Cemal Nar

Cemal Nar

Cumhurbaşkanı Erbakan’ı Affetmeli

Cumhurbaşkanı Erbakan’ı Affetmeli

Lafı hiç dolaştırmadan söyleyelim, Cumhurbaşkanı eski başbakan Erbakan’ı affetmeli ve bir iç sızısından, bir yürek burkuntusundan bu milleti kurtarmalı. çünkü bu millet ayakta yürüyemeyecek kadar hasta ve yaşlı haldeki eski bir başbakanı tutuklu görmekten ıstırap duyuyor. Konuştuğum, görüştüğüm insanlar bunu istemiyor.

“Ama suçlu, çeksin cezasını” diyerek itiraz edenlere cevap basittir: “Ahmet Necdet Sezer anarşist ve teröristleri af ettiği zaman nerdeydiniz?”

Evet, eski Cumhurbaşkanı bu af yetkisini çok kullandı. Hatta onun af ettiği birçok terörist, tekrar eylem yaparken yakalanmıştı. Vakit Gazetesinin arşivi bunlarla doludur.

Madem Cumhurbaşkanı için böyle bir yetki var, demek ki yasaldır. Cari hukuka da uygunsa, itiraz edenlerin gerekçesi kökten biter. Demirelvari soralım isterseniz: “Suçluya uygulanmayacak da sokaktaki vatandaşa mı kullanılacak bu yetki? Elbette mahkûma uygulanacak!

Erbakan’ın bu cezası şık değildir. Bu olay halk kadar, dış dünyayı da üzmüştür. Eğri oturup doğru konuşalım. Benzer bir dava CHP için açıldı mı? Nerde Kanal Türk’e verilen makbuzsuz paraların hesabı? DSP zamanında kongre yapmamıştı. Dava açılsa kapanabilir denildi, ama açılmadı. Neden? O partiye ve liderine şık olmazmış. Ama Erbakan’a oluyor işte. İtiraz edenler, bir de bu açıdan bakmalılar olaya. Milletin vicdanı biraz da buradan kanamaktadır.

Gene de ben “suç işleyen cezasını çekmesin” demiyorum. “Suç işleyen hatırlı ise cezasız kalsın, hatırsız ise cezalandırılsın” hiç demiyorum. Sevgili Peygamberimizin ifadesine göre milletleri helak eden işte o adaletsizliktir. Adalet gereği cezalandırma en yakına bile olsa, acımadan uygulanmalıdır. Bunlar temel ilkelerimizdir. Resulullah (sav) Efendimiz: “Kızım Fatıma da yapsa, cezasını veririm” diyordu. Asıl olan bu!

Erbakan’a gelince, isnat edilen suç mudur ve o bu suçu işlemiş midir, ben onu da demiyorum. Vakıa şu; ortada bir mahkûmiyet var. Ve mahkûm, yaşlı ve hasta bir başbakan emeklisidir. Cumhurbaşkanı yetkisini kullansın diyorum o kadar. Bu yetkiyi yasa verdiğine göre, o yasanın adalet anlayışına aykırı değildir. İtiraz niye?

Şöyle bir itiraz da olabilir: “Cumhurbaşkanı ile Erbakan arasında bir yakınlık vardır, bu af, yetkiyi kötüye kullanma ve dostluğu istismar gibi anlaşılabilir.”

Erbakan sıradan bir insan olsaydı, belki. Ama artık iş o raddeyi aşmıştır. Ortada mahkûm olan yaşlı ve hasta bir başbakan vardır. Onun konumu, dostluktan öte bir durumdur. Bu yüzden kimse kınamamalı Cumhurbaşkanını. Bu, haksızlık olur.

Ama buna rağmen kıyameti koparanlar da olacaktır. Varsın olsun. Kınayanın kınamasından korkanlar, meydana hiç çıkmamalıydılar.

Cumhurbaşkanı bunu yapar mı?

Neden yapmasın?

Şöyle söylenebilir: “Erbakan Abdullah Gül’ün parti başkanı olmasını haksız bir şekilde engelledi. O engel olmasaydı, Recai Kutan yerine Abdullah Gül parti başkanı olurdu. Parti dağılmaz, seçimde de tek başına iktidar olurdu. Abdullah Gül bunu unutmamıştır.”

Evet, böyle de denilebilir ama bence unutmuştur her ikisi de bu olayları. Geride kalmıştır bu mücadeleler. Onların aldığı eğitim ve terbiye, hata görmek, kusur araştırmak değil, unutmak ve karşılıklı af etmektir.

Kaldı ki bu gün Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduysa, bu olayların da payı vardır kuşkusuz ama şöyle, ama böyle. İnsanlar iyi niyetle içtihat ederek iş yaparlarsa, hata da etseler, bir sevap kazanırlar. Buradan ötesi kalplerde saklıdır, nerden bilelim?

Kanaatim Cumhurbaşkanı bunları sorun etmez. Etse etse konjonktürü, ortamın nezaketini düşünebilir, yanlış anlaşılmaktan korkabilir, tarafsızlığını kaybetme dedikodusundan endişe edebilir. Bence bunu da etmemelidir. çünkü bütün bunlar Erbakan’ın yaşlı ve hasta bir eski başbakan olduğu gerçeğini değiştirmez.

Soruyu şöyle sorarsak, cevap daha net ortaya çıkabilir herhalde: “Acaba aynı durumda Ecevit olsaydı, bu af nasıl karşılanırdı?”

(www.cemalnar.com)


Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi