Aziz Bey'in heykelini dikecektik halbuki...
Dünkü "Fenerbahçe hemen yeni bir başkan seçmeli" başlıklı yazıdan sonra bazıları beni "Aziz Yıldırım düşmanı" sanmış...
Zamanında, "Stadın önüne Aziz Yıldırım'ın heykeli dikilmeli" dediğimden içim rahat. Fanatik değilim çok şükür: "Doğru" ile "yanlışı", "iyi" ile "kötü"yü ayırt edebiliyorum.
Mesajlar geldi dün: "25 milyon sarı lacivertli Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının arkasında" imiş.
Hayır efendim! Ben, kendimi bildim bileli Fenerbahçe'nin arkasındayım, Aziz Yıldırım'ın değil.
Başkanlar, yönetimler, futbolcular gelip geçer... Baki kalan Fenerbahçe'dir.
Aziz Yıldırım'a gelince... Büyük işler yaptı Fenerbahçe için: Kulübün kasasını doldurdu... Modern bir stat inşa etti... Fenerium'u kurdu; büyüttü... Türkiye'nin dört bir yanında Fenerbahçe tesisleri yaptı... Sarı lacivertli derneklere öncülük etti... Ve daha neler neler...
***
Ancak Aziz Bey'in finali Süleyman Demirel'inkini andırdı: 1993'te Cumhurbaşkanı olana dek Demirel, Adnan Mendereslerle, Turgut Özallarla birlikte anılıyordu: "Milli iradenin" büyük temsilcisi... Sağ siyasetin has evladı...
Ancak Cumhurbaşkanı olduktan sonra Demirel milli iradeye ihanet etti. Vesayetçi askerlerin safına geçti. 28 Şubat (1997) darbe sürecini bizzat yönetti...
Bunun bir siyasi sürçme olmadığını bugün artık net biçimde biliyoruz:
Döndürdüğü diğer dolaplar caba... Değil mi ki Demirel, Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ı CHP'ye yerleştirmiştir...
Milli iradeye ihanetinin ispatıdır bu!
***
Aziz Bey ise Fenerbahçe'ye ihanet etmedi elbette. Ne yaptıysa Fenerbahçe aşkıyla yaptı.
Yaptı ama bu aşk, "sevdiğini bıçaklayan" türden oldu: "Âşıktım, öldürdüm" diyen delikanlılara benzedi.
Yanlış mı oldu benzetme? Peki, şuna ne dersiniz: Kuyumcudan çalınmış bir alyansla ilanı aşk etti.
Betondan anlayıp, futboldan yeteri kadar anlamadığı için, kulübü bugüne getirdi.
Belli ki... Onca paraya, milyonlarca taraftara, harika bir stada, mükemmel tesislere rağmen futbolda beklenen başarıyı gösteremeyince hırs yaptı... Kafaya taktı... Şartları, kanunları, ahlakı zorladı...
***
Tam bu noktada duralım...
Siz bakmayın internetteki geyiklere: Dikkat ederseniz Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar ve diğer kulüplerin kalburüstü kesimleri susmakta...
Niye? Çünkü "şike ve teşvik" tiyatrosunun tek aktörünün Aziz Yıldırım olmadığını bilmeyen yok: Herkeste "Sıra bize gelir mi" kaygısı var!
Aziz Yıldırım yıllar önce çok önemli bir demeç vermişti: "Öğrendim ki şampiyonluk sadece sahada kazanılmıyormuş..."
Bu demeci yüzünden aslan taklidi yapan çakallar üstüne çullanmıştı.
İyi de Aziz Bey, "yıllar içinde öğrendiği" bir şeyden söz ediyordu. Yani rakiplerinin numaralarını gözleyerek bu sonuca varmıştı.
***
Fenerbahçe yönetimi suçlu mu? Suçlu. Bunu tartışmaya gerek yok.
Peki, araştırmayı geçmişe doğru derinleştirmeye var mısınız? Sonucun ne olacağını ben size şimdiden söyleyeyim: Süper Lig'de takım kalmaz.
Birileri verdi, diğerleri de aldı çünkü...
Ama sonuç değişmez: Futboldaki temizlenme bir yerden başlayacaktı... Bu sezona denk düştü.
Halbuki Aziz Bey'i başkanlıktan yolcu ederken stadın önüne heykelini dikecektik. Kısmet değilmiş!
Zayıf takımlara maç kaybederek... Türkiye Kupası'nı kazanmayarak... Şampiyonlukları son maçta kaçırarak bizi "derin üzüntülere" alıştırmıştı Aziz Bey.
Ama en kötüsü son hamlesiydi:
Fena halde utandırdı.