Engelleri Aşabilmek
Bu sıralar İslâm coğrafyasında önemli tıkanmalar var. Bu tıkanmaların bazıları kasıtlı engellemelerden, bazıları baskılar karşısındaki yenilgilerden, bazıları özgür irade karşısında yenilme korkusundan kaynaklanıyor. Çözüm bu tıkanmaların açılmasına ve engellerin aşılmasına bağlıdır. Çünkü doğal mecra tıkanıyor ve açılmaması taşmalara, akışın doğal olmayan yönlere kaymasına sebep oluyor. Biz de bugünkü yazımızda bazı tıkanmalara ve sebeplerine kısa notlarla temas etmek istiyoruz.
Türkiye'de bağımsız olarak Meclis'e girmeye hak kazanan bazı milletvekili adaylarının, haklarındaki davaların ve ithamların gerekçe gösterilerek parlamento üyeliklerinin ilgası ciddi bir tıkanmaya sebep oldu. Özellikle YSK'nın bu konudaki tavrını seçim sonrasına ertelemesi ciddi tıkanmaya yol açtı. Böyle bir tavır ciddi tereddütleri de beraberinde getirdi ve sert tepkilere sebep oldu. Doğal mecranın önünün açılmasından başka bir çözüm de görünmüyor.
Önemli bir tıkanma da Filistin'deki iç barışın uygulamaya geçirilmesinde yaşanıyor. Biz bu konudaki endişelerimizi ve tereddütlerimizi daha önce konuyla ilgili yazılı ve sözlü değerlendirmelerimizde dile getirmiş, asıl önemli olanın masadaki ittifak değil, onun pratiğe yansıtılması olduğunu vurgulamış, pratikte tıkanma yaşanması durumunda bunun daha büyük bir moral kırıklığına yol açacağını ifade etmiştik. Uygulama merhalesindeki tıkanmanın sebebi Abbas yönetiminin siyonist işgal devletinin ve ABD'nin dayatmaları karşısındaki yenilgisidir. Çünkü tıkanma Abbas'ın, işgal yönetiminin ve onun arkasında duran ABD'nin dayattığı Selam Feyyad'ın geçici hükûmetin başbakanlığına getirilmesi baskısına itiraz edememesinden kaynaklanıyor. Biz aslında Feyyad'ın başbakanlığına Abbas'ın da olumlu bakmadığına inanıyoruz. Ama sorun ona olumlu bakıp bakmamaktan değil işgal devletinin vurduğu prangaları koparamamaktan ve özgürce karar verebilme imkânından yoksun olmaktan ileri geliyor.
Bazı tıkanmalar da Özgürlük Filosu 2'de yer alacak gemilerin yola çıkması konusunda yaşanıyor. Mavi Marmara gemisinin filoya katılmayacağının açıklanması bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Öncelikle gemiye uluslararası sefer ruhsatı verilmemesinin uydurma bahane değil bir vakıa, realite olduğunu ifade edelim. Ama böylesine hassas bir ortamda ve dış baskıların yoğunluk kazandığı bir konuda gemiye ruhsat verilmemesinin gerçekten teknik sebeplere mi yoksa engelleme amaçlı taktiklere mi dayandığını sorma hakkımız da var. Fakat asıl öncelikli ve önemli olan Gazze'ye giden yolların açılması ve oradaki insanların mağduriyetine sebep olan tıkanmaların sona erdirilmesinin sağlanmasıdır. Tıkanma devam ettiği sürece sorun ve tüm insanlık adına ayıp da devam ediyor olacaktır.
Yemen'de Ali Abdullah Salih yönetimi kalıntıları yapıştıkları daldan düşmemek için şartları zorluyorlar. Muhalefet ise artık onun tüm kalıntılarından kurtulup, halkın özgür iradesinin yönetime yansıyabileceği bir siyasi yapının oluşması için zorluyor. Bundan dolayı bir tıkanma var. Ama orada da tıkanmanın sonlandırılması ve suyun doğal mecrasının açılmasından başka bir çözüm yok. Zaten başka bir sonuç da görünmüyor. Çünkü baskıcı metodu ayakta tutmaya çalışanlar bir dala yapışıp zorlanırken diğerleri aşağıdan çekiyorlar. İçinde bulundukları ortamın zihinlerini kuşatması sebebiyle, güçlerinin o dala tutunmuş kalmaya daha ne kadar imkân vereceğini hesap edecek kadar akıllarını kullanamadıklarından sadece fiziki güçlerini kullanmak için kendilerini zorluyorlar. Akıllarını kullansalardı belki daha erken karar vereceklerdi.
Suriye'de de tıkanmanın sürmesinin sebebi Beşşar Esed'in reform ve siyasal yapıyı kökten değiştirme vaatlerinde güvenilirliğini artık tamamen kaybetmiş olmasından ileri geliyor. Esed'in reform konusunda hep oyalayıcı davranmasının sebebi ise özgür iradeye yenilme korkusudur. Çünkü televizyon ekranlarına çıkıp insanlara pembe dünyalar vaat ederken öbür tarafta askerleri insanları katlederek akıttıkları kanlarla caddeleri ve sokakları korkunç bir şekilde kırmızıya boyuyorlar.
Bütün bu tıkanmalar ve gelişmeler konusunda Türkiye'nin konumu ve tutumu büyük önem arz ediyor. Bu konudaki görüş ve değerlendirmeleri de inşallah müteakip yazımızda aktaracağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.