Dün sabah saatlerinde bir grup “MHP’li dost” ile bir araya geldik...

Bir seçim değerlendirmesi:

Seçim kampanyasında bütün maddi ve manevi imkanlarını seferber eden bu “isimleri mahfuz” arkadaşların “Yüzde 13’ü başarı olarak görüyor musunuz?” sorusuna verdikleri cevapları özetleyecek olursak...

“Partimiz seçimin mağluplarından biri değildir. En azından arkasına büyük bir medya desteğini alan ve sürekli olarak pompalanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinden iyi durumdayız!”

Pekiiii...

MHP hep böyle “Fena değiliz”e mi oynayacak?..

Bu parti, “korku”, “vehim” ve “tehdit” üretmenin ötesine geçemeyecek mi?..

Bir “Hizmet”, bir “Proje” partisi olamayacak mı?..

Her kritik anda, “statükonun” yanında yer alan...

“Ergenekon-Balyoz” sanıklarına desteğini “aday tercihleriyle” net bir şekilde ortaya koyan bir parti olmaktan kurtulamayacak mı?..

Şurası net:

Türkiye’nin dünyada hak ettiği yere ulaşabilmesinin şartlarından biri de MHP’nin sadece “Devlet”i temsil eder bir parti olmaktan çıkması...

Ve Millet’e yaklaşması...

Bu, mevcut yönetimle olur mu?..

MHP’li arkadaşlarla bunu tartışırken, birden bire Sayın Meral Akşener’in ismi geldi gündeme...

Üzerinde ittifak edilen kanaatler:

1- Meral Akşener, “28 Şubat sapıklarına”, erkeklerden “hiçbirinin” gösteremediği cesaretle karış çıkmış bir Hanımefendi.

2- “Milli değerlere” bağlılık konusunda girdiği her sınavı kazanmış bir Hanımefendi.

3- Tansu Çiller’in kabinesinde Bakan iken “Yalı ekolüne” direnmiş ve vatandaştan aldığı vekâlete hiç “ihanet” etmemiş bir Hanımefendi.

4- Tansu Çiller’in etrafında kümelenenler, hep “Akşener karşıtı”ydı.

“Yalı çevresi” (Kimileri buna ‘Yalı çetesi’ diyor ama biz bu tabiri uygun görmüyoruz!..) malûm sebeplerden dolayı ondan hiç hazzetmezdi!

5-Akşener, Meclis Başkanvekilliği döneminde de son derece “dengeli”, “uyumlu” ve “vakur” bir duruş sergiledi.

6- Başkanlık ettiği oturumlarda olası kavgaları “dengeli”, “adil” ve “güçlü” yönetimi ile engelledi.

7- Akşener, gücünü kalitesinden ve sağlam duruşundan alan bir Hanımefendi.

8- Sayın Bülent Arınç - Güldal Mumcu “kavgasında” her iki tarafın da hakkını veren ama Sayın Bülent Arınç’ın hakkını teslime özellikle gayret sarf eden “Akşener portresi” saygınlığını daha da arttırdı.

9- Sayın Akşener, bugüne kadar Sayın Devlet Bahçeli’ye saygıda da hiç kusur etmedi. “Genel Başkan”ın bütün politikalarını benimsemek mecburiyetinde olmasanız da, Genel Başkan’ın hukukuna her ortamda sahip çıkmak, “delikanlı”lığın gereğidir. Akşener, o “delikanlı” tavrından hiç ödün vermedi.

10- Devlet tecrübesi ise var, “dik duruş” var, “milletin bağrından gelmek” var, “denge” var, “uyum” var...

“Hitabet” var...

“Milliyetçiliği” de tartışmasız...

Ve

11- Ondan sadece “MHP’nin iktidara gelmesini istemeyenler” rahatsız olur!..

BEYAZ TV-YÜKSEK GERİLİM

Bir süredir “Yüksek Gerilim” adlı programdan sizlere sesleniyorduk.

Kanal yönetimi ile mukavelemiz bittiğinde oturup bir “karara varmamız” gerekti.

Yönetim bize formatı gayet güzel bir program teklifinde bulundu.

“Akit ruhuna” uygun bir program.

Ben, “Bunu yaz ortasında değil de, yeni yayın döneminde başlatsak daha iyi olur” dedim.

Bunun “Hazırlık gerektiren” bir program olduğunu, aceleye getirilmemesi gerektiğini söyledim.

Bu arada, Yeni Akit temsilciliklerinden, bazı sivil toplum örgütlerinden ve belediyelerden gelen ısrarlı davetler var.

Bu davetlere icabet için de en iyisi “yaz döneminden” istifade etmek.

Öte yandan en az bir haftamızı alacak gibi görünen bir “Irak daveti” sözkonusu.

Bir “Dil Okulu”na ilişkin yazımız ilgi çekmiş; Londra’daki bu “Dil Okulu”nun öğrencilerine “Yeni Akit yazarı” olarak “Konferans” vermemiz yönünde bir talep geldi..

Onu da değerlendiriyoruz...

Yoğunluk müthiş yani...

Evet, kanal yönetimiyle mutabık kaldık...

Yeni program, kısmetse yeni yayın döneminde...

Kıymetli okuyucularıma arz etmiş olayım.