Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Hakikatin keşfine mani unsurlar -2-

Hakikatin keşfine mani unsurlar -2-

4- Müşterinin nazarı gibi yalnız meâyibi görmek: Bir mağazaya veya pazara çıkan bir müşteri, devamlı satın alacağı şeylerin ayıplarını, kusurlarını, eksiklerini araştırır. Defolu olduğuna bakarak o malı almaz. Bir mesele de, eksik, yanlış, kusurlu anlatılabilir, aktarılabilir. Dolayısıyla onlara bakıp hakikate karşı çıkmak insafsızlıktır. Hakikatin aslına bakmak lâzım, defolu aktarımına değil.
5- Çocuk tabiatı gibi bahane tutmak: Çocuk, duygusallığından dolayı ağlamak ister. Ancak, pat diye de ağlayamaz, bir bahane arar. Biri ona dokunsa, “Acıttın, ağrıdı!” diye ağlamaya başlar. Başka bir şey de olsaydı, çocuk yine ağlayacaktı.
Aslında hakikati kabul etmek istemeyen de, her şeyi ona bahane gösterir. Gerçeği kabul etmek istemeyen, başkalarının kabahat ve kusurlarını senet tutup bahane eden, hakikati kabul etmek istemez. Oysa, İslâm hakikatlerinin kusursuz bir şekilde anlatıldığı, yorumlandığı, ispat ve izah edildiği eserler vardır.
6- “Zihnin cüz’iyeti sebebiyle, o mecmuun herbir cüz’ünde neticenin tamamını taharrî etmek, kuvve-i vâhimenin tasallut ve tereddüdüyle hakikati evham içinde setretmektir.”
İnsanın zihni cüz’i, basit olduğundan bir meseleyi veya sözü kuşatamıyor, geçmişi ile geleceğininin irtibatını kuramıyor. Yani, işin gerçeğini anlamıyor. Bundan dolayı ona karşı gelir, itiraz eder.
Karşı gelmek, muhalefet etmek, anlayamamak, kavrayamamak, idrak edememekten kaynaklanır. Elbette bu itiraz ve muhalefet akıl, mantık ile bağdaşmaz. Meselâ her şeyin hayal, gerçekte bizim ve kâinatın vehimden ibaret olduğunu söyleyen Sofistlerle, “Allah’tan başka hiçbir varlık yok!” diyerek ileri giden bazı Vahdetü’l-Vücud’çular gibi. Oysa, varlık hakikattir. Allah’ın Halık, Hakim, Rezzak vesâir Esması burada tecelli ediyor.
Meselâ, Mutezileler, “şerri, kötülüğü yaratma ile onu kazanmanın” ayrı ayrı şeyler olduğunu zihinlerine sığıştıramadıklarından, “Kul, fiillerinin yaratıcısıdır!” dediler. Halbuki, kul ister, Allah yaratır. Kul, sorumlu olduğu işlerde ne isterse, Allah onu yaratır.
Sair iman şartları, İslâm esaslarının anlaşılması meselesi de böyledir. Bazı insanların, bir takım vehim, şüphe ve vesveselere kapılmaları, bunların hakikat olmadığı anlamına gelmez. Bilakis, vehim olduğu anlamına gelir. Vehim ve vesveseler zamanla ilerleme kaydeder, psiko-somatik veya nevrotik hastalıklara inkılap edebilir. İnsanlar, dostlar arasındaki diğer normal münasebetler, verilen sözler, bazı davranışlar ve değerlendirmeler de böyledir. Asılsız vehimlere, değerlendirmelere gidilebilir. Bunları engellemek için vehimlere değil, delillere bakmak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi