Bu Toplum Bu Kadar Ahlaksızlığı Kaldırmaz
Müstehcenlik konusunda artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Türkiye bu kadar ahlaksızlığı, edepsizliği, seks serbestliğini, seks provokasyonunu, seks terörünü, fuhşu kaldırmaz.
Bazı günlük gazeteler ve bazı tv'ler genelev yayın organı haline dönüşmüştür.
Bütün hürriyetlerin sınırı vardır.
Müstehcen yayın, seks terörü konusunda medyaya sınırlar konulmalıdır.
Biliyorum, yaygara kopartacaklar ve "Basın hürriyeti kısıtlanıyor, medya gemleniyor!..." diye feryat edeceklerdir.
Müstehcen yayınları kısıtlamak basın hürriyetinin ihlal edilmesi değildir.
Hiçbir gazetenin, tv'nin, derginin seks terörü yapmaya hakkı yoktur.
Müstehcen yayın yapanlar basın hürriyetini kötüye kullanan kötü niyetli kimselerdir.
Türkiye, halkının büyük kısmı Müslüman olan bir ülkedir. Bizim kültür yapımız bu kadar ahlaksızlığı, fuhşu, zinayı, müstehcen yayını, seks kışkırtıcılığını hazmetmez (sindirmez).
AB standartları dediler ve Ceza Kanunundan zina suçunu kaldırdılar.
Diğer şehirleri bilmem, İstanbul'un bazı bölgelerindeki ahlak bozukluğu had safhaya gelmiştir.
Sultanahmet camiine gidiniz. Oturulmaz levhaları bulunmasına rağmen ulu mâbedin mermer merdivenlerinde bir yığın çıplak turistin oturduğunu göreceksiniz. Bunların içinde, iç çamaşır giymediği için en mahrem yerleri, avret-i galizaları görünenleri vardır. Mukaddes caminin içi Kapalıçarşı'ya dönmüştür. Müslümanlar huzur içinde namaz kılamamaktadır.
Cami böyle olursa ana caddeleri, meydanları, toplu taşıma vasıtalarını düşününüz.
Turist gelsin camiyi gezsin ama aşırı çıplak, aşırı seksî kıyafetle gelip gezmesin.
Her şeyin bir kuralı vardır.
Otobüslerde, parklarda, meydanlarda, sokağın ortasında herkesin arasında birtakım laubalilerin sarılıp öpüşmesi ahlaka aykırıdır.
Bazıları değildir diyecektir.
İslam ahlakına, Türkiye ahlakına aykırıdır.
Ateistlerin, çağdaşların, Saylanîlerin, Selaniklilerin ahlaksızlık saymaması bizi ilgilendirmez. Biz bu ülkede çoğunluktayız, bizim millî kültürümüz ve kimliğimiz vardır, bizim kendi normlarımız, ölçülerimiz, kıstaslarımız, kuramlarımız vardır. Halkın istediği olacaksa, çoğunluğun millî kültür ve kimliğe dayalı isteklerinin yerine getirilmesi gerekir.
On sene kadar önce Bursa'da Ulucami'ye gitmiştim. O tarihî ve kutsal mâbedin içi de yürekler acısıydı. Başı açık, göğsü açık, kolları açık, etekleri kısa kadınlarla doluydu. Cami kadınlar hamamına dönmüştü. Ulucami'deki bu açık saçık laubali kadınlar turist değil, yerliydi. Valilik, belediye, müftülük, dinî cemaatler gerekeni yapmamışlardı.
Hiçbir haysiyetli Müslüman toplum bu kadar
*Müstehcen, rezil, ahlaksız yayınlara,
*Sultanahmet camiindeki rezilliğe,
*Zina ve fuhuş patlamasına,
*Edep ve ahlaka aykırı davranışlara
Tahammül etmez.
Bu gibi ahlaksızlıkları, yasal sınırları içinde ve şiddete baş vurmadan en sert şekilde protesto eder.
Cumartesiyi pazara bağlayan bir gece güvenlik tedbirlerini alarak Beyoğlu'na çıkınız ve rezaleti görünüz. Orada sabaha kadar süren bir çılgınlık vardır. Seks seks seks... İçki seller gibi...
Her toplumda ahlaksızlık, fuhuş zina, edepsizlik olur bu kadar olmaz.
Bu kadar olursa toplum batar.
Nasıl batar?
Sodom ve Gomore gibi batar.
Evet efendiler, evet sayın bayanlar ve baylar, evet sorumlular!.. Türkiye bu kadar ahlaksızlığı, bu kadar fuhşu, bu kadar zinayı, bu kadar seks serbestliğini çekmez, kaldırmaz.
Televizyon dizilerindeki seks ve zina sahnelerinde kadın ve erkek aktörlerin arasında yastık var mı, yoksa kameraların önünde gerçek seks mi yapıyorlar tartışmalarını duymuşsunuzdur.
Evet bıçak kemiğe dayanmıştır.
Ey Müslümanlar!.. Sözüm sizedir: Kur'ana, Sünnete, İslam'a, Şeriata, ahlaka, fazilete, iffete aykırı bunca fuhşiyata, seks azgınlıklarına, çıplaklığı, rezilliğe ses çıkartmaz, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmazsanız başınıza gelecek bir musibetten, tepenize inecek bir âfetten, gazaptan korkunuz.
*(İkinci yazı)
Karayılan Tamtamları
Tamtamlar çaldı, Karayılan yakalandı, Karayılan yakalandı, yakalandı, dı dı dı!..
Meğerse yakalanmamış...
İyi ki, yakalanmadı... Yakalansa ne olacaktı? İmralı'ya hapsedilemez. Küçük bir adaya iki imparator olmaz... Başka bir ada bulmak gerekecekti... Konforlu bir hapishane, kara, deniz, hava koruma kuvvetleri ... Muayyen günlerde gelen avukatlar... Bir yığın tantana. Karayılan eskiden Kandil dağından emir veriyordu. Yakalansaydı adasındaki hapishaneden emir verecekti.
Karayılan yakalansa terör bitecek mi?
Asıl iş bataklığı kurutmak.
Öcalan'ı yakalayıp İmralı'ya atmakla ne kazandık?
Yahut ne kaybettik?
PKK bataklığının suyu nereden geliyor?
Bu işin içinde Ermeniler var, Kripto Ermeniler; Siyonistler var, iki kimlikli Kripto Yahudilerimiz var. Daha kimler var? Terörün gölgesinde yüz milyarlarca dolarlık uyuşturucu ticareti yapanlar... Silah ticareti yapanlar...
Bataklık sadece PKK tarafından mı meydana getirildi?
Sen 3500 Kürt köyünü düzle, tahrib et, ahalisini sür.
Sen kendi vatandaşlarına insan pisliği yedir.
Sen Diyarbakır hapishanesinde korkunç ve vahşi işkenceler yap.
Sen milyonlarca vatandaşın temel insan haklarını çiğne.
Sen Türkleri ve Kürtleri kardeş yapan İslamî bağları tahrip et.
Sonra da kabahatin tamamı PKK'da olsun.
Bataklık mevcut oldukça terör sürecektir. Bir Karayılan Kandil dağındaysa bir sürü yılan başka dağlarda, vadilerde, ovalarda, büyük şehirlerdedir.
Yılanların hepsi de Kürt değildir.
Türkü var, Yahudisi var, Ermenisi...
Şu anda Karayılan'ın yakalanmaması belki de daha az zararlıdır.
Evet, Öcalan yakalandı da ne oldu?
Başımıza belâ oldu.