Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Pakistan’da Türkiye Rüzgarı

Pakistan’da Türkiye Rüzgarı

Dünya milletleri arasında Türkleri Pakistanlılar, Pakistanlıları da Türkler kadar teslimiyetsiz seven bir toplum var mı bilmiyorum. Varsa da bizim Pakistanlıları, Pakistanlıların da bizi sevdiği kadar kimsenin sevebileceğini ve sahipleneceğini zannetmiyorum.
Hatta çeşitli kesimler olarak kendi içimizde birbirimizi, Pakistanlıların bizi sevdiğinin yüzde yirmisi kadar sevebilsek bile yeter. Türklere karşı Pakistan’ın Cumhurbaşkanından tutun da köyünden hiç dışarı çıkmamış vatandaşına kadar herkeste garip bir sevgi var.
Hemen şunu da ilave etmeliyim. “Pakistanlıların Türkiye sevgisini anlatmak için toplumumuzun çeşitli kesimleri olarak birbirimizi Pakistanlıların yüzde yirmisi kadar sevsek yeter” dedim ama mesele, yardımlaşma ve dayanışmaya gelince, toplumumuzun bütün kesimleri birbirine öyle kenetleniyor ki, her yardım kampanyasında görüldüğü gibi, Pakistan’da da bunu açık ve net bir şekilde görmekten büyük onur duyduk.
Gönül istiyor ki, büyük milletimiz büyüklüğünün göstergesi olarak birbirine her zaman ve zeminde kenetlensin, içeriden ve dışarıdan gelen tehlikelere karşı göğüs gererek, ülkenin ve toplumun huzuruna, güvenine refahına engel olmak isteyenlere karşı güç birliği oluşturabilsin, devletimizin ve milletimizin geleceğini karartmak isteyenlere dur diyebilsin.
Neyse dönelim Pakistan’a. Geçtiğimiz hafta Deniz Feneri ile Pakistan’daydık. Büyük milletimizin yardımlarını Pakistan’a ulaştıran Deniz Feneri 3 yıldır bölgede çalışmalar yapıyor.
Pakistan depreminde diğer sivil toplum kuruluşları gibi Deniz Feneri de milletimiz adına Pakistan’a koşmuş ve halkımızın yardımlarını yerine götürmüştü. Yardımların büyük bölümü, eğitim yardımı olduğundan yardımseverlerin isteği üzerine depremde yıkılan okulların hemen inşaatına başlanılmıştı.
2006 yılında okulların temellerini atmaya yine bölgeye gitmiştim. Yerle bir olan okullarda taş üstünde taş kalmamıştı. Adeta düz bir araziye dönüşmüştü. Gerçi okul denilince bizim okullarımız gibi sağlam değildi ama en azından kerpiçten de olsa dört duvarı ve bir çatısı vardı. Okul sıraları bile paramparça olmuştu. Yüzlerce öğrenci ölmüş, yüzlercesi açıkta kalmıştı.
O günleri unutamamıştık. Acının tarif edilemediği ve “Düşmanımızın bile başına böyle bir felaket gelmesin” diye dua ettiğimizin üzerinden iki sene geçmeden bölgeye gitmek yine nasip oldu ve hafızamızda hâlâ o günlerin fotoğrafı vardı. Hep aynı fotoğrafla karşılaşmaktan korkuyorduk.
Bir gittik ve gördük ki, sanki okul değil, saray yapılmıştı. İnsana, sevgiye, ülkesine, kardeşliğe, paylaşmaya, dayanışmaya, iyilik ve güzelliğe karşı içinde herhangi bir duygu besleyen her insanın gözlerini yaşartacak bir manzaraydı.
“İşte millet budur, büyük millet budur” diye kendi milletimizle övünmemek mümkün değildi. Millet olarak isteyince dünya tarihini değiştirecek bir yapıya ve güce sahibiz diye düşünmemek elde değildi.
Türkiye Pakistan’da bir destan yazmıştı. Pakistan Cumhurbaşkanının depremin ilk günlerinde helikopterle bölgeyi gezerken aşağıda gördüğü Türk bayrakları ve karınca gibi çalışanlara bakıp, “Türkiye bizden önce bölgeye gelmiş, Allah’ıma şükürler olsun, böyle bir millete kardeş olmanın güveni acımızı biraz olsun hafifletiyor” diye yanındakilere seslendiğinde, henüz bölgede Pakistan devletinin yardımları bile yok denecek durumdadır.
İşte böyle bir fotoğraftan sonra Deniz Feneri Derneği halkımızın eğitim ve okul yardımlarını yerine getirerek 2006 yılında temellerini attığı 14 okulun inşaatını bitirerek açılışını yaptı. Hazara üniversitesi’nin de bitmek üzere olan inşaatını yerinde gezerek incelemelerde bulundu.
Pakistan’dan hem acı hem tatlı hatıralarla döndük. Acı hatıralar, kişisel değil, İslâm dünyasının haliyle ilgili, tatlı hatıralar ise insan hikayeleriyle dolu. önümüzdeki günlerde yazmaya çalışacağım İnşaallah.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi