İki Çekmece’den şehir manzaraları
İki Çekmece var İstanbul’da...
Birine “Küçükçekmece” derler, diğerine “Büyükçekmece”...
İkisini de yakından bilirim:
Çünkü büyüğünde ben oturuyorum, küçüğünde yakın akrabalarım...
Yani ikisiyle de sıkı temasım var, ister istemez...
Küçükçekmece, on yıl öncesine kadar sözün tam manasıyla çöplüktü. Arka arkaya seçim kazanan CHP’li (yahut SHP’li, DSP’li) belediye başkanları döneminde mezbeleliğe dönmüştü...
Yıllar yılı “hizmet” yerine “mazeret” üretilmişti Küçükçekmece’de. Refahlı (daha sonra da AK Partili) belediye başkanları hizmet üretirken, Küçükçekmece belediye başkanı mazeret ürete gelmişti.
Çöpler toplanmıyor, Küçükçekmece Gölü kirletiliyor, bu büyük nimet angaryaya dönüşmüş bulunuyordu...
Sokaklar delik deşik, parklar gelişigüzel, ışıklandırma harcıâlemdi. Sokak köpekleri bolluğundan gece sokağa çıkılamaz olmuştu.
Biraz emek ve biraz beyinle emsalsiz bir güzelliğe kavuşabilecek sahil kesimi sarhoş yatağıydı. Belli bir saatten sonra sahile inmek büyük cesaret gerektiriyordu.
Şehirde “şehir” kimliği yoktu kısacası.
Derken, Aziz Yeniay başkanlığa seçildi...
Küçükçekmece önce temizlendi, parklarla zenginleştirildi, binlerce ağaç ve gül dikildi. Mezbelelikler kaldırılıp sahil yeniden düzenlendi. Sarhoş barınağına dönüşen viraneler onarıldı. Bilgi evleri, kültür merkezleri inşa edildi... Kültür merkezlerinde hemen her akşam kültür programları düzenlendi. Halkın her alanda ve her anlamda eğitilmesi amaçlandı.
Ne hikmettir bilemem, Küçükçekmece Gölü, artık kanalizasyon kokusu yaymıyor. Oradan her geçişimde burnumun deliklerini kapatmak zorunda kalmıyorum.
Gazetecilik ille de olumsuzlukları görmek değildir, mevcut güzelliklerle güzellemeleri de paylaşmak ve emeği geçenleri kutlamaktır.
Bu anlamda Aziz Başkan’ı ve ekibini yürekten kutluyorum. Küçükçekmece’yi “marka şehir” yapmayı başardığı için.
Aynı tebrikleri Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’e de sunmak isterdim...
Hatta Kumburgaz Belediyesi kaldırılıp Büyükçekmece’ye bağlandığında umut dolmuştum. Çünkü Başkan, hem ANAP kökenliydi hem de geçmişinde “hizmet” vardı.
CHP’ye geçince ne olduysa oldu, “hizmet” anlayışı festivalle, heykelle, konserle sınırlandı: O da “oydaş”ları gibi “mazeret” üretmeyi seçti...
Ne zamandır heyelan tehdidi altında bulunan bölgelerde çok katlı apartmanlar yükseliyor...
Bu yüzden bozulan yollar kendi haline terk edilmiş durumda. Kumburgaz (oturduğum semt) bölgesine nedense çivi çakılmıyor. Sokaklar “köstebek yuvası”, güzelim sahil kesimi neredeyse “işgal” altında...
Alternatif yollardan kamyonlar bile güçlükle geçiyor. Çukurlar o derece derin.
E-5’in üst kesiminde oturanlar hiçbir belediye hizmetinden yararlanamıyor. Cadde ve sokak isimleri bile yazılı değil. Nerede oturduğumuzu dahi bilmiyoruz.
Her sabah, bir otomobilin zar-zor sığdığı “su kanalı” görünümlü “delik”ten geçip ana yola çıkıyorum. Bunu genişletip biraz olsun hayatı kolaylaştırmak nedense kimsenin aklına gelmiyor.
Güzelim sahil kentine yazık oluyor. İhmal ancak bu kadar olur.
“Başkan seçerken düşünecektiniz” demek çare değil! Oylarını doğru istikamette kullananların ne günahı var. Kurularla yaşlar birlikte yanıyor.
Mevzuata ne kadar uyar bilmiyorum, ama bir kanun çıkarıp seçim dönemi gelmeden bir “memnuniyet testi” yapılsa, halkın memnun olmadığı belediye başkanları değiştirilse, nasıl olur?..
Zira aklıma başka çare gelmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.