Ağaca takılıp ormanı görmemek
Başbakanın Mısır'da Tunus'da ve Libya'da halk tarafından coşkuyla karşılanması, kucaklanması her Türk vatandaşı için iftihar vesilesi olmalıdır.
Başbakanımıza gösterilen bu ilgi ülkemizin bölgedeki yükselişinin, ilişkilerinin normalleşmesinin ve güçlenmesinin en canlı ve en taze göstergesidir.
Ülkemiz ne kadar güçlenirse biz de halk olarak o kadar güçlüyüz demektir.
İtibarı ne kadar yükselirse bizim de itibarımız o karar yükselecek demektir.
Başbakanın dolayısıyla Türkiye'nin diğer İslam ülkelerindeki itibarı Mısır'dakinden az değildir. Bu gerçeği yakından bilenlerden ve yaşayanlardan biriyim.
Türkiye'nin bölgede bu denli güçlenmesi elbette ki bölgede gözü olan bölgeden bir şekilde faydalanan güçlerin de dikkatlerinden kaçmıyor, rahatsız oluyorlar.
İşte başbakanın ziyaretinden bir gün önce Fransa ve İngiltere Libya'ya sözde çıkartma yaptılar.
Milliyet'in özetlediği gibi "Erdoğan'dan korkup gittiler, meydanda rezil oldular."
Halk ilgi göstermemiş, telefonla meydana kalabalık toplamaya çalışmışlar.
Bir de Tayyip beyin karşılanışına bakın. İşte o fotoğraflar da İslam dünyasında batı ile Türkiye'nin gücünü gösteren yine en canlı ve en taze göstergeler.
Artık batının emellerine hizmet eden diktatörlükler olmayacağına ve ülkeler halkın seçtikleriyle yönetileceğine göre demek ki Türkiye İslam ülkelerinde batı dünyasından çok daha güçlü olacaktır.
İslam dünyasının Türkiye'nin yanında kabul edileceğini hesap edin ve geleceğin Türkiye'sini tahayyül edin. Gelecek dediysem birkaç yıl sonrası.
AB naz edip dursun. Türkiye bu yönetim anlayışıyla üç beş sene sonra Avrupa'nın muhtaç olduğu güçlü ve zengin bir ülke konumuna yükselme kabiliyeti kazanmıştır.
Dolayısıyla Türkiye'yi güçlü kılan bu politikaların sahiplerini takdir ve tebrik etmek gerekmez mi?
Bence, çoğu dikta yönetimlerle baskı altında olan İslam ülkeleri ne kadar demokratikleşirse Türkiye de o kadar güçlü olacaktır.
Bu itibarla başbakanın demokrasi mesajları yerinde ve isabetli mesajlar olmuştur.
Laiklik mesajı için aynı tespiti yapmak mümkün değil tabii ki. Başbakanın seyahatinden önce kaleme aldığım yazımda oralarda laiklik mesajı vermesinin isabetli olmayacağını yazmıştım.
İslam'a karşı en katı yönetimlerin anayasalarında bile İslam hukukunun teşri kaynağı olduğu yazılı olan ülkelerde laiklik mesajının makes bulamayacağını izah etmiştim.
Tutulmayacak tavsiye hiç kimseye bir fayda sağlamaz.
Bence laiklik mesajı stratejik değildi, bir taktik hataydı.
Ama bu hatayı öne çıkarıp başbakanı hedef tahtası yapmak ve hatta bu mesajdan yola çıkarak onu batının temsilcisi ve elçisi gibi değerlendirip karalamak da insaflı bir yaklaşım değildir, aynı şekilde hatadır.
Bir ağaca takılıp koca ormanı görmezden gelmek gibi bir şey.
Oralardaki laiklik mesajının Türkiye'de makes bulması başbakanın Türkiye'deki muhaliflerini ilzam etmesi açısından faydalı da oldu denebilir.
Kim ne derse desin dünyada artık Türkiye dönemi başlamıştır.
İslam ülkeleriyle ilişkilerin normalleşmesi, gelişmesi ve güçlenmesi Türkiye'nin hem siyasi hem de ekonomik açıdan güçlenmesi demektir.
Şu anda bu gerçeği yaşıyoruz.
Bize düşen emeği geçenleri takdir etmek, en azından onlara haksızlık etmemektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.