Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ezan avcıları ve mahyalar

Ezan avcıları ve mahyalar

Bir Ramazan-ı Şerifin daha sonuna geldik. Oruç tutmayanlar; “Bu sıcakta nasıl oruç tutulacak” diye oruç tutacaklar adına üzüldüler. Ömürleri boyunca dinden ve diyanetten hiç nasiplenmemişler ise Ramazan’ın Şubat ayına endekslenmesini istediler. Ne işlerine yarayacaksa? Oruç tutma nasibinden yoksun kalıp, teravih namazı kılmayanlar ise “Teravih namazı yoktur” tartışması başlattılar. Onlar da teravih namazı kılanlara üzüldü. • Ezana dost olanlar için söylüyorum. Dünyanın en güzel ezanları Türkiye’de okunuyor. Hele İstanbul’da sabah ezanları doyumsuz huzur veriyor insana. Biliyorsunuz bu ülkede 14 asırdan beri yine dünyanın hiçbir yerinde değişmeyen ezan değiştirildi ve 18 yıl gibi uzun bir süre ezana hasret kalındı. Ezana ve Müslümanlara zulmedildiği yıllarda; şehirlerde, kasabalarda, köylerde hususi ezan avcıları gönderilirmiş. Ezanı aslı gibi okuyanlar avcılar sayesinde cezalandırılırmış. Malum çevreler, dinle savaşmanın halkla savaşmak olduğunu bile bile, bu inatlarını sürdürdüler, halen de aynı zihniyetin ürünleri, atalarının gittiği yoldan yürümekteler. Ezan avcılığının dışında bir de camilerin; “ahır, samanlık, dansözler için soyunma odaları, sinema, eğlence ve atölye” yapılması varmış. Halen İstanbul’da ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yüzlerce cami, mescit kayıpmış. Kimi satılmış, kimi yıkılmış, kimi farklı şekillerde kullanılmaktaymış. • Ezan, cami, Kur’an ve dini değerlerin tümüne karşı savaşmayı, halkla savaşmak olarak bilenler, mahyalara da el atmışlar. Bu ilginç mahyalardan birkaçını hatırlatalım. Şimdiki mahyalarda neler yazıyor: “Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan” sözünün yanı sıra, insanlara İslam’ın güzelliklerini anlatan ifadeler yer alıyor değil mi? Peki, 1940 ile 1950 yılları arasında, Sultanahmet Camii başta olmak üzere diğer selâtin camilerinin mahyalarında neler yazmış? 1946 yılında Sultanahmet Camii’nin mahyasına şu yazılmış. “Var Ol İnönü.” Diğer selâtin camilerinin mahyalarından birinde ise şu yazılmış: “Paranı biriktir.” Yani düşünebiliyor musunuz? Ramazan ayı infak ayı, zekât ayı, fitre ayı, cömertlik ayı, dağıtma ayı, ama gelin görün ki, mahyaya “paranı biriktir” yazdırılmış. • Aynı yılların gazetelerinde Ramazan’ın gelişi nasıl duyurulmuş peki: Şöyle başlıklar atılmış: “Yarın Müslümanların oruç ayıdır.” Süleymaniye Camii’nin mahyasında ise “Türk Hava Kurumu’na Yardım Et” yazdırılmış. Yine aynı yıllarda, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nce Ramazan ayında gazetelere şu yazı gönderilmiş: “Dinden bahseden yazı, dizi yazısı, makale, köşe yazısı yayınlanmayacaktır.” Tarihin anlatıldığı kitaplarda ise “Mehmetçik, Allah Allah!.. diye hücum etti” gibi savaş kahramanlıklarının anlatıldığı ifadeler yasaklanmış ve kitaplardan çıkarılmış. Ramazan Bayramına “Şeker Bayramı” dedirten de malum zihniyettir. Yalnız bu kesimi tebrik etmek lazım. Adamlar, halk nezdinde kaybedeceklerini bile bile, kaybettiklerini göre göre, milletin dini değerlerine karşı savaşmaktan hiç vazgeçmediler, halen de vazgeçmiş değiller. Bravo!.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi