Kur’an’ı Nasıl Okudular, Nasıl Anladılar, Nasıl Yaşadılar
Mübarek Ramazan-ı Şerifiniz; duası, sabrı ve gayreti bol bir ay olsun.
Bu hafta birbirini takip eden ve birbiriyle bağlantılı olan üç eserden söz edeceğiz ama üçüncüsü henüz basılmadı.
İlk ikisi okuyucusuyla buluştu.
Birinci kitap; “Kur’an’ı Nasıl Okudular.”
İkinci kitap; “Kur’an’ı Nasıl Anladılar” adını taşımakta.
“Kur’an’ı Nasıl Yaşadılar” başlıklı eser ise hazırlık aşamasında.
Abdullah Yıldız’ın akıcı üslubu ve akılcı ifadeleriyle kaleme aldığı eser, herkesin;
“Bugüne kadar Kur’an’ı niye böyle anlayamadık” diye hayıflanacağı bilgi ve tespitlerle dolu.
Yazarın ifadesiyle; “Kitabım Kur’an” diyenler, vahyî gerçekliğe karşı kalplerinin katılaşıp duyarsızlaşmaları üzerinde çok durmalıdır.
Evet, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasullerine ve ahiret gününe iman eden “mü’min” insanlar, Kur’an’a nasıl duyarsız kalabilir?
Herhalde bir mü’minin, Kur’an’ı veya onun ayetlerinden, hükümlerinden birini ret ya da inkâr etmesi düşünülemez.
Ancak mü’min insanlar, Kur’an’ı dilleriyle abartılı biçimde yüceltip, şeklen O’na saygı ve hürmette kusur etmezlerken, esasta ve özde, hayat tarzlarında, düşünce ve davranış kalıplarında, teorik ve pratik uygulamalarında, O’nun ilkelerinden uzaklaşabilirler.
İşte günümüz Müslümanlarının en temel problemi ve en acil tedavi edilmesi gereken hastalığı budur.
Yani, Rabbimizin “erken uyarı” olarak dikkat çektiği “Kur’an’ı mehcûr bırakma hali!”
“Ve Peygamber dedi/diyecek ki;
‘Rabbim, gerçekten benim ümmetim bu Kur’an’ı mehcûr (hükümlerinden uzaklaşılan) bir kitap olarak bıraktılar.” (Furkan 25/30)
Bu dehşetli uyarı; ümmetin Kur’an’ı inkâr edip yalanlamasına, terk etmesine ya da O’na değer vermemesine değil -zira ayette ‘metruk’ değil, ‘mehcûr’ kelimesi kullanılıyor- O’nun hayat verici ilkelerinden uzaklaşmaya yönelik bir ikazdır. Hatta bu ikaz, ümmetin, Kur’an’ı sevdiği, saydığı halde, O’nu gereği gibi okuyup anlamamaya ve O’nun helal ve haramlarına dikkat etmeyip, uy(gula)mada titizlik göstermemeye ve şaşmaz hayat ilkelerinden uzaklaşmaya başlamasına yönelik bir uyarıdır.
¥
Abdullah Yıldız her üç eser için de şunları söylüyor:
“Kur’an’ı Nasıl Okudular?” “Kur’an’ı Nasıl Anladılar?” Kur’an’ı Nasıl Yaşadılar?” başlıkları altında üç kitap olarak takdim etmeyi planladığımız bu çalışmada, vahyin en özgün ve en canlı olarak yaşandığı eşsiz Asr-ı Saadet tecrübesini, günümüze taşımanın imkânlarını araştırdık.
Çalışmamızda, “okuma-anlama-yaşama” merhalelerini olabildiğince bir diğerinden ayrıştırmaya çalıştık ve o kutlu döneme dair güzel örnekleri de buna göre tasnif edip, yerleştirmeye ve yorumlamaya gayret ettik.
Elinizdeki kitapta; sadece “Kur’an’ı Nasıl Okudular?” sorusuna cevap aradık. Kur’an’ın nasıl okunması gerektiğine dair bizzat Kur’an’da yer alan ayetler ile Peygamberimiz (s.a.v) hadislerini ve Asr-ı Saadet’te yaşanan sayısız örneklerden yaptığımız seçkileri, belli başlıklar halinde inceleyip yorumladık.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.