Fitnesi fesadı az bir Ramazan ve Bayram
Ramazan ayı içerisinde bu dünyadan öteki âleme göçenlere Allah rahmet eylesin. Bayrama kavuşanlara da; sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur dolu bir ömür nasip eylesin.
Cenab-ı Allah; “fitneden, fesattan, dedikodudan” uzak olan ibadetlerimizi, dualarımızı, hayırlarımızı yoldaş eylesin.
İçinde; “fitne, fesat, dedikodu, riya, haram, hırs,” bulunan ibadetlerin ve duaların, hangileri olduğunu elbet kimse bilemeyeceği için en iyisi böyle dua etmektir.
............
Her yıl Ramazan ayında fitne ve fesat çıkaran belli abonelerin dışında, bu sene fazlaca bir fitne ve fesat çıkaran olmadı. Sadece aynı isimler yine sahnedeydi.
Birisi, “oruç ayını Şubat’a sabitlemeli” dedi. Diğeri teravih namazına kafayı taktı, malum medya grubu da keçisi çalınan müftüye, “müftü keçi çaldı” dedi ve dedirtti.
Bu sene televizyon, gazete ve diğer medya araçlarında da Ramazan ayı çokça dile getirildi.
Amentüye iman eden Müslümanların yönettiği medya kuruluşları, hakkıyla bir Ramazan programı hazırladılar.
Ramazan-ı Şerife “araç,” reklâm ve reytingi de “amaç” olarak bakan; “vicdanları” yerine “cüzdanlarına” ayar çeken kuruluşlar da ilgi gösterdiler.
Yalnız; “Bir ay Müslüman gibi gözükmekten zarar gelmez” diyerek, malum medyada yer alanlar, İslam’a duyarlı insanlar nezdinde prim yapamadılar.
Ramazan ayını; “araç,” parayı “amaç,” edinenler, vicdanlarını tatile çıkarıp, cüzdanlarını dolduramadılar.
Kısacası, gayesi ve niyeti oruç tutmak olan insanlar tarafından ciddiye alınmadılar.
............
Ramazan ayının ilk günlerinde bazı televizyonların iftar programlarına birkaç gün baktım. TRT her zaman olduğu gibi yine bir numarada yerini korudu.
Sahurda ise Kanal A televizyonunun İstanbul’dan yaptığı sahur programı bir numarada yerini korudu.
Kanal A’daki sahur programını sunan Dr. Hikmet Atan ve emekli müftülerimizden Yusuf Kavaklı hoca, tam kitabın ortasından konuştular.
Bir iftar veya sahur programı yapılacaksa, programı sunan da konuşan da “bilgisinin” ehli olması gerekir.
Kanal A’daki sahur programını gerçekleştiren Hikmet Bey de Yusuf Bey’de hiç eğmeden, bükmeden; Kur’an ne diyorsa, Allah ne diyorsa, Efendimiz ne diyorsa, olduğu gibi seyircilerine aktardılar.
............
Mehtap, Hilal ve Samanyolu televizyonları, zaten üzerine düşeni yaptılar. Bunlar dışındaki diğer kanalları ise pek izleme imkânım olmadı.
İftar ya da sahur programları var mıydı yok muydu bilmiyorum ama Flash ile FOKS Tv, bizim evde “poşetli kanallar” sınıfında olduğundan onları göremedim.
Bir başka televizyonda ise garip bir sahur programı varmış. Bir adam, başlarına beyaz giysiler almış hanımların ortasına oturarak program yapmış.
Bir kez ben de rastladım fakat aklıselim sahibi hiçbir Müslümanın böyle bir sahur programına onay verdiğini görmedim.
Demek ki programda “vicdan” değil, “nefis ve cüzdan” esas alınmış.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.