Demokrasi diye bir şey yoktur
Sözlüklerde tarifi yapılan demokrasi, aldatmaca bir iddiadır...
Ben 79 senedir imini/timini görmedim bu oltaya takılan nesnenin.
Türkiye’de olmadığı gibi, başka ülkelerde de yoktur...
Fransa’ya, İngiltere’ye, Almanya’ya, Amerika’ya, demokrasinin adını aldığı Yunanistan’a paraşütle demokrasi atsanız toprağa düşmeden yerler ya da bacaklarını ayırırlar...
Bizi aldatıyorlar maalesef...
Hani tuzu kurular var ya, işte onların uydurdukları bir hikâyedir...
Belki de masal!..
BM (Birleşmiş Milletler) demokrasi binasının kaçıncı katında ikamet ederler... Göreniniz oldu mu?
100 bin, 250 bin, 700 bin, bir milyon, iki milyon nüfusa sahip bazı devletler vardır... Hindistan’ın oyu ile Malta’nın oyu aynıdır... Avrupa demokrasisinin bariz özelliği kalleşliktir, kaypaklıktır, kayırmacılıktır...
Namuslu gerçek demokraside “VETO” silahı hiçbir ülkeye verilmez...
Dikkatinizi çekiyor mu VETO silahına sahip 6,5 (altıbuçuk ülke?)
1- ABD, 2- Rusya, 3- Fransa, 4- İngiltere, 5- Çin ve buçuk olan da Almanya.
Birleşmiş Milletler’i teşkil eden ülkeler, çoğunlukla Filistin’in resmen devlet olmasını isterlerse, olabilir mi?
Birincisi İsrail Yahudilerinin insafına bağlı... İkincisi ABD’nin, yani İsrail’e kölelik yapan dünyanın en ahlaksız ülkesinin, yani kovboyun silah çekip çekmemesiyle irtibatlıdır...
İsrail ne derse o...
Başbakan Erdoğan’ın belirttiği üzere, İsrail, bugüne değin hiçbir BM kararını iplememiştir...
Zaten Müslüman Arapların ortasına kazık misali çakılan İsrail asli görevini eksiksiz yapmaktadır...
Bizdeki babadan/dededen yazarlar her zaman güçlüyü demokrat göstermekten utanmazlar...
Kim ki güçlü, öteki suçlu...
Bir zamanlar Türkiye’de darbeciler demokrasi dağıttılar, yalakalar geceli gündüzlü alkışladılar...
“Demokrasiye balans ayarı” yapan bir general hangi ülkeye nasip olur ki?
Hayret ederim devamlı surette...
Eğer demokrasi bu ise, o ayıp bize yeter de artar...
Benim başım demokrasi dedikleri yosma ile, o yosmanın asli ve fer’i sahipleri ile derde girmekten yorulmuştur...
Bazen dışarılara giderim...
Bush demokrasisi ile cedelleşirim...
Bazen Tony Blair demokrasisini tükürürüm...
Tabii içte Kenan Evren demokrasisiyle az mücadelem olmadı...
Dost gözükenlerin yarıdan fazlasını kaybederim doğruları söyleyince.
Bir şiirimde derim ki:
Hırsıza hırsız diyemem/Kaygusuz ekmek yiyemem...
Huyum kurusun!..
Hırsıza demokrasi kahramanı desem kıyamet mi kopar...
Ücretli yalakaları ürkütmesem menfaat kubbeleri mi çöker?
Bilemiyorum!..
Sokakta gördüğüm bir köpeği, “Acaba demokrasi bu mu” diye tetkik ettiğim günleri hatırlarım...
Siyaset sahnesinde boy boy, renk renk demokrasiden geçilmez...
İnsan öldüreni, insan eti yiyerek karın doyuranı “Demokrasi mahbubu saymak”, rahat yaşamanın anahtarıdır... Gel gör ki beni tiksindirir...
Sahi kim icat etmişti bu acayip kavramı?
Kim olacak, ya bir düşes, ya bir barones ya da onların kocaları zannettiğimiz sürtük sahipleri...
Diyeceğim o ki, ben asla demokrat olmadım... Olmak niyetinde değilim...
Yunus Emre’nin “Yetmiş iki millete” bakışı daha hoşuma gider...
Hazreti Ömer’in Mısır Valisine yazdığı mektuptaki: “Ben Nuşirevan kadar da mı adil değilim” sözündeki mânâyı hiç bir demokrasi martavalına değişmem...
Sevmedim demokrasiyi...
Kocasını aldatan kadın gelir gözlerimin önüne “demokrasi” dediklerinde... Tabii midem götürmez bu aşuftenin hallerini...
Salı günü bir başka açıdan demokrasi tahlil edeceğim inşallah.
Toprakla birleşirse çekirdek ağaç olur
Devlet markalı salak başımıza taç olur
Biri Hakk’a sadıktır, toktur gözü ve gönlü
Biri hak yer hiç doymaz, sömürdükçe aç olur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.