Bingazi notları

Bingazi notları

Havaalanında, Geçici Ulusal Konsey karargâhında, yollarda, Tahrir (Kurtuluş) Meydanı'nda gencecik askerler ve polisler var.

Bazılarının daha tüyü bitmemiş, yaşları 14-15.

Hepsi gönüllü.

Yüzlerinden vazife aşkı okunuyor.

Bir 'ulu önder'e değil de halka –yani kendilerine- ait olan bir devleti temsil etmenin huzuru da okunuyor.

Üniformaları pırıl pırıl.

Duruşları vakur (ama kibirli değil).

Birçok Arap ülkesindeki asker ve polislerde görülen pejmurdelikten, bezginlikten eser yok.

O çöl sıcağının altında vaziyeti iyi idare ediyorlar.

İtimat ve iftihar telkin ediyorlar.

* * *

Kaddafi rejimi ülkeyi kontrol altında tutmak için sıkı bir istihbarat rejimi kurmuştu.

Bingazi'de o rejim yerle bir olduğu halde şehir 'kontrol' altında.

"Asayiş sorunu var mı?" diye sorduğum Bingazililer, "Yok, Kaddafi'nin ordusu çok uzakta" diyorlar.

Yani rejimin saldırılarından başka kayda değer bir asayiş sorunu yok.

Hani Bingazi birbirini yemek için fırsat kollayan ilkel aşiretlerin şehriydi?

* * *

İki sene evvel Libya'ya geldiğimde Kaddafi resimlerinin ülkeyi boğduğunu hissetmiştim.

Bingazi'de bir tane Kaddafi resmi kalmamış.

Şehrin üzerinden ağır bir yük kalkmış adeta.

Sağda-solda Şehid Ömer Muhtar resimlerine / posterlerine rastlanıyor, ama 'kültçülük' derecesinde değil.

Ay-yıldızlı yeni bayrağa (aslında eski bayrağa) gelince...

O'nu her yere asmışlar.

Normal zamanlar olsa bayrak fetişizmi derdim, ama normal zamanlar değil.

Devrim zamanları.

Bu topraklarda yeni bir günün başladığını vurgulamak için öyle yapmak gerekiyor.

* * *

Libyalı bir arkadaşıma "Beni şehrin en kalabalık yerine götürür müsün?" dedim.

Saat 15:00 civarıydı.

Arkadaşım, "Bu saatte kalabalık bir yer yoktur, çünkü millet kaylule yapıyor" dedi.

Kaylule: Öğle uykusu.

Şehir merkezine gittik, gerçekten de tek-tük insan gördük.

-Bingazi uyurken Kaddafi saldırıya geçerse ne olacak?

-Merak etme, bu saatte o da uyuyor.

* * *

Saat 17:00 sularında bir alışveriş merkezine girdik.

Bir pastaneden Kurtlar Vadisi'nin müziği geliyordu.

Girdik, baktık, tezgâhtar gençler televizyonda Kurtlar Vadisi'ne seyrediyorlar.

Selamlaştık, Türkiye'den geldiğimizi söyledik, çok sevindiler.

Polat Alemdar'a selamları var.

* * *

Bingazi'de petrol çok, ama üretimi ve satışı durduğu için şu günlerde kimseye bir faydası yok.

Yakında petrol ihracatına yeniden başlanması bekleniyor; o zamana kadar Bingazi yardıma muhtaç.

Libyalı arkadaşıma bu ekonomik krizi sordum, "Sıkıntılarımız var ama çok mutluyuz" dedi; "Kaddafi'den kurtulduk, hürriyete kavuştuk, istediğimiz gibi konuşuyoruz."

* * *

Aylardır Bingazi'de vazife yapan bir Kızılay çalışanıyla görüştüm.

En son, 63 bin paket erzak gelmiş.

Her paket 1 ailenin 1 aylık yemek ihtiyacını karşılıyormuş.

-Yardımları nasıl dağıtıyorsunuz?

-Cami hocaları mahallelerin nabızlarını çok iyi tutuyorlar. Mahallelerin önde gelenleriyle beraber ihtiyaç sahiplerini belirleyip listeler hazırlıyorlar. Yardım faaliyetlerini genellikle onların üzerinden yürütüyoruz.

* * *

Tahrir Meydanı'nın yanındaki bir binada Türkiye ve İHH bayrakları asılı.

* * *

Duvarlar yazılarla, sloganlarla dolu.

Bir duvar yazısı şöyle:

"Kaddafi üst düzey bir Mossad ajanıdır".

* * *

Camiler çok güzel, çok temiz.

Abdesthaneler de öyle.

Bol bol sabun var.

* * *

Geçici Ulusal Konsey karargâhında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Konsey Başkanı Mustafa Abdulcelil arasındaki görüşme sürerken, devrimin ilk günlerinde telefonda tanıştığımız, süreç boyunca irtibatta olduğumuz, 3 ay önce Ankara'da yüz yüze de görüştüğümüz bir Konsey yetkilisiyle karşılaştık.

Mart ayındaki ve Nisan ayı başlarındaki telefon konuşmalarımızda Ankara'ya haklı olarak teessüf edip durmuştu.

Artık o teessüften geriye eser kalmamış.

Çok mutlu, çok heyecanlıydı.

"Bu tarihî bir an" dedi.

-İşi tatlıya bağladık mı?

-Hem de nasıl!

Evet, hem de nasıl!

Davutoğlu, Geçici Ulusal Konsey'in petrol, ekonomi, ticaret gibi konulardan sorumlu bakanlarıyla görüşmelerinin derinleşmesi üzerine, "Buyurun beraber Ankara'ya geçelim, orada mevkidaşlarınızla teferruatlı olarak görüşün" dedi... ve ilgili bakanlar (3 bakan) bu daveti memnuniyetle kabul edip Davutoğlu ile beraber apar topar Ankara'ya geldiler.

Tam bir dost muhabbeti, akraba muhabbeti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi