Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın sözü kulağımda kaldı:

İyi insanlarla!..”

Bir yandan Diyanet’in, diğer yandan da TİKA’nın bağlı olduğu Sayın Bozdağ, bundan böyle “kardeş coğrafyalarla” daha da yakından ilgilenmek durumunda...

Sayın Bakan, Balkanlar’dan kısa bir süre önce döndü.

Biz de kendisini, özellikle ilgilendiğimiz bu bölgeye ziyaretinden çıkanları öğrenmek üzere ziyaret etmek istedik...

Sağolsun; bizi büyük bir samimiyetle kabul etti...

Ve gönlünü açtı...

Makedonya’da restorasyonu tamamlanan Mustafa Paşa Camii’nin açılışı esnasında yanına yaklaşan kardeşlerimizin söyledikleri oldukça etkilemiş Sayın Bozdağ’ı...

Demişler ki;

“Sizin döneminizden önce buralar öksüz gibiydi... Sadece öksüz gibi olsa iyi, birileri geldi... Gelenler ‘iyi insanlar’ değildi. ‘İyi olmayan’ bu insanlar bize bol vaatte bulundu ve bol bol da...

Affedin efendim...

Dolandırdı!..”

Balkanlar’ı biliyorum; Üsküp taraflarında haylice kaldım...

Oradaki kardeşlerimiz saf, temiz.

Bir de uzun yılların özlemi var ya; “kuzu kılığındaki kurtlar”a aldanmışlar hayli zaman...

Şimdilerde yepyeni bir umut...

Diyor ki Sayın Bozdağ:

“Allah bir insanı sevdirdim mi böyle sevdiriyor. Sayın Başbakanımıza yönelik sevgi, ilgi o kadar büyük ki... Makedonya böyle, Kosova böyle... Kafkaslar böyle... Arap dünyası böyle... Müthiş bir sevgi var, alâka var, güven var... Bu kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzu ve yükümüzü artıran bir durum... Sayın Başbakan’ın şahsında devletimize gösterilen bu saygıya, sevgiye layık olmaya çalışacağız... Ve bunu, tekrar ediyorum, ‘iyi insanlarla’ yapacağız.”

Evet...

“İyi insanlarla.”

İyi insan nedir?..

Nasıl bir şeydir?..

“Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilmiş” Efendimiz’in izinden yürümenin gayretindeki insan.

Böyle olabildik mi?..

Özü ve sözü bir...

Sözüne güvenilir...

¥

Sayın Bülent Arınç, “Biz üç meselede sınıfta kalmazsak bu iş tamamdır Allah’ın izniyle” demişti...

Üç mesele:

“Para... Makam... Kadın...”

Üçüncüsüne girmiyorum; gizlenen kabahatlar var, açığa vurulmasından da nefret ediyorum...

Para meselesi çok yaman; “Piyasa İslamı” adlı kitabı okumak lazım!..

Makam meselesi ise şimdilerde iyi...

“Uzun süreli iktidar” tecrübesi, bu milletin çocuklarındaki “makamla ezme” hırsını büyük ölçüde törpüledi.

Hiçbir iktidar döneminde, başbakan ve bakanlarla sokaktaki vatandaş bu kadar yakın olmadı.

Sokaktaki vatandaşın yönetenlere ulaşabilme, dert aktarabilme imkanı hiçbir dönemde bugünkü kadar geniş değildi.

Milli Görüş belediyeleriyle başlayan yerel yönetim hamlesi, SHP’li belediyeler döneminde fildişi kuleleri mekan edinen başkanlık makamlarını halka indirdi.

Halk meclisleriyle başlayan sürecin geldiğimiz noktasında, belediye başkanları, icabında yakalarından tutulup hesap sorulabilir kamu yöneticileri haline geldi.

¥

“İyi insan”a doğru hızla ilerliyoruz şükür...

İktidarda bulunanlar genellikle “iyi insan”lar...

“Her kavim layık olduğu şekilde yönetilir!..”

Demek ki, “iyi insanlar”a lâyık bu toplum.

Şimdi...

“Bu iyi insanlar”, yani “Yönetimdeki iyi insanlar”, “ustalık dönemlerinde”, bu ülkenin “iyi insanları” için bugüne kadar yaptıklarının çok daha fazlasını ortaya koymak durumunda.

Çok daha fazlası...

Mesela:

1- “Mutabakat” arayışına kurban gitmemiş, bir “yüzde yüz sivil” anayasa.

2- Sayın Bozdağ’ın Makedonya’da vaat ettiği: “Kur’an kursları üzerindeki yaş sınırlamasının ortadan kalkmasını sağlayacak bir düzenleme.”

3- Belki de birinci sırada yer vermeliydik; AK Parti iktidarının dokuz yıl boyunca yapamadığı, “Adamakıllı bir eğitim modeli!..”

4- Gerçekten sivil olan sivil toplum örgütlerine destek.

5- Parayı faize ya da tarlaya bağlayıp “oturduğu yerden kazanmanın” derdinde olmak varken, risk alarak istihdam sağlayan “esnaf”a bin türlü destek.

6- Kardeş coğrafyalara, ‘iyi insan’la yönelim atağı...

¥

Uzun yılların çözümsüzlüğe terk edilmiş dertleri bu ekibin sırtına yük...

Demiş ya Üstad:

“Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dâvâ büyük!...”