Faruk Çakır

Faruk Çakır

Duâ ayı, hoşgeldin

Duâ ayı, hoşgeldin

Oruç, Kur’ân ve duâ ayı gibi birbirinden önemli ünvanlarla hatırlanan “11 ayın sultanı” mübarek Ramazan’ı idrak ediyoruz. Her yıl, bir önceki yıla göre 10 gün önce teşrif eden bu mübarek aydan inşaallah gereğince istifade edebiliriz. Ramazan ayı, Türkiye şartlarına göre en sıcak ve hararetli günlere tevafuk etti. Meselâ, öncesinde 5 bardak su içtiğimiz halde yine hararetimiz teskin olmazken, biiznillah ‘oruç’luyken gün boyu su içmeden durabileceğiz. Buna belki biz de şaşacağız, ama inşaallah Mevlâm bir kolaylık ihsan edecek...

Oruç, en başta ibadettir, ama aynı zamanda insanı eğiten, terbiye eden, yola getiren bir ibadettir. Maalesef kimileri bu ibadetin mânâ ve ehemmiyetini idrak edemiyor. “Bu sıcak havada oruç tutulur mu?” diye soruyorlar. İstihza ile karışık bu soruları soran ‘medeni’leri, bilfiil tekzip edip yalanlamak için milyarlarca Müslüman oruç tutuyor.
‘Medeni’ler, gerçek anlamda menfaatlerini düşünecek olsalar oruca karşı çıkmamaları gerekir. Çünkü oruç maddî anlamda da insana faydalı. Ehil uzmanlar, sıhhatini düzene sokmak isteyenlere oruç tutmayı tavsiye etmiyor mu? O halde, cahilce oruç tutanlara sataşmak kime ne kazandırır?
Uzun gibi görünse de bir aylık oruç günleri biter, inşaallah Ramazan Bayramına da kavuşuruz. Bu arada Ramazan ayının en başta ibadet ayı olduğunu Türkiye’yi idare edenler de akıldan çıkarmamalı. Hele belediyeler... Her sene yapılan yanlışlar inşaallah bu yıl tekrarlanmaz. Ramazan deyince akla oyun, eğlence, tiyatro gibi alışkanlıkların gelmesi ne feci! Hele bu yanlışı mütedeyyin ‘başkan’ların yönetimindeki belediyeler yapınca iki kat zarar vermiş oluyorlar. “Ramazan çadırları” hiçbir şekilde “eğlence çadırı”na dönüşmemeli. Mümkün olduğu kadar Ramazan’ın manevî havasına uygun kültür ve sohbet programları düzenlenmeli. İnsanlarımız yıl boyunca oyun ve eğlenceye dâvet ediliyor; buna bir de ‘Ramazan eğlenceleri’ni ilâve etmeyelim.
Ramazan’ın gülü olan iftarları da ‘israf’lara vesile kılmayalım. Elbette iftar sofralarımızın farklı olması mümkündür, ama inşaallah ölçüyü kaçırmayız. Hele hele 5 yıldızlı otellerdeki 5 yıldızlı israflar... Bu iftarlar vesilesiyle harcanan paraları çok daha muhtaç insanlara ulaştırmak niçin akla gelmez? “Komşu”muz tok mu? Kapı komşumuz tok olsa bile, Afrika tok mu? İnsanlar ve Müslümanlar açlık ve susuzlukla çetin bir imtihandayken biz nasıl 5 yıldızlı ‘israf iftarları’ açabiliriz? Hatırlamalıyız ki, birileri için açlık ve susuzluk imtihan vesilesiyken, bizim için tokluk, varlık ve şatafat imtihan vesilesi olmuş olabilir.
Başta gazeteler olmak üzere medya vasıtaları da Ramazan’ın ruhuna uygun yayınlar yapmalı. Alışıldığı üzere bazı gazeteler sadece Ramazan ayında Müslüman bir ülkede yayın yaptıklarını hatırlıyorlar. Bir yandan Ramazan’ın manevî havasından istifade ile hediye verme yarışına giriyorlar, öte yandan da ele alınamayacak ölçüde müstehcen ürünler hazırlıyorlar. Böyle yapanların da uygun lisan ile ikaz edilmesi gerekir.
‘Oruçluya saygı’ konusu da çok önemli. Gayri müslimlerin oruçluya gösterdikleri saygıyı, maalesef bazı Müslüman kimlikliler göstermiyor. Büyüklerimizden, başka dinlere mensup insanların Müslümanlara saygıları gereği oruç bile tuttukları ya da onların yanlarında yemedikleriyle ilgili yaşanmış çok sayıda ‘hikâye’ dinlemişizdir. Aynı saygıyı bütün insanlardan beklemek oruçlunun hakkı.
Hayırlısı ile idrak ettiğimiz Ramazan ayının sonrasında, bayramına da kavuşmak nasip olur inşaallah.
01.08.2011

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi