
İslam ile Yahudilik ve Hıristiyanlık uyuşmaz ve bağdaşmaz.
İslam tek hak din olmakta, tek hak dünya nizamı olmakta hiçbir başka din ve ideoloji ile müşareket (ortaklık) kabul etmez.
Teolojik bakımdan dünya üzerinde, İslam'ın zuhurundan sonra tek ibrahimî din vardır, o da İslam'dır.
İslam dini Nazizm ile de bağdaşmaz ve uyuşmaz ama Naziler İslam'a ve Müslümanlara karşı oldukça saygılı davranmışlardır.
Türkiye'nin yakın tarihinde Kemalizmin İslam'a ve Müslümanlara yaptıkları, sahih bilgiler ve gerçek belgelerle gözler önündedir.
İslam ile Kemalizmin bağdaşabileceği iddiası doğru, realist, insaflı bir iddia değildir.
Tevhid inancı ile Teslis inancı nasıl asla bağdaşmaz ve uyuşmaz ise İslam ile Kemalizm de uyuşmaz ve bağdaşmaz.
İslam ile Kemalizmin uyuşup bağdaşacağı tezini ortaya sürenler M. Kemal Paşa'nın bidayette sarf ettiği bazı sözlere dayanıyorlar. Paşa'yı bir bütün olarak ele almak gerekir. Bütüne bakınca, bizim uyuşmazlık tezimizin ve iddiamızın doğru olduğu anlaşılacaktır.
ABD, AB, beynelmilel Siyonizm, militan Haçlılar ve Evangelistler, Vatican, global emperyalistler Türkiye'de kendilerine hizmet edecek evcil, ılımlı, suya sabuna dokunmaz, fıkıhsız ve Şeriatsız, ilahî hak din olmaktan çıkıp bir hümanizme haline dönüşmüş seküler/beşerî bir İslam türetmek istiyorlar.
Hatta kulağımıza geldiğine göre 1924'te ilga edilmiş Hilafeti, bu makama kendilerine tâbi uydu bir kişiyi getirmek şartıyla yeniden hayata geçirmek istiyorlarmış.
*(İkinci yazı)
Halkın Vefasına Güvenilmez
YAKIN tarihimizde halk yığınları tarafından en fazla sevilen lider Adnan Menderes'ti. İngiltere'de uçağı düşmüş, mucizevi bir şekilde kurtulmuştu. Yurda döndüğünde halk onu sevgi selleriyle karşılamıştı. Adana'ya gittiğinde hayranlarından biri oğlunu kurban etmeye kalkmıştı. 1960 Nisan'ında İstanbul'dan İzmir'e vapurla gittiğinde rıhtımda 350 bin kişilik bir ahali onu çılgınca alkışlamış, bağrına basmıştı. (O tarihli gazetelere bakılabilir.)
Milyonların gönlünde taht kurmuş olan bu zat 27 Mayıs 1960'da ihtilalci subaylar tarafından yakalandığında bu halk onu kurtarmak için harekete geçmemişti.
Halk yığınlarının derin ve gerçek vefası yoktur.
İmralı adasında asıldığı zaman da onun milyonlarca hayranı ses çıkartamamıştı.
Halkın sevgisine, vefasına güvenilmemelidir.
Politikada sevginin, desteklemenin, vefanın, sadakatin kıymeti yoktur.
Halk bugün göklere çıkartır, yarın yerin dibine batırır.
İyi politikacı halka değil Hakk'a yönelik olmalıdır.
Halka değil, Hakk'a itimat etmelidir.
Halka ve ülkesine yaptığı hizmetleri Hakk'ın rızası için yapmalıdır.
Halkın sevgisini kazanmak için halka hizmet edecek... İşte bu niyet bâtıldır, fâsittir.
Doğru niyet: Hakk'ın rıza ve hoşnutluğunu kazanmak için ülkesine, halkına ve devletine (kötü düzene değil) hizmet etmek.