Okul açılırken...
Canavar gibi tavsiyeler!..Söz verdiğimiz üzere, bu “çağdışı” eğitim dünyamızdan, kafayı fazla ütületmeden, beynin faydasız konularla fazla meşgul olmasına izin vermeden sıyrılmanın yollarını dile getirmiş olalım.
•
Öncelikle öğrenci kardeşim; fazla çalışmayacaksın!..
“Az ama sürekli.”
Sistemini kur yeter; hergün okula gitmeden önce işlenecek konulara şöyle bir göz gezdir.
Okul dönüşlerinde işlenmiş olan konulara bak, yeter.
•
Kanaat notu önemli; bu ağabeyiniz pek çok sınıfı “kanaat notuyla” geçmiştir!..
Her öğretmenin özellikle hassas olduğu bazı noktalar vardır; kim hangi tavırdan hoşlanır keşfet.
Öğretmeni, böyle bir gayret içinde olduğunu belli etmeden kafaya al!..
“Okul”u gözünde büyütme...
Özellikle lise ve üniversite öğrencilerinin...
Ve daha çok da üniversite öğrencilerinin, okulu ille de “zamanında” bitirme azmi içinde olmalarına gerek yok.
Hukuk mu okuyorsun mesela; dört senede olmuyorsa beş hatta altı, yedi senede bitirebilirsin.
Önemli olan piyasa tecrübesi.
Sağında, solunda, ilerinde, gerinde, akrabanda akrebinde mutlaka bir “avukat” vardır.
Bul onu ve...
“Dersin olmadığı saatlerde, günlerde yanınızda çalışmak istiyorum.” de.
“Para pul istemem, masanın tozunu alır, yerlere paspas çekerim.”
Kapağı attın mı tamamdır; masa tozu alıp paspas çekerken bile bir şeyler kaparsın.
Kısa süre sonra, dosyaydı, adliyeden evrak alıp vermekti derken işe alışırsın.
Bu tempo senin okulu dört değil de altı senede bitirmene sebep olsa da ne gam; piyasa tecrübesi olmayan “100”lük bir avukatı(!) kim ne yapsın!..
•
Meslek liselerinde okuyanlar, okul bitinceye kadar alanlarının mutlaka ustası olsunlar.
Okul bir şey vermez; ne varsa piyasada var.
•
“Düz lise”yi tercih etmiş olmak büyük sıkıntı...
Bu durumdakiler ne yapsın etsin; “Bir lisan” öğrenebilmenin altyapısını hazırlasın.
Öğrenmek istediği dilde şarkılar dinlesin, televizyon seyretsin.
“Branş” olarak da “yabancı dil”i seçsin.
Yaşadığı ilde “Çince”, “Rusça” gibi önümüzdeki dönemde daha fazla öne çıkacak dillerin kursları varsa ve imkan bulabiliyorsa tereddütsüz gitsin.
•
Bilgisayar programcısı aranan adam.
“Yazılımcı”ların yanına yaklaşılmıyor.
Bu alanda kendini geliştirme arzusu içinde olan hiç vakit kaybetmesin, arayan imkanını bulur.
•
“Not” dediğin pek önemli değil, sınıfı geçecek kadar alsan yeter.
“Devlet kapısının” iyice daraldığı bu dönemde, “diploma”lardan çok “icraatlar” konuşuyor.
Profesörlük, doçentlik bile bazı adamlarda işe yaramıyor; zarftan ziyade mazrufun önem kazandığı bir çağdayız.
•
İki yumurta çarpışırsa biri kırılır, diğeri çatlar. Sen tokuşan yumurtalardan olma!.. İnsanlar iltifattan hoşlanır, kusurlarının ulu orta dile getirilmesinden, hele bir tartışmada mağlup edilmekten nefret eder. Karşındakini dinle, O’na her söylediğinin önemli olduğunu hissettir. Kıymet veren, kıymet bulur. Fazla yargılayıcı olma, öyle takılma... Acele etme ve bünyeni zorlama. İhmal edilmeyen bütün işler yetişir. Bir sene sonra muhtemelen gündeminde olmayacak sıkıntıları büyütme...Etrafın dediklerini duy, faydalan ama fazla aldırma. İnsanlar çoğu zaman bildikleri için konuşmazlar, konuşmak için konuşurlar. Senin iyi yerlere gelmeni istemeyenin isteyenden fazla olması işin tabiatında var. Senin bir yerlere gelmeni istemeyenlerle, laf olsun diye konuşanları topladığında, kulak asman gereken tavsiyelerin asmaman gerekenlerden çok daha az olduğunu görürsün.
Bir de... Kendini şunun bunun beğenilerine göre dizayn etme; kendini nasıl mutlu ve huzurlu hissediyorsan öyle yaşa!..
Bu dünyada sen de varsın, sakın unutma!..