Fanatik cinayet
Norveç’i kalbinden vuran ve 100’e yakın kişinin ölümüyle neticelenen bombalı saldırı uzun süre dünya gündemini meşgul edecek gibi görünüyor. İlk haberler ölü sayısını tam göstermiyordu. Sonraki haberler, dehşeti gözler önüne serdi. Norveç, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa bu çapta büyüklükte bir bombalama ile, ‘saldırı’ ile karşı karşıya kalmış oldu.
Her zaman benzer saldırılar sonrası iyi imtihan veremeyen medya, bu defa da aynı hataya düştü. Saldırının, bombalamanın ardında hemen ‘İslâmcı terör’ aranmaya çalışıldı. Her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi bir defa daha tekrarlamakta fayda var: Terör terördür ve terörün ‘din’i olmaz. Hele hele ‘İslâmcı terör’ denilmek suretiyle Müslümanları töhmet altında bırakmak, terör denince Müslümanların ve İslâmın akla getirilmek istenmesi kesinlikle ‘tuzak’tır. Ne yazık ki bilhassa Türkiye’deki medya bu tuzağa biraz da gönüllüce düşmektedir. Bir yerde bomba mı patladı? Akla hemen ‘İslâmcı teröristler’ getirilir.
Kendilerini ‘din’lerle irtibatlı göstererek katliâm, cinayet ve saldırı düzenleyenler olabilir. Ama hele İslâm, masumların ve sivillerin katledilmesine kesinlikle izin vermez. Hatırlamak gerekir ki İslâm ‘barış’ demektir ve birisinin kabahatiyle başkasını cezalandırmayı da kesinlikle reddeder. Kabahatli baba dolayısıyla çocuğunu, ‘cani’ oğul sebebiyle de babayı sorumlu tutmaz. Böyleyken, masum sivillerin saldırıya uğramasını nasıl kabul etsin?
Saldırganla ilgili gelen haberler, cani kişinin ‘sanal oyun müptelâsı’ olduğu yönünde. Muhtemelen daha ayrıntılı bilgiler de gelecektir, ama bu bile sosyologları, siyasetçileri ve eğitimcileri ciddî ciddî düşündürmelidir. Uzmanlar ikaz etmeye çalışıyor, ama gözleri ‘para’dan başka bir şey görmeyenler ‘oyun’ adı altında insanları ‘fanatik’ hale getiriyor. Düşünün ki bir çocuk ya da genç; ‘oyun’ adı altında günde yüzlerce, belki de binlerce kişiyi ‘sanal âlem’de katlediyor. Neticede öyle bir ruh haline kapılıyor ki, onun için ‘öldürmek’, insanlara kurşun yağdırmak sıradan bir hâl alıyor. Sonunda, ‘oyun’daki başarısını gerçek hayatta da ortaya koymak istiyor. Maalesef bu denemenin sonucu da onlarca, bazen de yüzlerce kişinin ölümüne sebep oluyor. (Norveç’te en az 91 kişiyi öldürmekle suçlanan ‘katil zanlısı’nın Facebook’ta açtığı iddiâ edilen hesabındaki bilgilere göre; ‘savaş oyunları’na da meraklıymış.)
Katliâmı elbette tek bir sebebe bağlayamayız, ama sanal âlemdeki ‘oyun’ların tesirlerini de unutamayız. Türkiye’de bile bu tesirlerin izleri görülmüyor mu? TV’de, internette ya da filmlerde gördüğü ‘oyun’ları, cinayet metodlarını ve ‘tuzak’ları gerçek hayatta deneyenler yok mu? Çizgifilm kahramanlarına özenerek balkonlardan ‘uçan’ çocukların hikâyelerini okumadık mı?
Sözkonusu Oslo’daki saldırının ardında bir ‘terör örgütü’ yok gibi görünse bile; bu oyunları ve yayınları yapanlar umumî anlamda bir ‘kötülük örgütü’ olarak görülemez mi? İnsanları insanlıktan çıkaran bu oyunların engellenmesi gerekmez mi? Yıllarca ‘sanal âlem’de cinayet işleyerek büyüyen gençler önümüzdeki yılların kâbusu olmaz mı?
Oslo’daki saldırı bir defa daha gösterdi ki, kalpleri ikna olmayan insanlar bir anda ‘insan’lıktan çıkabilir, hükmen canavara dönebilir. Ne diyordu Bediüzzaman: “Kalb-i insânîden hürmet ve merhamet çıksa, akıl ve zekâvet, o insanları gâyet dehşetli gaddar canavarlar hükmüne geçirir.” (Şuâlar, s. 536) Eğer dünya bir insanı ‘canavar’ hâline getiren şartları tesbit edip de, ona göre tedbirler almayı düşünmezse, teröre karşı yapılacak çalışmaların tamamı boşa gider.
Norveçli yöneticilerin, ferdî terör gibi de görünse bu dehşetli saldırı sonrası telâşa kapılmayıp ‘Teröre karşı demokrasi içinde mücadele’ çağırısı umut verici. İnşâallah yeni 11 Eylül’ler ve sonrasında yaşanan önyargılar meydana çıkmaz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.