Nerede ideoloji varsa orada zulüm vardır...
“İdeoloji”ye esir olan, zamanı, zemini, “ilm-i siyaseti” gözden kaçırır.
Zamanı ve şartları dondurur, donup kaldığı yerden “ahkâm” keser.
AK Parti hükümetinin Ortadoğu, Uzak Doğu, Güney Afrika ve hatta Güney Amerika politikalarına, bilhassa da Ortadoğu politikalarına karşı çıkanlara bakıyorum...
“Dini” terminoloji kullananlar ile “Laikçi” dünya görüşüne sahip olanlar bir noktada birleşmekte:
“Koyu, kopkoyu karamsarlık... Türkiye’nin kendi oyununu kurmaktan aciz olduğuna ve bu gerçeğin değişmeyeceğine dair kesinleşmiş kanaat!..”
“Saplantı!..”
Bizleri yıllarca “Masonlarla başa çıkılamayacağı”, “Yahudilerin kafayı taktığı yönetimi ve hatta devleti istediği an yok edebileceği” türünden “şehir efsaneleriyle” uyutanlar, şimdilerde Ortadoğu halklarının Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye gösterdikleri teveccühe bile “kulp” takma gayretinde.
Türkiye, bir tezgâhın parçası olmuş!..
Türkiye, “Ortadoğu coğrafyasına Demirel tipi laiklik ihracına” soyunmuş!..
“Hükümet, Ortadoğu ile uğraşacağına Türkiye’nin meseleleri ile uğraşsın” diyenler var...
Ve hâlâ “eksen kayması”ndan bahsedenler!..
¥
Bunların kimi CHP’li, kimi MHP’li...
Kimi “Din” adına konuşuyor da...
Açığa vurdukları his aynı:
“İçe kapanık bir Türkiye arzusu!.”
¥
Hayır; Türkiye’deki değişimi iyi okuyamıyor bu arkadaşlar.
Türkiye değişti; gerçekten değişti...
Geçtiğimiz günlerde, TOKİ’nin dinamik Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Şahin’in makamında, Tekirdağ’ın CHP’li Belediye Başkanı Sayın Adem Dalgıç ile sohbet ediyorduk...
Kendisine “Somali” izlenimlerimi anlatırken dedim ki: “Bakın size en büyük haber: Artık memurlarımız çalışıyor!.. Somali’de bunu gördüm; devlet memurları çalışıyor!.. Çalışan devlet memurunu bir on sene evvel hayal bile edemezdik. Şimdi, memuriyetin yan gelip yatma yeri olmadığının anlaşıldığı bir dönemdeyiz!.. Öyle bir dönem Sayın Başkan.”
Kendileri bu yaklaşımıma hak verdiler ve “Evet gerçekten de bir aktivite var” dediler.
Var ya, var!..
Hatırlayın bir zamanlar “konut, kooperatif işlerinden” kaç vatandaş batmıştı...
TOKİ’ye kızan var, destekleyen var ama...
Adamların çatır çatır iş ürettiğini kim inkar edebilir?..
THY böyle miydi; daha önce uçağı havaalanında bile görmemiş adam, otobüs fiyatına uçup dururken, nasıl olur da burun kıvırır!..
Bakın bir hadise; Emniyet’ten birileri okullar açılıyor diye tutmuş, Kırıkkale-Ankara yolunu ulaşıma kapatmış!..
Kırıkkale’den gelenleri taaa Çankırı’dan dolaştırıyorlar.
“Çankırı’ya yönlendirdiler o yol da tıkandı, hasta mı deli mi bunlar” yollu bir iki telefon geldi.
Hemen Karayolları’nı, Emniyet’i aradık...
Beş dakika sonra dönüşler gerçekleşti:
“Bir yanlışlık yapılmış, sadece ağır vasıtalar yönlendirilecekti, bütün araçlar yönlendirilmiş. Efendim, hata düzeltildi., İlginizden dolayı binlerce teşekkür!..”
Bu hız, diyelim ki on yıl önce...
Nerdeeee!..
Devlet değişti arkadaşlar, anlayın artık.
¥
Birilerine göre Recep Tayyip Erdoğan taşeron, Ahmet Davutoğlu taşeron!..
İsrail’le bir oyun oynanıyor; oyunun bir tarafında bizimkiler öbür tarafında Yahudiler.
Türkiye bir hiç, tıpkı on yıl evvelki gibi!..
Hayır; devir değişti.
Türkiye, evet ABD-İsrail hattının “pozisyonunu” da dikkate almak durumundadır.
Ancak...
ABD-İsrail hattı da, bugün, Türkiye’nin pozisyonunu her zamankinden çok göz önünde bulundurmaya mecburdur.
“Her istediğini yapmaya muktedir bir ABD” çoook gerilerde kaldı...
Ve kimse de abartmasın; Türkiye ne lider ülke ne de eskiden olduğu gibi “tam edilgen” bir ülke.
Türkiye, dalgaları iyice kabarmış bir okyanusta gemisini yürütmeye çalışıyor.
Ve doğrusu, o güçlü Avrupa Birliği gemilerinin -bile- batış noktasına geldiği bir dönemde iyi yürütüyor.
¥
Evet...
Türkiye değişti; her alanda, dünyanın her tarafında -gücüyle orantılı olarak- etkin.
Değişime ayak uyduramayan, “tekrarlarla” vakit heba eder.
Değişime uyum sağlayan için yükselmenin hududu yoktur!..
¥
Kainat, en küçük zerresine kadar hareket halindeyken kim yerinde durabilir ki!..