İslam Eğitimi İslam Mektepleri
Doğru inançlar ve bilgiler... İYİ işler, davranışlar, hareketler... GÜZELLİK, SANAT, ESTETİK...
Doğru... İyi... Güzel...
Ülkenin eğitim sistemi bu üç şey, yani doğru, iyi ve güzel üzerine oturmamışsa o ülkede işler hiçbir zaman iyi gitmeyecektir.
Bizim eğitim sistemimiz hangi temeller üzerine kurulmuştur?
Şu üç değer üzerine kurulmuştur:
* Resmî ideoloji yani Kemalizm üzerine. Kemalizm nedir? M. Kemal Paşa'nın ölümünden sonra, vesayet rejimini ayakta tutmak için oluşturulmuş bir ideolojidir. Hattâ ideoloji bile değildir.
* Laiklik üzerine. Bizde laiklik yoktur, laikçilik vardır. Laiklik, insan hakları beyannamelerinde ve sözleşmelerinde yer alan temel bir hak veya vazife veya evrensel bir değer değildir.
* Bugünkü Batı medeniyetinin gerçek medeniyet olduğu hurafesi üzerine.
Okullarımızda öğrencilere, medenî ülkelerde olduğu gibi yeterli miktarda kültür ve bilgi verilebiliyor mu? Verilemiyor.
Genç nesillere ana dillerinin edebiyatı öğretilebiliyor mu? Hayır.
Tarihleri öğretilebiliyor mu? Hayır.
Mantık ve felsefenin diğer şubeleri öğretilebiliyor mu? Hayır.
Peki ne öğretiliyor?
Bol bol Kemalist mitoloji öğretiliyor.
Biraz cebir geometri, fizik kimya...
Bu fen dersleri yeterli derecede öğretilebiliyor mu? Hayır öğretilemiyor. Lise mezunları üniversiteye girebilmek için çuvalla para ödeyerek özel dershanelere gitmek zorunda kalıyor.
Bilgi ve kültür açısından çok yetersiz olan okullarımızda ahlak ve karakter terbiyesi verilebiliyor mu? Maalesef verilemiyor.
Güzellik ve sanat kültürü veriliyor, estetik boyutu geliştiriliyor mu? Hayır.
Bugünkü eğitim sistemimiz 10 üzerinden kaç not alır? Bence kocaman bir sıfır!..
Bu eğitim sistemini ıslah etmek mümkün müdür?.. Mümkün değildir.
Ne yapmak lazım?.. Bu sistemi kökten değiştirip yerine millî kimlik, millî kültür ve gerçek medeniyet üzerine oturan iyi bir sistem kurmak gerekir.
Bu dediğin şey yapılabilir mi?
Pek sanmıyorum.
Müslümanlara özel İslam mektepleri kurma izni verilse, bugünkü kültür ve zihniyetle gerçek İslam mektepleri kurulamaz. Ne kurulur?.. Cemaat mektepleri kurulur.
Endülüs devleti olacak, Endülüs Müslümanları olacak, çağı da yakalamış olacaklar, o zaman kurulabilir?
İslam mekteplerinin başlıca özellikleri nelerdir sizce?
Günde bir saat ehliyetli ve vasıflı hocalardan Din ve Kur'an dersi.
Beş vakit namazın cemaat halinde okul camiinde okul imamının ardında kılınması mecburî olacak.
Son sınıfa geldiğinde öğrenci, Fuzulî divanını Osmanlıca nüshasından okuyup, mânasını anlayıp metin şerhi yapabilecek derecede ve seviyede Osmanlıca bilecek.
Mükemmel Arapça ve İngilizce bilecek. Bu iki dilde düşünce kitaplarını okuyup anlayacak, tercüme yapabilecek.
Son derece yüksek ahlak ve karakter eğitimi almış olacak.
Estetik, sanat, güzellik kültüründe seviyesi çok yüksek olacak.
Okulda Mürüvvet ve Fütüvvet dersi okutulacak.
Daha nice mârifetler, hünerler...
Bizde şu anda böyle okullar açacak, bunlarda anlattığım tarzda öğrenci yetiştirecek yeterli miktarda kadrolar yoktur.
Filan kardeşimiz çok temizmiş, pırlanta gibiymiş, beş vakit namaz kılıyormuş, Siracüddin Efendi hazretlerine ve cemaatine mensupmuş, haftada iki gün nafile oruç tutuyormuş... Bunlar üstün, vasıflı, güçlü bir pedagog olmanın şartları değildir.
Kemalist rejim tarafından kurulmuş din mektepleri benim istediğim mektepler değildir.
Soruyorum: Hangi İmam-Hatip okulunda beş vakit namaz bütün öğrencilerin katıldığı bir cemaatle kılınıyor?
Dünyanın üstün, vasıflı, güçlü liseleri listesinin başındaki 10 lise ayarında okullar açmamız lazım.
Bizim bu 10 lisemiz İslamî olmayan liselerden üstün olmalıdır.
Oğlum doktor, mühendis olsun, kızım parlak bir tahsil yapsın ve ileride bol para kazanıp lüks ve konforlu bir hayat sürsünler... Böyle sefil ve rezil bir felsefe ile adam mı yetişir?
Yeni Gazalî'ler, yeni Abdülkadir'ler, yeni Şeyh Şâmil'ler, yeni Salahaddin Eyyubî'ler yetiştirebilmemiz için benim anlattığım İslam mektepleri olması gerekir.
* (İkinci yazı)
Dünya İşlerinde İnsanların Dediği Olmaz
İslam'da şûra/danışma vardır. İşler kimlere danışılır? Âqil ve mu'temen kişilere. Bunların sayısı azdır. Onların özellikleri nelerdir:
İlim, irfan ve hikmet sahibidirler...
Tecrübeli ve birikimlidirler...
Firâset ve fetânet sahibidirler...
"Allah'ın nuruyla gören" kişilerdir...
Ahlak, fazilet sahibidirler...
Ufukları geniştir...
İnsanlar hukuk önünde eşittir ama kıymet ve derece olarak eşit değildir.
Kur'an "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyuruyor.
Ümmetin, ülkenin işleri işte böyle müsteşarlara danışılır.
Dünya işleri için en kötü şey, bu işlerin insanların keyfine ve iradesine bırakılmasıdır.
İnsan aklının, insan iradesinin üzerinde, onları kontrol eden, yönlendiren şeyler, değerler, hükümler olması gerekir.
İdarecilerin onlara bağlı olması, onlara uyması gerekir.
İnsanın en büyük düşmanı içindedir: Nefs-i emmâresi...
Müslümanların da nefs-i emmâreleri vardır.
İslam dinine göre, uyulacak değerlerin başında Allah'ın kitabı Kur'an gelir.
Ondan sonra Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) öğretileri, Sünneti, kılavuzluğu gelir.
Üçüncü olarak icmâ-i ümmet gelir.
Kur'andan, Sünnetten ve icmâ-i ümmetten çıkartılmış Şeriat gelir.
Yeterli miktarda ve seviyede icâzetli ulema, fukaha olmazsa, yine yeterli miktarda ziyalı Müslümanlar bulunmazsa Kur'an, Sünnet ve Şeriat hakkıyla anlaşılamaz ve uygulanamaz.
Halk ne derse, neyi isterse doğrudur, iyidir, haktır sözü ve ilkesi çok büyük bir yanlıştır.
Halk iyi bir eğitim görmemişse, halk iyi yetiştirilmemişse yanılır ve çok kötü tercihler yapabilir.
Müslüman halkın başında Resûl-i Kibriya Efendimizin vekili, halifesi, vârisi durumunda bir İmam-ı Kebir bulunmazsa vay o Müslüman halkın başına geleceklere!..
Böyle bir İmam halkın tamamına sormaz, kendileriyle istişare edilebilecek âqil, fâzıl, seçkin kimselere sorar.
Gerçek İmam âdildir, âlimdir, 'âmildir (bildiklerini hayatına uygular), 'âbittir, muttaqidir, sâlihtir.
İmamet'i, beşerî ihtiraslarını ve nefs-i emmâresini tatmin için değil, Din'e ve Ümmet'e hizmet ederek ilahî rızayı kazanmak için kabul etmiştir, onun ateşten bir gömlek olduğunu bilir.
Müslümanlar böyle bir reisten, İmam'dan, Emîr'den mahrum kalırlarsa vay onların başlarına geleceklere!
Zamanımızdaki Müslümanlar başlarına böyle bir İmam seçebilir mi?
Seçemez... Seçemiyorlar...
O halde ne yapacağız?
Mehdi-i âhir zamanı bekleyeceğiz...
Geleceği kesin mi?
Kesin... Muhbir-i Sâdık'tan bu konuda tevâtür beyyinesi ile sâbit haberler var.
Hem Mehdi gelecek, hem İsa aleyhisselam nüzul edecektir.
İşler o zaman düzelecektir.
Nasıl düzelecek?..
Büyük ve kanlı savaşlar olacak, Deccal katl edilecek, Süfyanîler yerin dibine geçecektir.
Şu anda zamanın İmam'ı kimdir?
Bilmiyoruz... Kendisine gıyabında biat ederiz.
Müslüman olup da Kur'ana, Sünnete aykırı ve zıt inançlara saplanan, bozuk ameller işleyen, Şeriat-ı Garrâ-i Ahmediyyeye sırt çeviren kimseleri uyarıyorum:
Doğru yola dönünüz... Allah haram yemeyi kesin olarak yasaklamıştır... Kötülüğü çok isteyen nefisleriyle büyük cihad etmeyenlerin sonu fena olur.
Tâğutların, Süfyanların, Deccalların, Kezzabların, Ekferlerin, ahbeslerin, fitne ve fesat erbabının peşinden gidenler çok büyük zarara uğrayacaktır.
Ne mutlu o sâlihlere ki, helâl tarhana çorbalarının yanında bulgur pilavları yoktur.
Büyük günlere hazırlanın.
Ne zaman?.. Olaylar başlamıştır. Peşpeşe gelecektir...
Dünya ne olacak?..
Dünya fânî, dünya hiç...
Büyük ve kanlı savaşlardan sonra sağ kalanlar iyi günler görecek, dünya tekrar bozulacaktır.