Yemin etmeyen
para da almasın abi!..En yaşlı gazeteci olarak bir dolu “zırva”ya imza atan Oktay Ekşi, bu kez de “en yaşlı üye” sıfatından dolayı yönettiği Meclis’te yeni bir “tuhaflık” şey etti.
O anki konumu gereği tarafsız takılması gereken Ekşi Sözlük “Ergenekon ve Balyoz”un ve bu arada “İmralı” müritlerinin “avukatlığını” yaparcasına...
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu somutlaştıran TBMM’de, 8 vekilden mahrum bir şekilde yemin merasimi gerçekleştirildiğini filan söyledi.
Yaş durumundan başkan, hızını alamayınca;
“Böyle bir durumun hem TBMM’nin şerefle dolu geçmişine hem de demokrasimizin ulaştığı gelişmişlik düzeyine aykırı düştüğünü tarih huzurunda kayda geçiriyorum” bile dedi.
Ben de tarih huzurunda, bu notumu, cevap olarak kayda geçiriyorum;
Ey Oktay Ekşi...
En yaşlı üye, en yaşlı gazeteci!
Bizler “Hakimiyetin Kayıtsız Şartsız Meclis’te olduğuna” ısrarla vurgu yaparken, “Millet oyu her şey değildir. Hem zaten Hitler de oyla iktidara gelmişti!” zırvalarına sığınan kimdi?..
Şu lafa bak; “İçinde bulunduğumuz durum demokrasimizin ulaştığı gelişmişlik düzeyine aykırı” imiş!..
En yaşlı üye, en yaşlı gazeteci; “en yaşlıya tahsis edilen köşesinden”, ülkenin “tek adam” idaresine girdiğini zırvalayan kimdi?..
Yaşın müsaitse bir karar ver artık:
Demokrasimiz dün dediğin gibi “gelişkin” mi;
yoksa önceki gün öne sürdüğün gibi “tek adam”ın pençesinde mi?..
•
Yemin günü, böyle asap bozukluğuyla başladı.
CHP’liler orada ama yemin etmiyorlar!..
Deniz Baykal’ı gördüm; eski dost.
Muziplik mi bastı ne...
Ağzımdan “Sayın Baykal, yemin etmeyen vekillerin yevmiyeleri işliyor!..” lafı çıkmış...
Sayın Baykal nâzik adam; “Çıkalım sonra konuşuruz” diyor gülerek...
Hakikaten ya; Yeni CHP vekilleri “Bankamatik” sistemine kaydoldular...
Yevmiyeleri işliyor...
Meclis’i ikinci bir emre kadar “yemin edilmeye değer” bulmayan CHP’li vekillerin, “Vekillik parasını” da almaya değer bulmaması gerekmez mi?..
Bir gırgır başlattım, basın kulisinde dalgalandı:
“Bunlar, yemin edinceye kadar işleyen yevmiyeleri ya almamalı ya da Mustafa Balbay, Mehmet Haberal’a filan vermeli!..”
Birisi benden çok daha zeki:
“Atatürkçü Düşünce Derneği’ne bağışlasalar da olur!..”
•
Canımız sıkıldı, iktidar kulisine yöneldik.
Cemil Çiçek Bakanımız orada; “Sayın Haluk İpek ve zât-ı âliniz CHP’den randevu istemişsiniz...” dedik.
Şöyle cevap verdi:
“Her türlü problemin çözüm yeri bu çatının altıdır!.. Çözümü başka yerlerde aramanın alemi yoktur!..”
Başka yerler?..
Nereler acaba?!..
Yeni Vekillerimden Galip Ensarioğlu dostumuza “BDP’nin boykotunu” nasıl değerlendirdiğini sorduk...
“Esas dikkat çekici olan CHP’nin boykotu. Yapmak istedikleri açık; AK Parti ile BDP arasındaki gerilimin tırmanmasını arzu ediyorlar.
Bu BDP’ye ‘sıkı durun’ mesajıdır!..”
Ensarioğlu tam onikiden vurdu, takdir ederim kendisini.
•
Erdoğan’ın kurmaylarından Bülent Gedikli “Çoluk çocukla mı uğraşacağız” diyordu...
Yaklaştım; “Kim o çoluk çocuk?..”
“Bu CHP’lilerle mi uğraşacağız?.. Biri boykot yapıyor öbürü onun peşinden gidiyor. Oyun mu bu Allah aşkına, biraz ciddi olsunlar. Ülke yönetiliyor buradan.”
•
Ortalık iyi karıştı; “Başbakan geliyor” dediler.
Yaklaştık...
“Nasılsınız, iyi misiniz?” muhabbetine ilaveyle sorduk:
“Sayın Başbakan, düğüm nasıl çözülecek?..”
Dedi ki;
“Önce onlar bir tekliflerini ortaya koysunlar değerlendirelim... Ne diyorlar, ne istiyorlar bir görelim...”
Başbakan rahattı, “Kahvemi içer, ne yapacaklarını beklerim.” der gibi.
•
Ya bu Ankara sıkıntı be; ne tartışması bitiyor ne krizi...
Tuttuk, seçimlerden hangi partinin yüzde kaçla çıkacağını milimi milimine bildik yetmiyor...
Daha mührün mürekkebi kurumamışken...
“Ara seçim olur mu?” sorusu düşüyor önümüze!
Bir de; “AK Parti hükümeti kurduktan hemen sonra bir ‘genel seçim’ kararı verse CHP ayvayı yedi” lafları dolaşıyor...
Yine seçim lafı...
Yine yine...
Belâ abi!..