Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

İş saatlerinin kısıtlanması işsizliği azaltır mı?

İş saatlerinin kısıtlanması işsizliği azaltır mı?

Hükümet, yeni istihdam paketi ile haftalık çalışma saatlerini yeniden düzene koyarak işsizlere iş imkanı sağlamaya çalışıyor.
Tutar mı bilemem...
Benim bildiğim... Öncelikle liyakat, sonra da işe aldığını adam gibi çalıştırmak.
Tabloya şöyle bakalım...
İşe aldınız ama gidin bakın memuru yerinde bulabilir misiniz?
Veya öğretmen dediniz, kendisi öğrenmeye muhtaç, bilmiyor ki öğrencisine ne versin.
Öncelikle üretimi kısıtlı olan bir yapıda eldeki çuvala sıkıştırma operasyonuna giderseniz, bakmışsınız ki o çuval bir süre sonra yırtılmış.
İkinci çuvalın yoksa yırtıkları yamalarsın...
Sermayesi kıt olan üretici beş kişilik işi iki kişi ile yapmaya çalışıyor. Öyle iken, o çuvala kaç kişi daha sokacaksın? Bazıları kirasını, bazıları da ay sonu çalıştırdığı işçinin sigortasını ödemekten aciz. Sayı çoğaldığında belli ki hiç ödeyemeyecek...
Vergiler öylesine ağır, % 18 KDV, % 20 gelir vergisine tabi olan üretici üç beş kazanabilmek için vergi kaçırmak zorunda, değilse kazanamaz.
Hiç olmazsa işçi çalıştıranın vergisini indirin, hem vergi kaçırmasın, hem de “vergim indirildi” diye fazladan işçi alsın. O da yok...
Diğer taraftan en büyük sorun ithalat ve ihracat dengesizliği, bu ülke ihraç ettiğinden daha çok ithal ediyor. Bu demektir ki, Türkiye Batı’nın pazarıdır.
Arap ülkeleri ile yolları açtınız diyelim, peki o ülkelere ne satacaksınız?
Avrupa’dan alarak satmak kârlı iş değil, zaten birinci elden alıyorlar senden niye alsınlar... En ciddi konu, enerji tüketiminde dışa esaslı bir şekilde bağımlıyız.
Çevrenize bakın, göreceksiniz ki her taraf alışveriş merkezi...
Tüketimde baş döndürücü bir yarışma var.
Hızlı trenler, deniz altı geçitleri, modern duble yollar, eğlence mekanları, dev akvaryumlar, iki bölgeyi birbirine bağlayan köprü yollar, modern savaş uçakları alımları...
Görünüşte her birisi nefsi okşayıcı ve de güzel işler, ama düşünün ki savunma sanayisi olmayan bir ülke yarın İsrail denilen terörist devlet ile kapıştığında ilk hedef o modern yollarla, köprülerdir. Irak’ın halini görüyoruz, Afganistan hakeza....
NATO denilen ittifaktan izin almadan fabrikanda doğru dürüst bir silah üretemiyorsun. Bu yüzden Makine Kimya’nın makineleri pas tuttu...
Merhum Erbakan hocanın yıllar öncesi ortaya atmış olduğu Yerli Sanayi projesi bugün için de önemli. Zamanında bu proje hayata geçirilmiş olsaydı çok yol kat etmiş olacaktık. Ne var ki sermayenin uşakları bu projeyi her yola baş vurmak suretiyle engellediler.
Belediyelere bakıyorum, garip kafa... Oyu fakir semtlerden alırlar, makyaj havasındaki yatırımları zengin muhitlere yaparlar.
Zengin, sayelerinde kazanıyor ama oyunu vermiyor.
Şelaleler, parklar, salonlar, metrolar, yollar, eğlence yerleri...
Her yıl milyarlar ödeyerek dışarıdan araç-gereç alma yerine harcadığın para ile yerli üretimine kursana. Yetmiyormuş gibi geceliği bilmem kaç milyona eğlenceler.
Sanatkâr(!) giderleri...
Maksat reklam olsun. Veya desinler ki bu belediye başkanı hem dindar, hem de çağdaş.
Süslediğiniz şehrin kahvehaneleri ile birahanelerine bir bakın.
Sokakların haline bakın...
Cezaevlerine bakın, yüzbinler hükümlü ve de tutuklu işsizliğin kurbanı. Eskiden çok nadir görülen gasp suçları günümüzde oldukça yüksek.
Hırsızlık hakeza...
Evlenme yaşı ihtiyarladı, binlerce gencimiz işsizlik yüzünden nikahsız yaşarken sen kalkıp bir gecede sanatkârlara(!) bu halkın vergilerinden ödersen, hesabını kul soramazsa Allah(c.c) sorar... Başa dönersek aynı kapıya çıkacağız.
Tavuğu beslersen her gün taze yumurtan olur, ama yumurtayı marketten alırsan hem çok paran gider hem de hiçbir zaman yumurtan olmaz.
Ekonomi işte öyle bir hesap kitap işidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi