Saygısızların hakimiyet alanına girmek ne kadar isabetlidir?
Başbakan'ın normalin üzerinde bir cesarete sahip olduğunu biliyorum. Risk almaktan çekinmiyor.
Devlet adamı yeri geldiğinde risk almaktan çekinmemeli.
Başbakan İsrail'in hukuk tanımaz tavırlarına karşı hiçbir liderin göstermediği tepkiyi başından beri koyuyor.
İsrail'i devlet terörüyle itham eden, cumhurbaşkanına Davos'ta en ağır biçimde ders veren de kendisi.
HAMAS'a açıkça destek vermesi de doğru bir karar ve tabiî ki cesaret işi.
Ben birkaç kez yazdım, HAMAS işgale karşı direnin bizdeki Kuvay-ı Milliye hareketinin benzeri bir direniş örgütüdür. Biz işgalcileri Anadolu'dan atmak için nasıl direndiysek HAMAS da işgale karşı direniyor. Bu onların en tabii hakkıdır.
Artı, HAMAS'ın 2006 seçimlerine katılmasını bütün Batı dünyası ve İsrail de kabul etmiş ama seçim sonuçları HAMAS lehine çıkınca ikiyüzlülüklerini göstermişlerdir.
Bu bağlamda HAMAS hem işgale karşı direnen, hem de muhatap ülke tarafından meşruiyeti kabul edilmiş bir örgüttür.
İşte problem de buradadır. İsrail ve Batı meşruiyetini kabul edip seçimlere katılmasını kabul etmiş, seçimleri kazanınca da mızıkçılık etmiştir. Çünkü onlar Abbas takımının kazanacağını umuyorlardı.
Başbakan'ın HAMAS'a verdiği desteği bu yüzden mantıklı ve doğru buluyorum.
Dahası bir buçuk milyon sivil insan temel gıda maddeleri ve sağlık malzemelerinden bile yoksun biçimde yaşamaya zorlanmaktadır.
Başbakan bu abluka karşısında takip ettiği politika ile bütün dünyaya bir insanlık dersi vermektedir.
Tabii ki biz de onun bu tutumuyla iftihar etmekteyiz.
Filistin'e ve özellikle abluka altındaki Gazze'ye mümkün olan her destek verilmelidir.
Her türlü insani yardımın diplomatik desteğin verilmesinin gereğine inanıyorum ve Başbakan bunu ziyadesiyle yapıyor.
Şu anda ilişkilerin asgariye indirilmesi, ticari ilişkilerin dondurulması oldukça etkili bir karar.
Gazze'yi bizzat ziyaret etmesi elbette ki daha etkili bir karar. Bu ziyaret haberi bile dünyanın heyecanlanmasına yetti.
Lakin burada biraz durup düşünelim. Gazze ziyaretinin getirisini götürüsünü birazcık düşünelim.
Gazze sıradan bir bölge değil.
Kabul edelim ya da etmeyelim Gazze İsrail'in hakimiyet alanı içinde. İsrail her kafasına estiğinde uçaklarıyla bu bölgeyi bombalıyor. Daha açık bir ifade ile Gazze fiilen savaş alanı. Ve Türkiye bu savaşta fiilen taraf değil, yani orada askerimiz yok, cephe güvenliği mevcut değil.
Böylesi bir mıntıkaya bir Başbakan'ın kendi ordusunun güvenliği olmadan girmesi ne kadar isabetli olur?
Normal bir mantık ile düşündüğünüzde İsrail devleti Başbakan'a karşı bir saldırı düzenlemez diyebilirsiniz ama orada normal bir mantık normal bir yönetici kadrosu yok. Tekerlekli sandalyedeki felçli bir ihtiyarı bile gözünü kırpmadan katleden bir anlayış var.
Filistin konusunda, aklı selimin, mantığın, hukukun tatile çıktığı bir ülke İsrail.
Hayati bir tehlike olacağını zannetmiyorum ama bu İsrail yöneticileri Başbakan'a karşı bir saygısızlık yaparlar -ki daha önce yaptılar- anında cevap verilemez ve başta Başbakan olmak üzere hepimizin canı sıkılır, üzülürüz, moralimiz bozulur.
Gönlüm Başbakan'ın kendisini ve bugüne kadar takip ettiği isabetli politikalarını bu şekilde riske atmasından yana değil.
Korkumdan değil, tedbirli olmak ve ihtiyat babından böyle düşünüyorum.
Saygısız insanların hakimiyet alanına girmemek bence tedbirli davranmak adına isabetli bir karar olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.