Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Öfkelenmeden ve inatlaşmadan

Öfkelenmeden ve inatlaşmadan

İlk ve temel kural şu: Bir kişiye ve topluluğa olan öfkemiz, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli. Kan davası da yok.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı duracağız. Bir kişi ya da topluluk, suçlu da olsa yine de bazı temel haklara sahiptir..
Bir başkasından hesap sormadan önce kendi içimize bakmalıyız. Hiçbirimiz çok da temiz değiliz..
Hıfzı Çubuklu’nun Yener Dönmez’e telefonu ile ilgili habere bakıyorum da, kaç kişi, mensubu olduğu kurumun geleneği haline gelmiş bir yapı içinde, emir komuta zinciriyle yapılan işlere karşı çıkabilirdi ki? Herkesten kahramanlık bekleyemezdiniz.. Bu işler hep böyle gelmiş ve böyle giderken ve siz bu sistem içinde eğitilip kariyer sahibi olmuşken, kurbağa haşlamasına tabi tutulmuşken yapacak fazla bir tercihiniz yok..
Hem zaten direnenler cezalandırılıyor.. Bu suça ortak olanlar ise ödüllendiriliyor.. Olanlar alışılageldik, rutin şeyler.. Bir söz vardır: Ol mahiler ki, derya içredir de deryayı bilmezler..
Bir de bu adamlar, sistemin işleyişini, acımasızlığını görüp, duyup, bildikleri için şuuraltları onların beyinlerini uyuşturur. Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez olurlar..
Bu darbeci tipler, ya da dağdaki militanlar aslında birbirlerine çok benzerler..
Aman ha! Sakın! Kafanızı kiraya vermeyin. Haddinden fazla sevgi, öfke ve şiddet gözü kör eder.. Gözünüz var görmez, kulağınız var duymaz, kalbiniz var hissetmez olur. Kendinizi dünyanın ve hakikatin merkezinde görmeye başlamışsınızdır. Sizin partiniz, sizin ideolojiniz, sizin lideriniz, sizin Mehdiniz olmuştur. Ve iş bu noktaya gelince de artık her an bu büyük dava için kendinizi feda edebilecek kıvama gelmişsiniz demektir. Artık biyonik bir robota, bir terminatöre dönüşebilirsiniz..
Asker, polis, terörist, militan fark etmez.. Kendi lider, örgüt ve zannına iman eden bu terminatörler cinayet de işler, soygun da yapar. Zaten o yola girdikten bir süre sonra uyuşturucu bağımlılarına benzersiniz.. Yokuş aşağı gider gibi gidersiniz..
Bakın bu süreç dağda, ovada, kentte, dini gruplarda, politik çevrelerde... her yerde var. Özellikle de gençler için son derece tehlikeli bir ortam.. Din, ideoloji ve politika üçgeninde, başta da güzel sloganlar ve umud pompalanarak, yeryüzünde bir cennet vaat edilerek gerçekleştirilir.. Her hareketin çevresinde bu tür tuzaklar vardır.. Kraldan fazla kralcılar genç avına çıkarlar ve sonra iki kardeş bir bakmışsınız birbirinin kanına susamış iki terminatöre dönüşmüştür..
Aman ha! Kafanızı kiraya vermeyin.. Unutmayın ki, size hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır olabilir. Kınadıklarınız, kınayanlardan daha iyi olabilir..
İnsan bu, iyi başlar, kötü devam eder. Hz. Hamza’yı öldürür, sonra gider tevbe eder.. Firavun sarayında Musa olabileceği gibi, Nuh’un oğlu olup babasına ihanet edebilir.. İnsanlar aynı zamanda şu noktada iyi, bu noktada güvenilmez olabilir.. Kimi servet ve iktidara sahip değilken iyidir, kimi bunlara sahip olunca ya da sahipken kaybedince sapıtır..
Kürt meselesini çözmek istiyorsak, çözüm iddiasında bulunanların, başkalarının gözünde çöp aramadan önce kendi gözlerindeki merteği de çıkartması gerek..
PKK terörü ile mücadele etmek istiyorsak, önce faili meçhullerin hesabını sormamız gerek..
Aslında derin yapı ve Ergenekon bir paranın iki yüzü gibi, kendi günahlarını ötekisinin günahı ile gerekçelendiren, birbirinin antisi gibi gözükse de birbirini tamamlayan yapılardır. Kuantum fiziğindeki gibi madde-antimadde buluşması nasıl nötralizasyonu getiriyorsa, bizim derin devletle terörü aynı zeminde buluşturduğumuz zaman derin oyun ortaya çıkacaktır..
Kim ne derse desin, terörle sağlıklı bir mücadele, önce onun varlık sebeblerinin ortadan kaldırılmasına bağlıdır.. Onun için de, tek başına KCK davası değil, Ergenekon, Balyoz ve Andıç davasının, faili meçhul soruşturmasının derinleştirilmesi gerekir..
Bu süreçte önemli olan bir diğer konu da bu yapının uluslararası bağlantılarının kesilmesi.. Ve buna dayalı düzenli ve sürekli istihbarat akışının sağlanması.. Aynı zamanda halka güven verilmesi.. Halk zayıfın yanında yer almak istemez.. Caydırıcı gücün hukukla sınırlandırılması da önemli.. Rekabet ve çatışma kültürü yerine kardeşlik ve dayanışma ruhunun ihyası. Böyle olursa daha mutlu, daha güçlü, daha saygın olacağımızın ve ilahi rızaya kavuşacağımızın anlatılması gerek.. Kışkırtıcı, düşmanca, tehditkar ifadelerden de kaçınmak gerek..
Süreç harika. Batı paniklemiş durumda.. Kriz odakları çözümsüz ve şimdi çözüm için söz söyleme sırası inananlarda.. Adalet için, barış için, özgürlük için, kardeşlik için şimdi herkesin bir şeyler yapması gerek..
Dua edin. İstediğiniz şeyin gerçekleşmesi için çaba gösterin.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi