Şu bizim “Çürük Bandırma Vapuru”nun yolcuları
Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, Atatürük’le arkadaşlarını Samsun’a götüren meşhur Bandırma Vapuru “çürük” değildir…
Ders kitaplarını yazanlar, olayın ciddiyetini yeni nesillere rahatça kabul ettirebilmek için konuyu dramatize etme ihtiyacı duymuşlar, bu yüzden “çürük Bandırma Vapuru” efsanesini uydurulmuşlardır.
Ama artık olayın üzerinden doksan yıla yakın bir zaman geçmiştir. Bunca zaman sonra bile efsanelere sığınmak akıl kârı olmasa gerektir…
Ayrıca gençlerimizin efsanelere değil, tarihi gerçeklere ihtiyacı vardır.
Bu çerçevede söylemek gerekirse, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gideceğinden, Padişah’ın (Sultan Vahideddin’in) ve hükümetin haberi vardır.
Son derece geniş ve mühim bölgeler üzerinde o döneme kadar verilmemiş yetkilerle donatılmış olarak Anadolu’ya gönderilmeyi başka türlü açıklayabilmek mümkün değildir.
Kaldı ki, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a hareketinden önce görüştüğü kişiler arasında eski silah arkadaşlarının yanı sıra Sadrazam ve Padişah da vardı…
Paşa 15 Mayıs 1919’da Damat Ferit Paşa’nın, Nişantaşı’ndaki evinde kendisine verdiği özel akşam yemeğine, yeni Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa ile birlikte katılmıştı.
Ertesi sabah Genelkurmay Başkanlığı’na giden Mustafa Kemal, çanakkale eski Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat çobanlı ve Fevzi çakmak’la vedalaşmış, oradan Babı-âli’ye (o zamanki hükümet merkezi) geçerek, İzmir’in işgali üzerine toplanan kabinenin, Dahiliye (İçişleri) ve Hariciye (Dışişleri) Bakanlarıyla görüşmüştü. (15 Mayıs 1919).
Padişah’a veda için Yıldız Sarayı’na da giden Mustafa Kemal, bu buluşmayı şöyle anlatacaktı:
“Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Padişah’la adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında, dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap vardı. Padişah hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:
“‘Paşa, Paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Tarihe geçmiştir.’ O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnla dinliyordum. ‘Bunları unutun’ dedi. ‘Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin.’
“Bu son sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle samimi mi konuşuyor? Kendisine, ‘Merak buyurmayın efendim. Nokta-i Nazar-ı Şahanenizi anladım. İrade-i seniyeniz olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an olsun unutmayacağım.’” (İstiklal Savaşı, ömer Sami Coşar)
Mustafa Kemal Paşa, “Muvaffak ol” diye dua eden Padişah’a veda ederek, derhal Şişli’deki evine döndü…
Hazırlıklarını tamamladı…
Son olarak annesinin Akaretler’deki evine giderek annesiyle vedalaştı.
16 Mayıs 1919 günü, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Galata Rıhtımı’na otomobille indiler. Bandırma Vapuru açıkta demirli duruyordu. Sandalla vapura çıktılar.
önceden kararlaştırıldığı gibi rıhtımda herhangi bir uğurlama merasimi yapılmamıştı. Vapur işgal kuvvetlerinin mutat kontrolü için Kız Kulesi açıklarında demirlemiş bulunan bir İngiliz binbaşısı komutasındaki heyet tarafından kontrol edildi ve Boğaz’dan çıkmasına izin verildi.
Bandırma Vapuru önce Sinop’a uğradı (18 Mayıs 1919). Mümkün olsaydı Samsun’a karayolu ile gidilecekti, ancak güvenlik gerekçesiyle bundan vazgeçildi. Deniz yoluyla Samsun’a ulaşıldı (19 Mayıs 1919).
Bandırma Vapuru’da Mustafa Kemal Paşa dışında aşağıdaki isimler de vardı:
üçüncü Kolordu Kumandanı Miralay Refet Bey, Müfettişlik Kurmay Başkanı Miralay Kâzım Bey, Birinci Şube Müdürü Hüsrev Bey, Topçu Kumandanı Binbaşı Kemal Bey, Miralay Doktor İbrahim Bey, Binbaşı Doktor Refik Bey, Başyaver Yüzbaşı Cevat Bey, Yüzbaşı Mümtaz Bey, Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Yüzbaşı Ali Şevket Bey, Yüzbaşı Mustafa Bey, üsteğmen Hayati Bey, üsteğmen Abdullah Bey, üsteğmen Hikmet Bey, Asteğmen Muzaffer Bey, Şifre Katibi Faik Bey, Şifre Katibi Memduh Bey.
Ekip, daha sonra Samsun’dan Havza’ya geçti…
18 gün Havza’da kaldılar…
Oradan Amasya’ya gittiler.
“Amasya Tamimi” yayınlandı…
Sonra Erzurum, Sivas…. Gerisi malum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.