Bağımsız Filistin Devleti
Filistin Devleti konusuna girmeden evvel, dün Ankara'da meydana gelen patlamada can veren vatandaşlarımıza Rahman ve Rahîm Allah'tan ganî ganî rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Ben bu satırları yazarken henüz kesin bir bilgi yok, ama bombalı terör eylemi olduğundan şüpheleniliyor. Yükselişe geçen ülkemize, derlenip toparlanmaya başlayan milletimize yönelik korkunç bir saldırı.
Ama korkuya kapılmayacağız!
***
"Filistinliler bağımsız ilan edecek" deniliyor, ama Filistinliler çoktan bağımsızlık ilan ettiler.
Neredeyse çeyrek asır oluyor.
15 Kasım 1988'de Yasir Arafat liderliğindeki Filistin Ulusal Konseyi Cezayir'de düzenlediği toplantıda "başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti"nin kuruluşunu ilan etti.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 100'ü aşkın ülke bu devleti resmen tanıyor.
"Filistin Özerk Yönetimi" ile karıştırılmasın; "Devlet-i Filistin", "State Of Palestine", "Filistin Devleti"nden bahsediyoruz.
Nitekim Ankara'daki Filistin Sefareti'nin kapısında da Arapça, İngilizce ve Türkçe olarak böyle yazar.
***
Birleşmiş Milletleri'in gündemindeki mevzu, zaten ilan edilmiş ve geniş çapta tanınmış olan bağımsız Filistin Devleti'nin BM tarafından tanınıp tanınmaması, "uluslararası toplum"a egemen bir devlet olarak kabul edilip edilmemesi meselesidir.
BM Genel Kurulu'nda bu hakkın teslimi mümkün görünüyor.
Fakat BM Genel Kurulu'nun teslim ettiği hakkın resmiyet kazanması için BM Güvenlik Konseyi'nin onayı gerekiyor ve Güvenlik Konseyi'nin veto hakkına sahip daimi üyelerinden ABD "Ben bunu veto ederim" diyor.
Filistinliler de diyorlar ki, "ABD bunu veto ederse biz de 377 sayılı BM Genel Kurulu kararına müracaat ederiz".
377 sayılı karar, BM Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliği sağlamak konusunda zaafa düşmesi halinde Genel Kurul'un Güvenlik Konseyi'ni baypas ederek karar almasını öngörüyor.
Böyle bir kararın bağlayıcı olup olmayacağı tartışma konusu, fakat İsraillilerin ve İsrail dostlarının yazdığı bir ton makaleden anladığımız kadarıyla bu 377 mevzuu Siyonist lobileri ürkütecek kadar ciddi bir mevzu.
Şimdi ayrıntılara girmeyelim.
Uzun hikâye.
Mahmut Abbas ve arkadaşlarının bağımsız Filistin Devleti'ni BM'ye kabul ettirme çabalarına HAMAS'ın niçin destek vermediği, Filistin Devleti için başı sonu belli bir haritanın öngörülüp öngörülmediği ve 1967 Savaşı öncesi sınırların kabul edilmesi halinde Filistinli gruplar arasında ne gibi hadiselerin cereyan edebileceği vs, vs, vs de uzun hikâye.
Bunları başka zaman konuşuruz.
Şimdilik şunu söylemekle yetinelim:
BM Genel Kurulu'nda hatırı sayılır bir çoğunluğun Filistin Devleti'nden yana oy kullanması halinde -ABD istediği kadar veto etsin- Filistinliler 'dünya sisteminin lordları' ile mücadele müthiş bir psikolojik mevzi kazanmış olacaklar.
Bu süreçte İsrail'in Filistinlilere taviz vermesi muhtemel.
Ama HAMAS'lılara sorarsanız İsrail'e doğru dürüst bir geri adım attırmanın tek yolu direnişe ivme kazandırmaktan geçiyor.
Onun için, ellerindeki güdümsüz füzeleri güdümlü hale getirmeye çalışıyorlar.
***
BM'deki sürecin Filistinliler hakkında hayırlı olmasını diliyoruz.
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.