Suriye Bu Hale Nasıl Düştü?
Suriye'de çoğunluğu oluşturan Müslümanlar korkunç bir zulme ve kıyıma uğramaktadır. O kardeş ve komşu ülkede, yüzde onluk bir azınlığın diktatörlüğü var. Orada Müslümanlar çoğunlukta olmalarına rağmen nasıl ve niçin bugünkü çok kötü ve feci' duruma düştüler?
Bundan elli altmış sene önce Sünnîler çocuklarını askerî okullara vermediler, en zeki ve kabiliyetli gençlerini doktor ve mühendis yaptılar. Azınlıktaki Nusayrîler çocuklarını askerî okullara verdiler, orduyu ele geçirdiler ve ülkeyi pençelerine aldılar.
Hangi İslam ülkesinde Sünnî çoğunluk orduyu ve eğitimi ihmal etmişse, kendi öz vatanında köle durumuna düşmüştür.
Şöyle bir durum düşünelim:
Suriye ordusunun yüzde 90'ı Sünnî, yüzde 10'u Nusayrî olsaydı bugünkü zulümler, kıyımlar, baskılar, kan dökmeler olabilir miydi?
Bundan elli altmış yol önce Sünnî Müslüman anne ve babalar çocuklarını askerî okullara göndermemekle çok büyük, ölümcül bir hatâ yapmışlardır.
Çoğunluktaki Sünnî Müslümanlar kendi yurtlarında hür, izzetli, haysiyetli bir hayat sürmek istiyorlarsa; köle, parya, ikinci sınıf vatandaş, zenci durumuna düşmek istemiyorlarsa, ezilmek ve sürünmek istemiyorlarsa; en zeki, en akıllı, en kabiliyetli, en istidatlı, en idealist çocuklarını şu mesleklere ve kurumlara yönlendirmelidir:
1. Ordu ve askerlik.
2. Eğitim.
3. Üniversiteler.
4. Hukuk ve yargı.
5. İletişim, medya.
6. Kültür ve sanat.
Doktorlukta, mühendislikte çok para varmış... Subaylık ve öğretmenlik o kadar kârlı değilmiş... Ya öyle mi?.. Öyleyse buyurun cenaze namazına...
Suriyeli Müslüman kardeşlerimiz için ağlıyorum.
Allah onların yardımcısı olsun.
Şehidler için rahmet diliyorum.
Suriye'ye inşallah adalet, huzur, güven, istikrar gelirse Şam'a gidip Halid-i Bağdadî, Muhyiddin ibn Arabî, Selahaddin Eyyubî, Emir Abdülkadir ve diğer büyüklerin kabirlerini ziyaret edeceğim.
Üç ahbabımla birlikte otomobil tutup Haleb'i, Hama'yı, Humus'u ve diğer şehirleri gezeceğim.
Şehidlerin mezarlarında Fâtihalar okuyacağım.
Suriye Sünnîleri çok acılar çektiler ve çekmeye devam ediyorlar.
Ordu meselesi...
*(İkinci yazı)
Ermeniler Ağrı'yı İstiyormuş!
Ermenistan başbakanı "Biz Azerbaycan'dan Karabağ'ı aldık, gençler de Türkiye'de Ağrı bölgesini alacaklar" mealinde bir laf etmiş. Bizim medya mal bulmuş mağribî gibi bu lafı tenkit ediyor. Ermenistan bizden toprak istiyormuş...
Beyler günaydın, Üsküdar'da sabah oldu?
Ermenistan bizden çok uzun yıllardan beri toprak istemektedir.
Sadece Ağrı dağı bölgesini değil, doğu Anadolu'daki, Kilikya'daki nice şehrimizi istemektedir.
Açın interneti, Ermenistan Türkiye'den toprak ve şehir istiyor kelimelerini yazın, bakın karşınıza neler çıkacaktır.
Birkaç gün önce Ermenilerin "Nouvelles d'Armenie" adlı sitesine bakıyordum (İngilizcesi de var), bir haber başlığı dikkatimi çekti: Van ile Erivan arasında uçak seferleri başlayacakmış. Metinde "Türkiye işgalindeki Ermeni toprağı Van" diye yazıyordu!..
Yirmi beş senedir devam eden PKK terör hareketi nedir? Yüzde 50, bir Ermeni yeniden fetih hareketidir. Birtakım Kürtleri veya Kriptoları taşeron olarak kullanıyorlar.
Geçenlerde üzücü bir yazı okumuştum. Bir ara bizim devletimiz birtakım tarihçilere para vererek Ermenilerin iddialarını çürütecek yazılar yazdırmış.
Böyle hizmetler parayla, taşıma suyla olmaz.
Türkiye'nin Ermeni iddialarını red, cerh ve tekzip konusunda yaptıkları son derece yetersizdir.
Şu anda bu iddiaları çürütmek için 100 milyon dolarlık bir fon oluşturulsa ne olacaktır?
Yavan çalışmalar yapılacak, sıradan yazılar yazılacak ve bu yüz milyon dolar sıcağı gören kar gibi kısa zamanda eriyip bitecektir.
Bu gibi hizmetlerde elbette te'lif ücreti dağıtılabilir ama işin başı vatanseverliktir, uzmanlıktır, vasıftır, erdemdir.
Bendeniz 1915 ile 18 arasında Ermenilere zulm ve haksızlık yapıldığını kabul ediyorum, lakin meseleyi bütünüyle ele alıyorum. Sen Osmanlı vatandaşı olarak düşman ve işgalci Rus ordusunu kurtarıcı gibi karşıla, kimliğine sahip olduğun devlete isyan et, silah çek. Sonra da yaşadığın topraklardan sürülünce feryadı bas.
Bir kısım Ermeniler (hepsi değil) şu hatâları yapmışlardır:
1. Emperyalist ve sömürgeci devletlerin safında yer almışlardır.
2. Sırf kendilerine ait olmayan, Müslümanlarla paylaştıkları toprakları ele geçirip Müslüman halkı öldürmek ve sürmek istemişlerdir.
3. Kendi devletleri olan Osmanlı devletine isyan etmişlerdir.
Onların bu yaptıkları bir kumardı ve kumarı kaybettiler.
Bu esnada hiçbir suçu olmayan Ermeniler de ezilip yok olmadı mı? Oldular... Bazen büyük felaketler gelince yaş kuru dinlemez, herkesi vurur.
Ermeniler Osmanlı devletine -eskiden olduğu gibi- sadık kalmış olsalardı, "Osmanlı bizim de devletimizdir, bu toprakları Müslüman halk ile birlikte paylaşıyoruz, onlarla barış ve mutabakat içinde yaşayacağız..." demiş olsalardı. Düşman Rus ordusunu kurtarıcı gibi karşılamamış olsalardı, emperyalistlerin, sömürgecilerin, misyonerlerin oyunlarına gelmemiş olsalardı başlarına felaket gelmeyecekti.
Bütün kabahat Türklerde, Müslümanlarda... Yağma yok!
Mülkün asıl sahibi Allah'tır. Mülkü Ermeniden alır, Türke verir... Türkten alır başka bir kavme verir...
Türkler zalimmiş... Jön Türkler, İttihadçılar Türkleri temsil etmez. Zalim olan onlardı.
Bir kısım Ermeniler de çok zulm etmiştir.
1915 ile 1918 arasında cereyan eden Türk-Ermeni facialarını parça olarak değil, bütün olarak ele almak gerekir.
Ermeniler kendi işlerine gelen bir senaryo yazacaklar, Türkler kendi işlerine gelen bir senaryo... İşlerine gelmeyen vak'aları, hadiseleri, faciaları inkar edecekler... Sonunda bugünkü kör döğüş meydana gelir.
Meselenin başı şudur:
Bir kısım Ermeniler silaha sarıldılar, Ermenilerin de yaşadığı toprakları Müslümanlarla paylaşmak istemediler. Bir kumar oynadılar, kumarı kaybettiler. Kurunun yanında yaş da yandı.
* (Üçüncü yazı)
Nükleer Santral Ya Patlarsa?
Japonya son nükleer santral felaketinden sonra, önümüzdeki kırk yıl içinde nükleer enerji üretimine son verme kararı aldı.
Nice Batı ülkesi, bu felaketten önce ve sonra nükleer enerji tesisi yapımını durdurdu.
Nükleer enerji temizmiş, nükleer enerji ucuzmuş... Eyvallah...
Lakin nükleer santral bir patlarsa ucuzluğun ve temizliğin bin misli, milyon misli kirlilik ve hasar meydana gelir.
Bazılarının felsefesi şu: Merak etmeyin, tedirgin olmayın, bizde yapılacak santrala bir şey olmaz, patlamaz.
İnşaallah patlamaz ama ya bir patlarsa?
Nükleer santrallar durup dururken patlamaz ama ya şiddetli bir zelzele olursa...
Ya bir savaş çıkar, düşman santralı berhava ederse...
Çernobil'de ne zelzele olmuştu, ne de savaş ama patlamıştı.
Türkçemiz ne güzel, ne zengin bir lisan...
"Korkulu rüya görmektense uyanık durmak evladır..."
Şeyh Sâdi-i Şirazî ne demiş:
"Denizde çok menfaatler var ama sen selamet istiyorsan kenarda dur..."