AK Parti'nin kapatılması neden milli güvenlik meselesidir?

AK Parti'nin kapatılması neden milli güvenlik meselesidir?

AK Parti'yi kapatmak veya bir şekilde ortadan kaldırmak isteyenler iyi düşünmeli. Son sözü başta söylemek gerekirse; AK Parti'nin varlığı bugün bir milli güvenlik ve milli bütünlük meselesidir.

AK Parti'siz bir Türkiye, Güneydoğu'suz ve Doğu'suz bir Türkiye'dir. Sevseniz de sevmeseniz de, beğenseniz de beğenmeseniz de bu parti ülke bütünlüğünün sigortasıdır. Türkiye, yıllar sonra yakaladığı bu fırsatı heba ederse yazık olur. Kürt kimliğiyle Türkiye Cumhuriyeti arasında yeni köprülere ihtiyaç duyulduğu bir dönemde AK Parti'nin bölge halkından gördüğü destek altın bir fırsat. AK Parti, hiçbir şey değilse bile, bu devletin Kürt sorununu çözebilecek bir 'araç'.

22 Temmuz seçimleri çok net gösterdi; Güneydoğu ve Doğu'da AK Parti ve DTP dışında başka bir siyasi partinin toplumsal tabanı yok. Kapatma davasıyla bu zeminden AK Parti'nin çekilmesi, bölgede siyasi alanı tamamıyla DTP'ye, hatta PKK'ya bırakmak demektir. DTP'den şikâyet edenlerin bugün AK Parti'nin kapatılmasına alkış tutarak neyi başarmak istediklerini anlamak imkânsız. AK Parti'nin kapatılma, Başbakan Erdoğan'ın siyasi yasak tehdidiyle karşı karşıya bulunması, sanıldığının aksine ne CHP ne de MHP'nin kazanç hanesine yazılacak.

2009 yerel seçimleri bu kadar yaklaşmışken kapatma ve yasak ihtimalleri en çok DTP'yi heyecanlandırıyor. Başbakan'ın 22 Temmuz seçimlerinde partisinin özellikle Doğu ve Güneydoğu illerindeki başarısının ardından 'Diyarbakır'ı istiyorum' mesajını vermesi DTP yönetimini ve belediye başkanlarını fena telaşlandırdı. önceki gün Diyarbakır'da bunu gördük. DTP'nin belediye başkanları bölgeye kaynak, imkân ve istihdam yaratacak hükümet girişiminden rahatsızlandılar. Neden acaba?

önümüzdeki yerel seçimlerin DTP için çok özel bir anlamı var. Yerel seçimler DTP'nin son beş yıldır bölgede elinde bulundurduğu yerel yönetimler için bir 'referandum' olacak. Diğer siyasi partiler açısından kısmi bir öneme sahip görülebilir yerel seçimler ama, DTP için genel seçimlerden daha önemlidir. Ve bu yerel seçimlerde son yirmi yıldır ilk defa 'rakipleri' var; AK Parti. 22 Temmuz'da DTP, bağımsız adaylarla seçime katıldığı 15 ilin 12'sinde birinciliği AK Parti'ye kaptırdı, Diyarbakır'da bile az farkla öne geçebildi. Dolayısıyla bu yerel seçimler DTP, daha doğrusu PKK ekseninde siyaset yapanlar için bir varoluş/yokoluş seçimleri. Bu seçimde özellikle Diyarbakır'ı AK Parti'ye kaptırmaları, PKK'nın Kürt siyaseti üzerindeki etkinliğinin sonu olur.

Buyrun kapatın AK Parti'yi ve yasaklayın Erdoğan'ı... Ama sonrasında da 'milliyetçilik nutukları' atmayın.

Türk siyasetinde de Kürt siyasetinde de bugün AK Parti'nin bir alternatifi yok. Türkler Kürt sorununu çözmek için, Kürtler PKK dışı bir açılımın mümkün olduğunu tecrübe etmek için bu partiye muhtaçlar.

Son yirmi yıldır ilk kez bir siyasal parti bölge ile Türkiye arasında köprüler kurdu. Bunu yıkacak mıyız? Hem de nasıl bir zamanda? Irak'ta Kürt Yönetimi neredeyse bağımsız bir devlete doğru evrilirken; bu yolda ciddi uluslararası destek bulmuşken; Kuzey Irak bizim Kürtler için de bir çekim merkezi olmaya başlarken...

AK Parti'nin varlığı DTP'yi bir yandan hırçınlaştırmakta ama öte yandan PKK ve silahlı mücadele yöntemlerine karşı mesafe almaya zorlamaktadır. Yıllarca, 'Kürt siyaseti PKK'ya alternatif barışçıl bir hareket yaratamadı' diye şikâyet ediliyordu. Bugün alternatifi, başka bir Kürt hareketi değil bir 'Türkiye hareketi' olan AK Parti oluşturdu. İşte fırsat...

Sorunu bitirmenin yolu siyasetten geçiyor. Yıllardır PKK'ya karşı mücadele yapan komutanlar da söylemedi mi bunu? O halde siyaset vazifesini yapacak. Siz o siyaseti yok ederseniz, sorunu çözecek anahtarı da kuyuya atmış olursunuz.

Eğer bunu yaparsanız varacağımız sonuç şudur: Demek ki amaçları milli bütünlük değil, 'küçük olsun bizim olsun' imiş...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi