Erdoğan’ın B planı

Erdoğan’ın B planı

Başbakan Erdoğan, Beyrut dönüşü uçakta şöyle dedi: ‘Davanın kısa sürede sonuçlanmasını istiyoruz. Ne olacaksa olsun. Herkes adımını ona göre atsın. Türkiye’nin zaman kaybına tahammülü yok.’

Bu sözler, ilk bakışta ‘duygusal tepki’ gibi algılanabilir. Ama ben aynı kanaatte değilim. Bu cevabı doğuran sorunun sahibi olarak uçakta başbakanı gözlemlerken böyle bir algılamam olmadı. Aksine, kararlı bir tavrın izleri vardı açıklamasında.

Borsa uzmanı ağzıyla ifade etmek gerekirse, başbakanın Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak her türlü sonucu satın aldığını söylemek mümkün. İster kapatma, ister ret, isterse hazine yardımı kesintisini öngören üçüncü yol...

Erdoğan’ın bu sözlerini bana ulaşan bazı yeni bilgilerle harmanladığımda bu konudaki kanaatlerim daha da güçlendi.

Evet... Başbakan, partinin kapatılmayacağını düşünüyor ama kapatılma ihtimaline karşı her türlü hazırlığa başlamış, parti yöneticileri, milletvekilleri ve teşkilatlara gerekli talimatları vermiş durumda.

O halde nedir başbakanın b planı?

Erdoğan’ın önceki hafta Eskişehir’deki AK Parti Kadın Kolları toplantısının basına kapalı bölümünde, kadınlara yaptığı şu çağrıyı dikkatle okuyalım: ‘çok önemli bir sürece giriyoruz. Ekim ayında ara seçim olabilir. Seçim döneminde sizlere büyük görevler düşecektir. Şimdiden hazırlıklarınızı yapın.’

İlk kez Erdoğan ‘ara seçim’ lafı ediyor. Bunun tercümesi şu: AK Parti kapatılabilir, 28 civarında milletvekiline yasak gelebilir, biz de ara seçime hazır olalım.

Bu ifadenin başka bir anlamı daha var. Anayasanın 127. maddesine göre, 29 Mart’ta yapılacak yerel seçimler, ekimde ara seçim olursa 6 ay öne çekilmiş olacak. Böylece, hem milletvekili ara seçimi hem yerel seçimler ekimde birlikte yapılacak.

Tabi bu takvim, Anayasa Mahkemesi’nin kararını açıkladığı tarihe göre şekillenecek.

Geçiş süreci

Bu çerçevede, AK Parti’deki b planının sadece ara seçimle sınırlı olduğunu, anayasal zorunluluktan dolayı yerel seçimlerle birlikte yapılmasının düşünüldüğünü açıklıkla söyleyebiliriz.

Bu durumda, siyaset yasağı konan Başbakan Erdoğan dahil tüm milletvekilleri mevcut seçim bölgelerinden bağımsız aday olacaklar. Belki bir iki istisnai durum olabilir.

Bu planın doğal sonucu olarak Erdoğan partiyle ilişiğini keser, hiçbir parti faaliyetine katılmaz, bağımsız milletvekili olarak yeni hükümeti kurar ve kaldığı yerden yoluna devam eder.

Buradaki küçük ayrıntı, siyaset yasağına ilişkin gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla başlamasıdır. Anayasa Mahkemesi, kapatma kararı vermesi halinde gerekçeli kararını ne zaman açıklar, bir tahminde bulunmak zor.

Zira, 28 Şubat sürecinde RP’yi 16 Ocak 1998 günü kapatan Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararını 36 gün gibi kısa sürede jet hızla Resmi Gazete’ye gönderdi. Ama 22 Haziran 2001 tarihinde Fazilet Partisi’ni kapatan mahkemenin bu konudaki gerekçeli kararı 5 Ocak 2002 günü, yaklaşık 6.5 ay sonra Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu konudaki rekor ise DEP’e ait. Bu partinin kapatılmasına ilişkin gerekçeli karar 15 gün içinde hazırlandı.

Anayasa Mahkemesi kapatma kararı verse bile gerekçeli karar yayınlanıncaya kadar hükümet düşmüyor. AK Parti, kısa sürede ara seçime gitmeyi düşünürse, gerekçeli kararı beklemeden siyaset yasağı konan milletvekillerini istifa ettirerek ara seçimi zorunlu hale getirebilir.

Tüm bu karmaşık hesaplara rağmen, kapatma halinde ülkenin geçici olarak yeni başbakan ve hükümetle tanışması kaçınılmaz. Kapatma kararı gerekçeli olarak Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra Erdoğan’ın milletvekilliği süresi sona ereceği için başbakanlığı da düşmüş olacak. Bu durumda teamüllere göre Cumhurbaşkanı yeni hükümet kurulana kadar Erdoğan’ın görevden kalmasını isteyecektir.

Yeni hükümetin 45 gün içinde kurulması gerekiyor. Aksi halde meclis fesholuyor. Ara seçimin de 90 gün içinde yapılma zorunluluğu dikkate alındığında, Erdoğan yeniden seçilene kadar geçici bir hükümet kurulacak.

Hülasa; Asgari 45-50 günlük yeni bir başbakan ve 5 yıl için yeni genel başkana ihtiyaç olacak.

Erken seçim olur mu?

Gördüğümüz kadarıyla AK Parti’nin portföyünde erken genel seçim planı yok. Ara seçimle bu kritik eşiğin atlatılabileceği varsayılıyor. Haksız da sayılmazlar. Kapatılmayı göze aldıktan sonra erken seçim anlamsız hale geliyor. Erken seçimin hem Başbakan Erdoğan hem AK Parti’nin geleceği bakımından sağlayacağı ilave fayda yok.

Kaldı ki, böyle bir seçimde Erdoğan dahil çok sayıda bağımsız aday olacağı için AK Parti’nin oy oranı da düşer.

Eğer Erdoğan ve arkadaşlarının bağımsız milletvekili adayı olmalarının yolu kapatılırsa durum değişebilir? Gerçi YSK Başkanı Muammer Aydın ve Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu gibi hukukçular ‘bağımsız adaylığın önünde hukuki engel yok’ şeklinde konuştular ama burası Türkiye...

İşte o zaman Erdoğan ayağında çarık elinde asa tüm Türkiye’yi dolaşıp kendini milletin sinesine emanet edebilir. AK Parti ise yeni genel başkanıyla erken seçim kararı alıp yüzde 60’la parlamentoya girme ihtimalini deneyebilir.

Eminim; Sandıkta alt edemedikleri rakiplerini Genelkurmay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’ne dövdürme planı yapanların tüm hesapları bir kez daha sandığa gömülecektir. Kendi beceriksizliklerini ‘rejim bekçiliği’ kisvesine büründürerek siyasi saltanatlarını sürdürenler de tasfiye olacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi