Mısır, Somali hattı...
İşte yeni Türkiye!..Kısmetse bugün; Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanı Dr. Serdar Çam ile birlikte Somali’de olacağız...
Afrika’nın doğu ucunda iklim değişikliği sebebi ile son 60 yılın en büyük felaketi yaşanıyor.
Bölgede susuzluğa dayanıklı develer bile ölmüş durumda.
Şu anda yolunda olduğumuz Somali kıtlıktan en çok etkilenen ülke.
Okyanus kıyısındaki ülkenin, sadece kendisine bahşedilmiş “balık zenginliği” ile açlığın pençesine düşmeyeceği biliniyor.
Buna rağmen; açlık yüzünden onbinlerce insanını kaybetmesi ve yüzbinlercesinin de “ölüm”ün eşiğinde olması şaşırtıcı.
Somali’ye hareketten önce Anadolu Ajansı’nın fotoğraf sergisine katılan Somali’nin Ankara Büyükelçilik yetkilileri ile konuşma imkanı buldum.
“Aşırı İslamcı” olarak nitelendirdikleri “El Şabab” adlı örgütü suçluyorlar, kıtlık bölgesine yardım gitmesini engellediklerini iddia ederek.
El Şabab örgütünün “propagandasına” baktım; o taraf da, açlığın mevcut hükümetle batı arasındaki mutabakatın sonucu olduğunu öne sürüyor!..
Batı destekli hükümetin, ülkedeki misyoner faaliyetlerinin önünü sonuna kadar açtığını, ülke kaynaklarını batıya peşkeş çektiğini ifade eden örgüt propaganda araçları, bu duruma son verilmesi için bütün diyalog kanallarını kullandıklarını...
Ancak, hükümetin “batı tarafından tayin edilmesinden dolayı” sonuç alamadıklarını belirtiyor.
Somali hükümetinin, başkent Mogadişu’dan çekildiklerini açıklamalarından sonra bir “genel af” kararı aldığını ancak bu kararın “batı baskısından” dolayı uygulanmadığını öne süren El Şabab tarafı, ülkedeki açlık ile yöneticilerdeki “sefahat”i karşılaştırmayı da ihmal etmiyor.
Bütün bu tartışmaların ortasında milyonlarca aç var; batılı ve doğulu güçlerin kıyasıya kapıştığı bir “tabii kaynaklar” arenasındaki mazlumlar.
Ve biz...
Türkiye, tarihi arka planının dayatmasıyla bu bölgenin de “tek umudu” gibi görünüyor.
Bunu biz söylesek “Türk’e Türk propagandası gibi” bir durum ortaya çıkacak.
Herkesin kabul ettiği bir gerçek oysa; dün sabah El Cezire-İngilizce’de dış politika uzmanı Robert Fisk, Türkiye’nin pozisyonunu değerlendirirken...
Özetle şu ifadeleri kullanıyordu:
“İsrail hükümeti Türkiye’nin gücünü ve önemini kavramakta güçlük çekiyor. Ve politikalarını bu gerçeğe göre uyarlamakta çok yavaş davranıyor. Mavi Marmara baskını hayati hataydı. Derken Mısır’a karşı da benzeri bir hata yaptılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın karizması, İsrail’e karşı dik duruşu, sonunda İsrail Büyükelçiliği’nin protestocular tarafından basılmasını getirdi. Bu dalga dalga büyüyen bir isyan ve İsrail, Türkiye’nin önderliğinde iyice köşeye sıkışmış durumda. Türkiye dünkü Türkiye değil!..
•
Türkiye, köşeye sıkışmış olan Somali’yi kurtarabilecek yegâne ülke.
Türkiye’nin artan etkinliğine paralel olarak TİKA da her geçen gün ağırlığını daha fazla hissettiriyor.
Başkan Dr. Serdar Çam’ın verdiği bilgiye göre; 2002 yılında 85 milyon dolar olan dış yardım miktarı 2010 yılı itibari ile (STK’lar dahil) 1 milyar 718 milyon dolara çıkmış...
TİKA, Türkiye’nin kalkınma tecrübesinin başka ülkelerle paylaşılması ve “işbirliği ortaklığı” anlayışı ile çalışıyor.
Teknik destek verilmekte olan ya da verilmesi öngörülen ülkelerde öncelikler ve ihtiyaçlar belirleniyor, uzun vadeli kalkınma hedefleri ve stratejiler hazırlanıyor
Geçici çözümler üzerine odaklanmak yerine, sabır ve istikrarla çalışmaların sürdürülmesine öncelik veriliyor.
Uzun vadeli hedefler çerçevesinde teknik altyapının geliştirilmesi, iyileştirilmesi, yetişmiş insan kaynağının aktif hale getirilmesi için analizler yapılıyor, sürdürülebilir bir kalkınma stratejisinin sağlanması amaçlanıyor.
Türkiye kendisi için “sürdürülebilir kalkınma stratejileri uygulayabilme” aşamasını çoktan geçti; bölgesi için hatta Afrika’nın güneyi için “model ihracına” başladı.
Farklı bir Türkiye;
Çok sayıda Alman da bugünlerde Türkiye’ye yerleşme planları yapıyor; oradan buraya -tersine- göç.
Neler varmış yapılabilecek; yıllar yılı nasıl da uyutulmuşuz!..