Dünyanın vidası çıktı mı?
Eskiler “Dünyanın çivisi çıktı” derlerdi, vidası da sökülmüş meğer...
Söküldüğünü biliyoruz, ancak kimin söktüğünü, neden söktüğünü bilmiyoruz.
Helikopter düşmüş, insanlar (ki aralarında Türkiye’nin en büyük değerlerinden Muhsin Yazıcıoğlu da var) buz cehenneminde can çekişirken, birileri kara kutuların vidalarını söküyor...
Vicdanımızın vidalarını söküyor birileri!..
Karakutular sırra kadem basıyor...
Ve olay çözümsüzlüğe terk ediliyor...
Vidaları sökülmüş kimi vicdanlar kanıyor: “Araştırın bu işi!”
Feryatlar sır duvarına toslayıp yankılanıyor:
“Araştırın!”
“Helikopter kazası” olarak yapılan açıklamalar kamu vicdanını tatmin etmiyor. Hemen herkes, işin içinde bir “Alicengiz oyunu” olduğunu düşünüyor.
Devletin vicdanı olur mu bilemem, ama cumhurbaşkanlarının vicdanı olur (en azından şimdikinde var)...
Cumhurbaşkanı’nın vicdanı harekete geçiyor...
Konuyu araştırmak üzere DDK’nu (Devlet Denetleme Kurulu) görevlendiriyor...
Kurul ciddi bir inceleme yapıyor ve sonucu Sayın Cumhurbaşkanı’na bir rapor halinde sunuyor:
“5000CE cihazı ile SKYMAP IIIC cihazlarından; SKYMAP III C cihazının tersyüz olarak fotoğraflandığı 29. 03. 2009’dan sonra, ARGUS 5000 CE cihazının ise en son fotoğraflandığı 30. 03. 2009 tarihi öğle saatleri ile kaybolduğunun fotoğraflandığı 31. 03. 2009 günü öğle saatleri arasında çalındığı anlaşılmıştır...”
Cihan Haber Ajansı’ndan alınan görüntüler (ki, 30. 03. 2009 günü öğle saatlerinden itibaren Gazeteci İsmail Güneş’i arayan tüm ekiplerin kaza mahallinden ayrıldığı, bu bölgede saat 17. 00’ye kadar çalışmalarını sürdüren Kara Kuvvetleri’ne ait Skorsky helikopterin kaza kırım heyetinde yer alan bazı personelin TC-HEK işaretli helikopter enkazı üzerinde çalışma yaptıkları görülüyor) de bunu teyid ediyor...
Böylece suikasta kaza süsü vermek istendiği kuşkusu yaygınlaşıyor.
Cumhurbaşkanımız da diğer tespitlerle birlikte bu görüntülere dayanarak, “İşin içinde karanlık eller var” anlamında bilinen açıklamasını yapıyor...
Ardından, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı Gül’ün bahsettiği görüntüleri kendisinin de izlediğini, helikopterin düştüğü yere ilk ulaşan 60-70 kişilik ekibin sivil değil resmi personel olduğunu ve bunların isim listesinin özel yetkili savcılıkta bulunduğunu belirtiyor.
Kaza hızla “kaza” olmaktan çıkıp “suikast” çerçevesine oturuyor!
Keşke “Benim ülkemde böyle şeyler olmaz” diyebilsem...
Diyemiyorum...
Çünkü benim ülkemde bir “Ergenekon” gerçeği var...
Benim ülkemdeki “fail-i meçhul” cinayetlerin çoğu henüz aydınlatılabilmiş değil...
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a kurşun sıkanın arkasında kimlerin olduğunu bilmiyoruz...
1993 Ocağında şehit olan Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağının neden düştüğünü çözemedik...
Hrant Dink’i öldürenleri bilsek bile, arkasındaki güce ulaşamıyoruz...
Böyle bir ülkede, ülkenin değerli yüreklerinden biri bir helikopter kazasında şehit olmuşsa, buna “kaza” diyebilmek fevkalâde zorlaşır.
Diyemiyorum.
Sadece “soruşturma genişletilmeli” diyebiliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.