Merve Kavakçı konuşuyor, ben...
“İşte bunlar bu!..” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan grup toplantısında, “yemin eylemine son veren” güruha “Tükürdüklerini yaladılar!” demedi.
Demekten kötü yaptı!..
“İşte bunlar bu!..”
Her şeyi izaha yetiyor:
Bunlar bu; ne yaptıklarını bilmezler!..
Akılları başlarında değildir ve aklı olmayanın “inancı” da yoktur!..
“Tek millet” gibi hareket ederler ama iç çekişmelerinde insaf arama...
İçerideki ittifak organizasyonları acayip oynaktır, “batıl” davalarına yıllarca Genel Başkan olarak hizmette bulunmuş, Başbakanlık, Bakanlık koltuklarında zihniyetlerini temsil etmiş adamlarını bir kalemde harcarlar...
“Eski Genel Başkanları”nın katlinden zanlı olan adamlara bile işlerine öylesi geliyorsa kucak açarlar; iğrenç kasetleri genel başkanlarını devirmek için “fırsata” dönüştürmekten çekinmezler!..
“İşte bunlar bu!..”
Bu takım!..
Allah muhafaza bir gün kazara iktidara gelecek olsa, bu milletin çoluğunu çocuğunu “kıyıma” tabi tutmakta bir an bile tereddüt etmez!..
İşte...
Başlığa geliyorum; “Vekilliği” resmen gasp edilen Merve Kavakçı hanımefendi, “yemin krizi”nden dolayı canlı yayınlara davet edilmekte...
İzledim...
Ve izlerken, bir milim geriden takip ettiğim o “gerilimli” sahnelere döndüm.
¥
Merve Kavakçı anlatıyor, ben hatırlıyorum...
“Militan takımı” bir hanımefendinin şahsında bütün bir milletin inançlarını “dışarıya” atma eylemindeydi.
Sıra kapaklarına vuruyordu; daha sonra “Laikçiler tarafından katledildiği” iddia edilecek olan “Başbakan”ın “Bu hanıma haddini bildirin” komutuyla!..
¥
Merve Kavakçı anlatıyor, ben hatırlıyorum:
O an, “Bir mucize olsa, bir mucize” diye düşünüyordum...
Cenab-ı Allah’ın cezası o ana yetişse!..
¥
Merve Kavakçı konuşuyor ben hatırlıyorum;
Anıttepe İlköğretim Okulu’nun üçüncü sınıfına giden çocuklarının nasıl bir “lince” tabi tutulduğunu...
O gün ben oradaydım; Merve Kavakçı çocuklarının elinden tutmuş içeri giriyordu...
Milli Eğitim organizasyonuyla okul kapısına biriktirilmiş masum yavrucaklara, Merve Kavakçı ile çocuklarını görür görmez “Türkiye laiktir laik kalacak!” sloganları attırılırken, ben oradaydım.
O gün, bu çocukların başında ADD denilen örgütten bir “kokana” vardı; sloganları o kokana yönlendiriyordu.
Merve Kavakçı içeri girince, kafasında pis bir şapka, sırıtıp duran kadına yaklaşmış...
Şapkayı çekip almış ve yere fırlatmıştım!..
¥
Bir müdür muavini gelmişti yanıma...
“Kardeş” demişti “Ben sizi tanıyorum. Duygularınızı anlıyorum. Dahası ben de sizin duygu dünyanızın adamıyım. Ama, bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Yavrularımıza böyle slogan attırıyorlar, bazı yavrularımızı bazı yavrularımızın üzerine salıyorlar. Lütfen, buradan gidin... Lütfen bizi birkaç gün rahat bırakın!..”
Çektim gittim!..
¥
Bener Cordan denilen “tarihi eser” niteliğinde bir Müsteşar vardı.
Emri o vermiş...
“Kin”i en az “Bener Cordan”ınkine denk olan bir Müsteşar Yardımcısı da “Okulu” organize etmiş!..
Bener Cordan’ın öldüğünü biliyorum...
Müsteşar Yardımcısı’nın akıbetinden habersizdim.
Evini aradım, biri çıktı.
“Maalesef babamızı kaybettik!” dedi.
¥
O dönem Milli Eğitim’de “İrtica” (!) takibi yapanların tamamı “kanser”e yakalanmış...
“Binaların yapımında kullanılan asbest”ten kaynaklandığını söylüyorlar kanser vakalarının...
Ne diyelim;
telefonu açan kızcağıza “Başsağlığı” diledik.
Merve Kavakçı konuşuyor ben düşünüyorum;
Kendisi, ABD’nin en saygın kurumlarında ders veriyor...
Sudan’da gördüm; caddelerde “Bir Kahraman Hanımefendi” olarak posterleri boy gösteriyor.
Anıttepe Okulu’nda lince tabi tutulmak istenen çocukları büyümüş, dünyanın en kaliteli kurumlarında eğitim görüyor...
¥
Merve Kavakçı...
Merve Kavakçı İslam...
Koca bir Âlem’in önünde saygıyla eğildiği bir Hanımefendi...
O konuşuyor, ben bu hanımefendiye “kıskançlıkla” karışık saygılarımı sunuyorum.
Allah sizden razı olsun, Merve Hanımefendi!..