D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

‘Millî’ eğitimin ‘ulusal’ stratejisi!

‘Millî’ eğitimin ‘ulusal’ stratejisi!

Dünkü yazımızda kaybedilen bir dilden ve esasen muhtevadan söz ettik. Türkiye bir zamanlar “maarif”ten “eğitim”e geçti. “Maarif”in derinliğini “eğitim”de bulmak mümkün değil. Zaten Bakanlığın yaptığı da “eğitim”di; yani çocuklarımızı ideolojik olarak eğip bükerek biçimlemek! Bu sadece ilk ve orta öğretimde değil, yüksek öğretimde de esas hedefti.
“Eğitim” kelimesi “terbiye”ye karşılık uydurulmuşken, zamanla maarif, talim, tahsil... gibi kelimeleri karşılayacak –tâbiri amiyanesiyle “joker”- bir kelime hâline getirilmişti.
Dildeki bu görünür daralma aşılmadan zihin dünyasını genişletmek ve bu sahanın gerçek anlamda yeniden yapılandırılmasını sağlamak mümkün müdür?
Bu sorunun cevabını, yeni Kanun Hükmündeki Kararname’de arayalım. Bunun için metnin tamamını değil, sadece başlangıçtaki uzunca “Millî Eğitim Bakanlığı’nın görevleri” maddesini göz önünde bulunduracağız. Esasen, kararnamenin özünü bu uzunca maddede bulmak mümkündür.
278 kelimelik bu metinde tekrarlanan kelimelere bakarsak, tabiatıyla eğitim ve öğretim en fazla kullanılan kelimelerdir. Eğitim 12, öğretim 13 defa geçmektedir. Buna karşılık, konunun mahiyeti icabı yine çok kullanılması beklenen okul, öğrenci ve öğretmen kelimelerine ise birer defa yer verilmiştir.
Metinde dikkati çeken ve üzerine yük bindirilen dört kelime var. Politika (4 defa), strateji (3 defa) koordine (3 defa) ve ekonomi (2 defa). Belki de bu dört kelime, yapılacak işin mahiyetini en fazla ifade eden kelimelerdir. Bu kelimelerin sadece Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili bir KHK’de değil, bütün benzer teşkilat kanun ve kararnamelerinde kullanılması beklenir. Burada “siyaset” kelimesi yerine “politika”nın tercih edilmiş olması dikkat çekicidir. Sanki siyasetle politikanın anlamı farklılaştırılarak, siyasi partilerin alanı ile, yönetimin alanı arasında bir ayırım meydana getirilmek istenmiştir. Bu doğru mudur? Politika yerine siyaset denilmesinin bir mahzuru yoktur ve doğrusu da siyaset kelimesinin kullanılmasıdır.
Strateji kelimesi esasen askerlik alanıyla ilgili bir kelimeyken son zamanlarda diğer alanlara şâmil bir hale gelmiştir. Koordine yerine ise düzenlemek, uyum sağlamak, uyumlulaştırmak gibi kelimelerin kullanılması mümkünken, teknik bir tabirmişcesine yerli yersiz kullanılmaktadır.
Metnin dikkat çekici kelimelerinden biri de “güncel” ve “güncellemek”tir. “Güncellemek”, bilgisayar kullanıcılarının sık başvurdukları bir iştir ve muhtemelen kararnameye bu kullanımdan ötürü girmiştir! Bilgisayar güncellemesi ile, Millî Eğitim Bakanlığı’nın görevlerinin güncellenmesi aynı mahiyette olmamalıdır. Bilgisayar dünyasında güncelleme belirli sebeplerle sık başvurulan bir yoldur, ancak Millî Eğitim’de öyle sık başvurulması gereken bir fiil sözkonusu olamaz. Elbette burada esas söylenmek istenen, yenileştirme, modernize etme, çağdaşlaştırma kelimeleri ile ifade edilebilirdi. Belki bütün bunlara dahi ihtiyaç yoktu. “Günün ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapmak” denir geçerdi. Yoksa bakanlığın aktüaliteye boğulması tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz!
Bilgisayar kullanıcılığının metne musallat ettiği diğer kelime “erişim” olmalıdır. “Erişim”, ulaşma, muvasalat kelimelerinin yerine kullanılıyor. Bir kanun metninde daha yaygın olan kelimeyi kullanmak, dolayısıyla “ulaşma”yı tercih etmek doğru olurdu. Çünkü erişim kelimesinin bilgisayar dilindeki anlamı yaygın olarak bilinmektedir.
Metinde bakanlığın faaliyet alanı dolayısıyla bulunması beklenen müfredat ve ders gibi kelimelerin hiç geçmemesini nasıl yorumlamak gerekir?
Sözü daha fazla uzatmadan KHK’nin diline bakarak şunu söyleyebiriz: Konuyla ilgili yeterince olgun bir metin ortaya konulamamıştır. Daha önceki kanunun aşırı kimlik ifade eden kısımları çıkarılmış, yani doğru olan yapılmış, fakat vatan, millet, milli gibi kelimelerin kullanılmasından kaçılarak kimliksiz bir eğitim modeli ortaya konulmuştur.
Kimlikten nereye kadar kaçılabilir? Bakanlığın adında “millî” geçiyor. Metinde ise, “ulusal strateji”den bahsediliyor!
Önceki kanuna itirazlar, sentetik kimlik inşası yönündeki katı hükümlerine idi. Yeni KHK ise, sentetik kimlik yerine bu vatan üzerinde yaşıyan halkın tabii kimliğini esas alan bir muhtevada olmalı idi. Öğrencilerin bedenî gelişimini öne alan, tahsisen mesleki eğitimi değil bütün sistemi ekonomi ve küreselliğe bağlayan bir metinle karşı karşıyayız.
Bu KHK’da pragmatizm hâkim, idealizme ise yer yok!
İdealsiz bir gençlik... Ekonomik başarılar elde etmek, büyük servete ulaşmak! Bedenini geliştirmek ve bedeni başarılar kazanmak! Daha ötesi yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi