Diyarbakır’ın resmi nüfusu 850 bin; birçok vatandaşın hem köyle hem de şehirde yaşıyor olmasından dolayı reel nüfus 1 milyon.

Genç nüfuslu Diyarbakır’daki “İmam Hatip” sayısı ise sadece üç!..
¥
Ziyaretime gelen AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Halit Advan “Merkeze en az sekiz imam hatip” istediklerini söylüyor.

Yeni Milli Eğitim Bakanımız Ömer Dinçer’e sevgilerle.
¥
Güneydoğu’daki problemi çözmenin ilk şartı, “Kendilerini çaresiz hisseden ve bu histen dolayı örgüt eline düşen” gençleri kurtarmak.

“Okullar” bazındaki suç oranlarına baktığımızda görüyoruz ki, İmam Hatipler hayli yararlı eğitim kurumları.

“Sünni” ağırlıklı bölgede “Sünni” ağırlıklı eğitim veren İmam Hatip sayısının artırılması, sıkıntıyı bir ölçüde azaltır...

Salt imam hatip değil tabii; “diğer” meslek liselerine ve farklı mesleki eğitim imkanlarına da yüklenmek gerek.

Dün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik ile birlikteydik...

Kendisini Şanlıurfa’da gerçekleştirdiği “Sandık Devrimi”nden dolayı kutladıktan sonra, “Güneydoğu ve diğer illerimizdeki mesleki eğitim imkanlarının artırılması için ne gibi çalışmalarda bulunacaklarını” sorduk.

Sayın Bakan, 1999’da mevzuata giren ve 2000’de ilk “kesintileri” yapılan işsizlik sigortası fonunda 65 milyar liranın biriktiğini, bunun 9.7 milyarının GAP’a, 6.4 milyarının ücret garanti fonuna aktarıldığını söyledi.

Geriye kalan 49.4 milyar lira.

Bu paranın mesleki eğitim için ayrılan 1.4 milyar liralık bölümünden 124 milyonu kullanılmış, geri kalanı da hızla kullanıma açılacak.

Ve kaynak ağırlıklı olarak Güneydoğu illerine aktarılacak...

İşsizlik fonundan gelen ve hızla biriken kaynakların gittikçe artan bir hızla mesleki eğitime sunulması da sözkonusu olacak.
¥
Bir yandan İmam Hatip okullarının, diğer yandan “mesleki eğitim veren diğer kurumların” özellikle Güneydoğu’da yaygınlaşması, “problem”i önemli ölçüde çözer.

Tam çözüm yok zaten; Başbakan Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, “Mesele etkisizleştirmekte.”
¥
Ben bu işte Sayın Başbakan’ın yanı sıra, ilgili Bakanlar Ömer Dinçer, Faruk Çelik ve Nihat Ergün’ün başrolleri oynayacak olmasını önemsiyorum.

Bunların üçü de, meslek eğitiminin önemini bilen, ülkenin kalkınmasının da Güneydoğu meselesinin çözümünün de “Meslek edindirme”den geçtiğini kavramış isimler.

Bu dörtlünün hâl ve hareketleri, “Devlet adamlığından” ziyade “Millet adamlığı” mesajını veriyor bana.

Bir Faruk Çelik örneği çok çarpıcı.

İzliyorum; tam mânâsıyla bir “Operasyon Adamı.”

Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanlığı döneminde, Diyanet’in belli kademelerine sinmiş olan Ergenekoncu yapılanmaya rağmen, gerek ülke içinde ve gerekse ülke dışında (Özellikle Balkanlarda) birçok ihtilaflı alana el attı.

İki cihanda bir araya gelemez gibi görünen tipleri buluşturdu... Tarafların sivriliklerini törpüleyerek bir masa etrafında müzakere edebilmelerini sağladı.

Bu ilginç “Millet Adamı”nın, Bursa’dan Şanlıurfa gibi AK Parti yönetimi açısından hayli sıkıntılı bir İl’e “gönderilmesi” bütün kamuoyunu şaşırtmıştı ilk zamanlar.

Bense, bu “tayin”i değerlendirirken, “Şanlıurfa için en iyisi oldu. Göreceksiniz, Urfa ile Ak Parti arasındaki çatlakları kısa sürede onaracak ve Urfa’daki ‘örgüt’ tırmanışını en azından durduracak” demiştim sürekli olarak.

Urfa, “Kurtarılmış bölge” gibiydi adeta; Halfeti, Birecik, Suruç, Ceylanpınar, Viranşehir...

Ve Urfa merkez.

Oyunu kısa sürede yüzde 400 artıran “örgüt”, Sayın Faruk Çelik’in operasyonları sayesinde durdu, hatta bir miktar da geriledi.

AK Parti açısından seçimden birkaç öncesine kadar hayli sıkıntılı gibi görünen ilde 12 vekilliğin 10’u iktidar partisine gitti...
¥
Faruk Çelik’in bu başarısı “Peygamberler Diyarı” Şanlıurfa’nın “ırkçılığa” asla prim vermediğini; bazı seçimlerden çıkan arızalı sonuçların Urfalıdan değil “yanlış parti politikalarından” kaynaklandığını ortaya koymakta...

Gerçekleri Şanlıurfa’nınkinden farklıysa da hiç şüphem yok ki, iyi bir çalışma yürütülmesi halinde Diyarbakır da “ırkçılara” dirsek gösterecektir...
¥
Mesele “inanın” öyle zannedildiği gibi “karmaşık” değil.

“Açılım” politikası “Ruhu” ve “Maneviyatı” eksik kaldığı için başarılı olamadı.

İnsanımıza doğru birkaç adım atın...

Onun ruhuna, inançlarına uygun birkaç adım atın yeter!.