Niçin yazıyorum?
Pek çok dostumdan yıllardır aynı tepkiyi alıyorum: Köşe yazısı sana yakışmıyor diyorlar, Sen kitap yazmaya devam et.
Verdiğim cevabı hepinizle paylaşmak isterim...
Diyorum ki: Kitap yazmayı bırakmış değilim, ancak güncel hâdiselere tarihin ve kültürün ışığında bakmak da bir ihtiyaçtır. Ben bu ihtiyacın ürünüyüm.
Bu bakımdan benim yazdıklarıma köşe yazısı demek, pek doğru değil bence: Makale tadında fıkra demek daha doğru olur sanırım.
Bu münasebetle, yazmanın benim için ne ifade ettiğini tekrarlamama izin verin lütfen: Muradım, kesinlikle ahkâm kesmek, şuna-buna akıl vermek, bilgiç görünmek değildir...
Niçin yazdığımı yıllar önce kaleme aldığım Boşlukta Yürümek isimli kitabımın arka kapağında özetlemiştim. Bazı cümleleri aktarmak istiyorum:
Sanat sanat için değil, inanç içindir... Eser iyiyi, doğruyu, güzeli göstermesi şartıyla, muhterem bir mirastır... Maksat Hakka ve hakikate hizmettir... Sanatçı, Sanii Zülcelale köprü olabildiği ölçüde işlevini yerine getirmiş sayılır...
Bu tespitlerin, âmelde rıza-i İlahi aranması amacına ve Ahirete götürecek bir eserin yoksa, dünyada bırakacağın eserlere de kıymet verme (Bediüzzaman) prensibine uygun olduğunu sanıyorum.
Kırk senedir çeşitli dergi ve gazetelerde bu amaçla yazdım, otuz civarında romanla yüze yakın çocuk kitabını bu amaçla kaleme aldım, yurt içinde ve dışında yüzlerce konferansı (ben bu konuşmalara sohbet-muhabbet diyorum) bu amaçla verdim, televizyon ve radyo programlarımı bu amaçla yaptım, açık oturumlara, panellere bu amaçla katıldım, Yeni Akit Gazetesindeki naçiz yazılarımı da aynı amaçla yazıyorum.
Bütün yazdıklarımda yüzde yüz isabet kaydetmek gibi bir iddianın sahibi değilim. İnsan olmam hasebiyle her zaman hata etmem mümkündür. Hatayı fark ettiğim anda düzeltme yoluna gitmek ise inancımın gereğidir: İnancıma göre, yazar, yalnız dünyevi değil, uhrevi sorumluluğunu da düşünmek zorundadır.
Hiçbir zaman kimseye yaranmak derdinde olmadığım gibi, kimseyi incitmek, üzmek niyetinde de olmadım. Ama bazı eleştirilerimden incinenler tabii ki olmuştur. Haklarını helâl etmelerini diliyorum. Kimseye haksızlık ve adaletsizlik yapmamaya çalışıyorum.
Şu bir gerçek ki, insanlar kendi düşüncelerine, kendi görüşlerine zıt görüş ve düşüncelerin ortaya atılmasına kolay kolay tahammül edemiyorlar. Kendi doğrularına alternatif getirilmesinden hoşlanmıyorlar. Hele bir de iç politika penceresinden dünyaya bakıyor, iç politikayı da sadece taraftarı oldukları partinin perspektifinden değerlendiriyorlarsa...
Beni okuyanlar parti perspektifi kullanmadığımı iyi bilirler. Daha geniş açılı, çok boyutlu, çok ihtimalli düşünmeye çalışıyorum. Tek doğru benim doğrumdur iddiasında da değilim.
Hayata iktidar yahut muhalefet partisi çerçevesinden bakmam: Hiçbir partinin her icraatı tümüyle iyi, ya da bütünüyle kötü değildir. Bazılarında çok, bazılarında az, ama her partide doğrular ve yanlışlar vardır.
Bizimkilerin her yaptığı doğrudur diyenler, benim bu tavrımı kolay kolay kavrayamazlar.
Sık sık politik yazı yazmam, ama yazdığımda hakperest olmaya özen gösteririm. Akit de yazılarımın üzerinde hiçbir değişiklik yapmadan yayınlar. Bu anlamda Akit, bildiğim bütün gazetelerden daha demokrat bir gazetedir. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Dostlarım! Bir süreliğine köyüme gidiyorum. Eskiler buna sıla-i rahim derlerdi, yeniler tatil diyor. Haklarım helâldır. Malum: Gidip dönmemek, dönüp görmemek var! Siz de lütfen haklarınızı helâl edin.
Dualarınızı bekliyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.