İdarecilere Hatırlatmalar
Kendilerine bütün içinde yaşayanlarıyla beraber koca bir devlet ve memleket teslim edilen idareciler, yüklendiği sorumluluğun pek büyük, aldığı görevin gerçekten zorlu olduğunu bir an bile olsun düşünmekten vazgeçmemelidirler.
Bir idareci, idaresi altındaki canlı cansız herkese ve her şeye karşı adaletli davranmaya gayret etmeli, kendisi yapmadığı gibi, sorumlu olduğu yerde bulunan hiç kimsenin, bir başkasına zulmetmesine, bir başkasının hakkını yemesine asla izin vermemelidir.
Allah Teala, emaneti verdiği herkesi sorumlu tuttuğunu, bir peygamberi örnek vererek insanlığa bildirmiştir:
"Ey Davud! Biz seni yeryüzünde bir halife yaptık. O halde insanlar arasında hak ve adaletle hükmet. Hükmünde heva ve hevese (duygu, istek ve arzularına) uyma ki bu, seni Allah yolundan saptırır. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için, onlara pek çetin bir azap vardır."( Sad, 26)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de şu hadisinde bu azabı açıkça bildirmiştir:
Cenâb-ı Hakkın, yönetici yaptığı bir kimse, yönettiği insanları aldatarak ölürse, Allah Teâlâ ona cennet yüzü göstermez.(Buhârî, Ahkâm 8; Müslim, Îmân 227-228, İmâre 21)
Bir başka rivayette: Onlara sahip çıkıp korumazsa, cennetin kokusunu duyamaz, şeklindedir.( Buhârî, Ahkâm 8)
Müslimin bir rivayeti de şöyledir:
Müslümanların işlerini üstlenip de onlar için çalışıp çabalamayan hiçbir yönetici, onlarla birlikte cennete giremez. (Müslim, Îmân 229, İmâre 22)
Bu âmirin, yönettiklerinin malını almak, kanını dökmek, ırzını lekelemek veya haklarını engellemek, dinî ve dünyevî meselelerden öğretilmesi vacip olan şeylerin öğretilmesini terketmek, aralarından İslam hukukunun uygulanmasını, müfsitlerin cezalandırılmasını ihmal etmek, halka göstermesi gereken himayeyi terketmek, halka ihanet etmektir. İşte hile ve aldatma budur. Allah Teâlâ işte bunlara cennet yüzü göstermez.
Halkın idaresini üstlenmiş bir kimse, onların hem dünyasını hem de âhiretini mâmur etmeyi görev bilmiş demektir. Onları her yönden iyiye götürmeye çalışmayan, kendilerine karşı âdil davranmayan, haklarını görüp gözetmeyen kimse halkını aldatmış sayılır.
Adı müslüman olan zâlim idareciler halkı ezebilirler; dünyada onlara her fenalığı yapabilirler; fakat âhirette bu haksızlığın hesabını kolay veremezler. Ya mahşerde bin bir sıkıntı içinde uzun süre bekleyerek ve mazlumların günahlarını yüklenerek hesaplarını verirler, ya da cehennemde cezalarını çekerek öderler.
Hele zulüm ve haksızlık yapmayı kendileri için tabii bir hakmış gibi görüyorlarsa, cehennemden asla çıkamaz, kokusu kıyamet gününde yetmiş yıllık mesafeden duyulan cennetin kokusunu bile alamazlar.
Bu hadislerin ışığında bir kere daha şunları not edelim:
Halkı yöneten kimseler, çok zor ve önemli bir işi üstlenmişlerdir.
Sorumluluktan kurtulabilmek için halkın iyiliğini düşünmeleri, haklarını gözetmeleri ve onları her türlü zarardan korumaları gerekir.
Yönettiği kimseler hakkında samimi düşünce taşımayan ve onlara haksızlık eden kimseler eğer müslüman iseler, kolay kolay cennete giremeyeceklerdir.
Halka zulmetmeyi mübah görüyorlarsa, imanlarını kaybederek küfre düştüklerinden dolayı asla cennet yüzü görmeyeceklerdir.
Aklı olan önce bunları öğrenir, sonra idareci olur. Yoksa işi çok zordur.
Bizden hatırlatması