Ankara-Silivri-İmralı Şeytan üçgeni
Türkiye’de terörün bitmesi, Ankara-Silivri-İmralı hattında verilecek bir karara bağlıdır..
Bu hat aslında bir Şeytan üçgenine benziyor..
Ankara’daki derin ilişkiler, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, NATO, Loca ilişkileri ile kozmik odanın dehlizlerinde kaybolup gidiyor..
Silivri hattı, daha çok işin TSK, JİTEM ve bu yapıya paralel özel harp, kontgerilla ayağını oluşturuyor. İpin ucu Şam’a, Bağdat’a, Kandil’e kadar uzanır..
İmralı ayağı çok karışık. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Yunanistan, İsrail, Suriye, Lübnan, Irak, İran, Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan’a kadar uzanır..
Apo “Terörü ancak ben bitiririm” diyor ama, yanılıyor. Başlatabilir, sürdürebilir, ama bitiremez. Sonra “Terörü bitireni bitirirler”.
Birileri bu topraklarda, aynı ülkenin çocuklarının kanları, gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışıyor.. Terör de yoksulluk da aslında aynı yapıdan besleniyor.
Bu yeni bir oyun değil. Soğuk savaşın devam eden pisliği.. Daha önce sağ-sol diye, ardından Alevi-Sünni, şimdi de Kürt-Türk.. Laiklik ve irtica tartışması da dindar insanlara karşı düzenlenen operasyonun perde gerisindeki patronlarının uydurdukları yapay bir tartışma idi.
Darbe, işkence, faili meçhuller hep bu çetenin başının altından çıkan şeyler.. Özgürlüklerin kısıtlanmasını isteyenler de bunlardı..
CHP bunların avukatlığını yapıyor, MHP’nin parlamentoya taşımaya çalıştığı kişiler bu işin içinde oldukları iddiası ile yargılanan isimler.. BDP zaten oyunun aktif bir tarafı..
CHP-MHP ve BDP’nin varlık gerekçesi ötekiler.
Türk Ergenekonu ve Kürt Ergenekonu aynı paranın iki yüzü gibi.
Çember daralıyor.. Her yeni adımda merkeze biraz daha yaklaşılıyor..
Sanırım ağustos ayındaki YAŞ’da artık birilerinin inadı kırılacak ve bu işin geri dönüşü mümkün olmadığını görecekler.. Albay Çiçek’in itirafları bu açıdan önemli.
12 Eylül ile birlikte sıra 28 Şubatçılara da gelmiş durumda.. Sermaye çevrelerindeki tedirginlik de bunu gösteriyor.. Emekli askeri savcı Faik Tarımcıoğlu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın katillerinin Eşref Bitlis ve Kazım Çillioğlu’nu öldürenlerle aynı el olduğunu söyledi. İyi mi?
Gelinen noktada, kimse daha ileri gitmek değil, önce süreci olduğu yerde durdurup, geri dönüşün nasıl mümkün olacağını sorguluyor.. İmralı-Kandil arasındaki görüş ayrılığı ve BDP içindeki çözülme de bunu gösteriyor..
Önümüzdeki günlerde yeni dalgalar olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Gelişmeleri takip eden, havayı koklayan, dünden bugüne gelişmeleri izleyenler, bundan sonrasını da tahmin edebilirler..
Sanki Silivri ve İmralı, şimdi suya düşen yılana sarılır hesabı, taraflar biribirinin dışarı çıkmasını sağlayacak bir genel af ipine sarılacak gibi gözüküyor, ama sanırım biraz geç kaldılar.. Hatta denebilir ki, birileri için dışarısı içeri kadar güvenli değil. Çünki ortaya çıkan bilgi ve belgeler, kendi aralarında dehşet dengesinin bozulması sebebi ile korkunun tetiklediği bir iç hesaplaşmayı beraberinde getirebilir..
Bu belgeler, ses kayıtları, bilgiler, kamu davası olmaktan çıksa bile özel davalara sebeb olacaktır. Bu bilgiye sahip olanlar, hesaplaşmalarını internet ortamına taşıyacaklardır..
Bunların akıldaneleri kimse, Baro mu, CHP mi, MHP mi, emekli askerler mi, ya da muvazzaflar mı, kaş yapayım derken göz çıkarmış oldular.. Gelinen noktada bakalım kim kimi nasıl kurtaracak.. Görünen o ki, şimdi herkes biribirini suçlamaya başlayacak.. Demirel bakalım “bunalımdan çıkış” için bir yol bulacak mı? Ya da o emekli yargıçların bu durumda nasıl bir yol göstereceklerini görmek gerek..
Gemi karaya oturdu, artık akıl veren çok olur..
Apo da şansını çok zorladı.. Geri dönüş yolları eskisi kadar kolay olmayacak artık..
Son olarak internet andıcı ile ilgili olarak 13 general hakkında müebbed hapis isteniyor.. Dosya Ergenekon davası ile birleştirildi.. Albay Çiçek’in konuşmasından sonra İlker Başbuğ da ifade verecek. Öte yandan “İyi çocuklar” ile ilgili de Büyükanıt ifade verecek.. Çarkın’ın konuşmasından sonra sıra Çiller ve Ağar’da gibi sanki.
Ergenekon, Balyoz, Emniyetteki çete, Futboldaki Şike derken, Murdoch sonrası bizim yerli Murdoch’larda bir telaş bir telaş.. Neyse gelecek günler daha da sıcak olacak gibi. Sıcak yaz ve bir hafta sonra Ramazan. Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.