Taşeron işçi, İmam Hatip, Diyarbakır!..
Vatandaşın iletişim kanalları tıkanıyor zaman zaman; mesajlar yukarıya ulaşmıyor…
Bu mütevazı köşeyi ve zaman zaman da “yüz yüze” görüşmelerimizi vesile kılarak “bildirim yapmak” bir görev.
Bugünkü vazife ifasına başlayalım:
Bir grup “Taşeron işçi” geldi…
“Yeni Akit” müdavimi olduklarını belirttikten sonra, dert faslı.
Adamlar perişan; “taşeron işçilik”te hak-hukuk yok; toplusözleşme filan zaten yok, mesai parası, iş güvencesi, tazminat filan sıfır.
“Kapitalizm” işin kolayını bulmuş; işleri birilerine havale ediyor, o birileri de birilerine…
En altta kalan, “işçi takımı.”
“Kadrolu” çalışma tarih olmakta; işçiyi alabildiğine sömürme ve icap ettiğinde sudan sebeplerle hatta sebepsiz olarak kapının önüne koyma işi “taşeron”un…
Kamu da, “Bana ne kardeşim işten atılmışsa, özel sektörün işçisi” diyebiliyor böylece.
Arkadaşlar gitti; ertesi gün Hizmet İş Sendikası’nın 11. Olağan Genel Kurul’u var.
Sayın Başkan Mahmut Arslan, kürsüden “İki park daha yapacağım diye işçiyi yok eden anlayışa” yükleniyor…
Hem de…
“Yuuuh” çekerek!..
Başkan’ın kızdığı Belediyelerde “norm kadro FAZLASI” olarak çalıştırılan yaklaşık 45 bin işçinin, Milli Eğitim, Emniyet gibi kamu kurumlarının taşra teşkilatlarına kaydırılacak olması.
Önümüzdeki hafta, dur tam tarih de verelim; 1 Ağustos 2011’de yürürlüğe girecek “torba yasa” bu tür kaydırma işlemlerine izin veriyor…
Peki kaydırılanların yeri nasıl dolacak?..
O da işte böyle; “taşeronlaştırma” yoluyla…
Bu bir yandan “Hizmet İş” gibi sendikaların üye sayılarında hızlı azalış diğer yandan da “taşeronlaşma”da hızlı artış anlamına geliyor…
Taşeron işçiler için ne yapılabilir bilemiyorum; bu işten “firmalar” kazanır, “taşeronlar” sürünmeye devam.
Ne demişler:
Paranın dini imanı yok…
Kapitalizmin dini de imanı da para!..
YEŞİL ALAN KATLİAMI!..
İstanbul’dan bir grup; “Yeni Sultanahmet meydanı”na isyan ediyor…
Neymiş dertleri?..
Denmekte ki; “Sultanahmet meydanındaki yeşil alanın üçte ikisine taş döşediler. Sultanahmet katlediliyor...
Ve medya da bunu izliyor!..”
Evet izliyoruz…
Geçtiğimiz günlerde bir hastamızın tedavisi için gittiğimiz İstanbul’da olay mahallini inceledik; gerçekten de bir facia…
Yeşil alanları betonlaştırmak hangi “taşeron”un fikriyse bir an evvel vazgeçilsin…
İMAM HATİP’TE ZULÜM!..
Ortaöğretim kurumlarına kayıt telaşı hafiften kendini göstermeye başladı ya…
İmam Hatip Okullarına “şartları” öğrenmek üzere giden bazı kız babaları feryâd figân…
Müdürler filan, “İlle de başı açık fotoğraf” diyorlarmış…
Şikayete konu İmam Hatiplerden bazılarının isimleri bende; vatandaşa böylesine “iğrenç” dayatmalarda bulunan Okul İdarecilerinin listesi de öyle…
Şimdilik izliyorum; “alçaklığa” devam ederlerse, teşhir bizden.
Sayıyla kendinize gelin, adam olun!..
DİYARBAKIR’DAN MİSAFİRLER
Yazıyı bağlamaya hazırlanırken, Diyarbakır İl Başkanı Avukat Halit Advan, bir grup arkadaşıyla birlikte ziyaretimize geldi.
Tam bir saat boyunca, o konuştu biz dinledik…
Belki de ilk defa bir arkadaşı, sözünü bir saat boyunca neredeyse hiç kesmeden dinleyebildik.
Diyarbakır’da “Dini tehdit olarak” gören anlayışın Kürt ve Türk Ulusalcı kanatları neler yapmış; ne provokasyonlara imza atmış…
Dinledik…
Ve hızımızı alamayıp, Diyarbakır’a gitmeye karar verdik…
¥
Dur, bu iş için en iyi zaman, Ramazan.
Sayın İl Başkanı, Diyarbakır’da türlü manevî etkinliğin gerçekleştirileceği programlar düzenleyecek kısmetse…
Bu işin organizasyonu için “Genel Merkez” desteği şart, bu arada, “AK Parti döneminde yükselen” işadamlarının da bugünlerde ortaya çıkmasında fayda var.
Bir Ramazan geçirecek ki kısmetse Diyarbakır, “Kürt ve Türk ulusalcıları”na ders niteliğinde!..
¥
Birileri “Din birleştirici olmaz” diye dursun…
Yeşil Cami her Cuma hınca hınç doluyor, yetmiyor kaldırımlar, yetmiyor caddeler…
Cuma kalabalığını “Vakit namazlarına” taşıyabildik mi tamamdır!..
¥
Ben Diyarbakır yazılarıma kısmetse “bu hattan” devam edeceğim…
Çözüm ne devlette ne BDP’de…
Biz çözeriz Allah’ın izniyle!..