Bu millet, CHP’yi niye iktidar yapmıyor!
Defalarca yazdım, yine yazacağım... Türkiye’nin en büyük sorunu ne şu, ne de bu... Türkiye’nin en büyük asıl sorunu; başta “yöneticiler” olmak üzere, insanların “içi başka, dışı başka” olmasıdır... Ya da; “dilde” olanın “gönülde” olmamasıdır!.. Veya tam tersi... Maalesef; hangi “alan”da olursa olsun, “çift kişilik” sergiliyor insanımız!.. Asla “kendisi” olamıyor!.. “Rol” yapıyor!.. “öyle değil” de, “öyle gibi” görünüyor!.. Dolayısıyla da, bir süre sonra “inandırıcılığını” kaybediyor!.. Ya “tribün”lere oynuyor ya da en ufak bir “höt”te geri adım atıyor!.. Oysa, “kendisi” olabilse, “sözünün arkasında” durabilse, “baskı”lara rağmen “mert” ve “dik” kalabilse, evet yamulmasa, “kazanan” kendisi olacak! Hayır, böyle olmuyor!.. Dolayısıyla da, “güven” vermiyor!.. öyle ya; ağzından çıkan “söz”ünün “yalama” olduğu bir insana, kim niye itibar etsin, kim niye güvensin ki?
MENGİ, EYGİ VE TüRKçE EZAN!
Sözü, CHP Genel Sekreteri önder Sav’a getirmek istiyorum... Ama ondan da önce, “televizyondaki bir tartışma”yı hatırlatmak istiyorum.
Yanılmıyorsam geçen haftaydı... Hangi kanaldı, hangi gündü, bilmiyorum... “Ruhat Biliktan” adıyla; bir zamanlar, “moda” yazıları yazan, “vitrindeki elbise”leri giyip-çıkaran ama daha sonraki yıllarda Güngör Mengi ile evlenip “eş durumundan yazar” olup, başımıza “militan bir laik” kesilen Ruhat Mengi; karşısına Mehmet Şevket Eygi’yi almış, onu sıkıştırmaya çalışıyordu.
Programın konusu neydi, neyi tartışıyorlardı, uzun süre dinlemediğim için bilemiyorum... Yalnız, Mehmet Şevket Eygi’nin şu sözleri hâlâ kulaklarımda;
“Ben, ezanın Türkçe okunduğu günleri yaşadım... CHP, böyle bir kötülük yapmıştır Türkiye’ye!.. CHP’nin, din ile sürekli sorunu olmuştur!”
Eygi, bunları söyleyince “eş durumundan yazar” olan Ruhat Hanım, “militan laik”liğini göstermiş ve hemen kesmişti Eygi’nin sözlerini;
“İyi ama, sayın Eygi; bir dönem hata yapıldı diye, bunlar hep yapılacak demek değil ki!.. Ne yani, şimdi CHP’liler arasında, ezanın Türkçe okunmasını isteyen mi var?”
Evden acele çıkmam gerekiyordu... Dolayısıyla Eygi’nin ne cevap verdiğini bilmiyorum.
Ama, bildiğim bir şey var:
“Bırakın ezanın Türkçe okunmasını istemeyi, daha beterleri var CHP’de!”
Alın size önder Sav’ın sözleri... Hem en son, hem de en taze örnek!..
İŞTE CHP’NİN GİZLİ AJANDASI
Olayı biliyorsunuz...
17 Mayıs günü Ankara Elmadağ ilçesinin CHP’li belediye başkanını ziyaret eden CHP Genel Sekreteri önder Sav, bu sırada 80 yaşındaki Mustafa ünal adlı partili bir vatandaşla ilginç bir diyaloğa girişti.
80 yaşındaki Mustafa ünal’ın, hacca gitmek istediğini söylemesi üzerine Sav, “Boş ver, Araplara para kaptırma” dedi.
Ancak ünal, yaşının 80’e geldiğini, bir ayağının çukurda olduğunu ifade ederek niyetindeki ciddiyete dikkat çekti.
Sav ise “Bakarsın Muhammed seni bırakmaz, sen yine şey yapma” sözleriyle karşılık verdi.
Ne diyeceğini şaşıran ünal, çareyi önder Sav’ın yanından uzaklaşmakta buldu.
Bu “iğrenç” sözler, “CHP’nin resmi görüşü” müdür, yoksa “önder Sav’ın şahsi görüşü” mü, elbette bilemiyorum.
Ama, önder Sav’ın tavrı; bu “iğrenç” ve “çirkin” sözlerden çok daha büyük bir skandal!..
Biliyorsunuz;
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün deyimiyle “içimizdeki Danimarkalı” gibi sözler sarfeden önder Sav’a, “ağzından çıkan çirkin sözler”le ne demek istediğini sormuşlar...
O da, “Bilmiyordum” demiş!.. “O anda kameraların açık olduğunu bilmiyordum!.. Kameraların açık olduğunu bilseydim, öyle konuşmazdım!”
Sorarım size;
“özrü, kabahatinden büyük” bir gaf değil midir bu sözler?..
Şu hâle bakın;
Eğer “kameraların açık olduğunu” bilseymiş, “öyle konuşmaz”mış!..
Demek oluyor ki;
“Rol” yapacaktı!..
Demek oluyor ki;
“Tribünlere oynayacak” ve halkımıza “şirin” görünüp “oy devşirmeye” çalışacaktı!..
Ama, Cenab-ı Allah, insanın ayağını böyle dolandırır işte!..
Düşünebiliyor musunuz;
Eğer kameralar “kapalı” olsaymış, önder Sav da “kapalı kutu” olmaya devam edecek ve bu millet, bir “CHP Genel Sekreteri” olarak onun nasıl bir “din aleyhtarı”, nasıl bir “Hac düşmanı” ve Peygamber Efendimiz’e dil uzatan nasıl bir “çatal dilli” olduğunu bilmeyecekti!..
Bereket ki, kameralar “açık”mış!..
Açıkmış ki; “maske”lerinin düştüğünü, “niyet”lerinin açığa çıktığını millet olarak gördük!..
Evet, biz gördük... Dileriz, “eş durumundan yazar” olan “militan laik” Ruhat Hanım da görür!..
Görür ve anlar ki;
Türkiye’de hiç kimsenin değil ama, CHP’lilerin “gizli ajanda”ları vardır!..
O “gizli ajanda”da neler yazılı, Allah bilir... CHP’lilerin ağzında sakladığı bunun gibi daha kaç “bakla” var, onu da Allah bilir!..
CHP, İYİ Kİ İKTİDAR OLAMIYOR!
Allah bilir ya;
Bu millet yanılıp, bunları “iktidar” yapsa var ya, besbelli ki; “Ezan’ı yine Türkçe okutacak”lar!.. Millet, “Kur’an-ı Kerim öğrenebilmek” için, gizli gizli yine “bağ damları”na gidecek!..
öyle anlaşılıyor ki;
Bunlar iktidar olsa; “Peygamber Efendimiz’e salâvat getirmeyi de yasaklayacak”lar!..
Bunlar var ya bunlar;
Ellerine fırsat geçtiğinde, “Hacca gitmeyi de yasaklar”lar!..
Biliyorsunuz; “yaptıklarım, yapacaklarımın teminatıdır” diye bir söz var... CHP Genel Sekreteri önder Sav’ın ağzından çıkan lâflar da; “CHP’nin yapacaklarının teminatı”dır!..
Geçmişte yapmadılar mı?..
Ezan’ları “Türkçe” okutup, Cami’lerimizi de “ahır” ve “depo” yapmadılar mı?..
Ezanları “aslî dil”iyle okuyan ve Kur’an-ı Kerim okurken suçüstü(!) yapılan insanları sürüm sürüm süründürmediler mi?..
Hiç şüpheniz olmasın; eğer CHP iktidar olursa, bunların hepsi yeniden yaşanır!..
SAV’IN CENAZE NAMAZI KILINIR MI?
Hayır; “kâhin” de değilim, “müneccim” de...
Sadece ve sadece “önder Sav’ın sözleri”ne bakarak söylüyorum... Allah, bu ülkeyi gerçekten de CHP iktidarından korusun!.. Hatta, dindar CHP’lileri de korusun!..
CHP’nin iktidar olduğunu düşünsenize... önder Sav’ın da, meselâ Başbakan Yardımcısı olduğunu düşünsenize!.. Yapacağı ilk iş, herhalde “Haccı yasaklamak” olurdu!..
Hiç şüpheniz olmasın ki;
Bu adam, “Peygamber Efendimiz’e hakaret” etmeyi de serbest bırakırdı!..
Ondan sonra da “kılıf” uydururdu “CHP imalatı din” anlayışına!.. “Biz de Müslümanız!” derdi!..
Bu, nasıl “Müslümanlık”sa!..
“Ali’siz Alevilik” icat eden zibidiler gibi; “Peygambersiz bir din, Hac’sız bir Müslümanlık!.. Kilise gibi bir cami, Hıristiyan gibi bir Müslüman!”
önder Sav’ın kafasındaki din, böyle bir şey olsa gerek!..
Eğer böyle olmasa;
80 yaşındaki Mustafa ünal’ı teselli eder; “Hallederiz” derdi; “Diyanet İşleri Başkanı’yla görüşür, hallederiz!”
Ama, o ne diyor;
“Boşver!.. Araplara para kaptırma!”
Ardından, şu alaycı ifadeler;
“Bakarsın, Muhammed seni bırakmaz!..”
Bu “edepsizliğe”, bu “saygısızlığa”, bu “küstahlığa”, bu “haddini bilmezliğe” ve bu “iğrençliğe” diyecek söz bulamıyorum!..
öNDER SAV, AF VE öZüR DİLEMEDİKçE!
Bu, öyle bir “kafa” ki;
Camilerin “ahır” ve “depo” yapıldığı günlerin arzusu ile yanıp tutuşmaktadır!..
Bu kafaya ne söylesen boş!..
Şimdi kalkıp;
“Böyle bir adamın cenaze namazı kılınır mı?” diye bir soru sorsan, hemen cevap verirler: “Biz de Müslümanız!!!.. Müslümanlık sizin tekelinizde mi?!?”
Evet, böyle derler!.. Ama, “Allah’ın Peygamberi”ne saygısızlık yapmaktan, küstahça sözler sarfetmekten de hiç geri durmazlar!.. Bir de, utanmadan, sıkılmadan “zeytinyağı gibi üste çıkmaya” çalışırlar!..
Ben size bir şey diyeyim mi;
Cenab-ı Allah, bu milleti gerçekten de koruyor!..
Eğer korumamış olsaydı var ya, CHP, bu ülkede “iktidar” olur, ilk iş olarak da “Haccı yasaklar”dı!
301. maddeyi muhkemleştirip “Türklüğe hakaret” edenleri “müebbed hapse mahkûm” ederlerdi de, “Peygamber Efendimiz’e hakaret” etmeyi serbest bırakırlardı!..
Biliyorum, bazıları itiraz edecek;
“Yok devenin nalı!.. Tamam, CHP’nin din ile sorunu var ama, bu kadar da değil!”
Bu kadar da değil ise; önder Sav, yine “kamera”lar önünde; “iman” tazeler, “Allah’tan af, Peygamberimiz’den özür” diler ve kapanır bu mesele!..
Aksi halde; “CHP’nin, din karşıtı bir parti olduğunu” yazmaktan hiç kimse alıkoyamaz beni!.
“Din karşıtı” bir parti de, bu ülkede sittin sene iktidar olamaz!..
CHP, niye iktidar olamıyor sanıyorsunuz?!?..
---------------
İsmi açıklanmayan!!!
“Söyleyecek sözü” olan, çıkar ortaya ve “erkekçe, mertçe, yiğitçe” konuşur...Bir “bedel” ödemesi gerekiyorsa da, öder!.. O kadar “yürekli” değilse, susar ve oturur oturduğu yerde!..
Ben, “erkekçe konuşmak” yerine “isim vermeden” konuşanları “adam” yerine koymam!..
Söyledikleri söze de pek itibar etmem!..
öyle ya; kendine güveni olmayan bir insana, ben niye güveneyim!..
Biliyorsunuz; 28 Şubat sürecinde “adının açıklanmasını istemeyen üst düzey komutanlar” vardı... Fena halde gıcık kapardım onlardan!.. Evet, “erkekçe” ortaya çıkıp, “mertçe” konuşmadıkları için!..
Şimdi de; “isminin açıklanmasını istemeyen bakanlar” zuhur etti!.. Gerçekten böyle “kıytırık” bir bakan var mıdır, yoksa medya mı “kahpelik” yapmaktadır, bilmiyorum!..
Eğer böyle bir bakan varsa, yapması gereken tek şey, “istifa” etmek ve ondan sonra “erkekçe” konuşmaktır!..
Kahpelik, hiçbir erkeğe yakışmaz!.. Tabii, “medya”ya da!..