Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İç düşmana ‘bese’ çekmek

İç düşmana ‘bese’ çekmek

Barış adına savaş tamtamları çalan ve masumları katleden PKK ve siyasi yandaşları Kürtlerin iç düşmanıdır. PKK, Kürt halkının kimyasını bozan kimyasal bir düşmanıdır. Çözüme giden yol bu tespitten geçmektedir. Kürtler et kemikten ibaret değildir, bir de ruhları vardır. PKK elemanları fiziken Kürt soyuna mensup olsa da ruhen onlara mensup değildir. İşte bu tezat berzahında PKK deccalizmi yani bulanıklığı yükselmektedir. Eskiler bu ayrımı ‘döl evladı değil, yol evladı’ şeklinde izah ederlerdi. PKK döl evladı olabilir ama yol evladı değildir. Bunların derdi kardeşi kardeşe kırdırarak ve yabancılaştırarak ayrışmayı sağlamak ve ardından da ayrıştırdıkları alanda saltanat kurmaktır. Cengiz Çandar gibiler hâlâ bu gerçeği görmek istemeseler de Ahmet Altan görmüş ve bu ideolojinin bir hiçlik ve nihilizm yani varlığı bitirme ideolojisi olduğunu yazmıştır. Bunların barış veya demokrasi dedikleri her şey tersiyle mütenasiptir. Barış adına katliam ve demokrasi adına totalitarizm üretmektedirler. Bu yüzden BDP, Kandil-İmralı çıtasını aşamamaktadır. Eskiden barış ve demokrasi kavramını en çok Marksistler kullanırdı. Propagandalarını böyle yaparlardı. PKK ve siyasi yandaşları onların mirasını devralmışlardır. Taha Akyol da geçmiş yazılarında hareketin totaliter yapısına ve yüzüne ayna tutmuştu. Demek ki Kürtlerin sorunları başka; durumdan vazife çıkartarak Kürtleri siyasi olarak rehin alan PKK’nın derdi daha başkadır. Lakin iki mesele birbiri içine girmiş ve sarmal olmuştur. İşte bu temyiz aklı ile yani ayırtıcı akılla ikisini birbirinden ayırmak hem devletin hem de Kürt halkının görevidir. Kürtler sorunları adına onlara açtıkları krediyi kapatmalıdır. PKK Kürtlerin kimyasını ve ağız tadını bozmuş ve kendi kimliğine de yabancılaştırmıştır. Bugün PKK zemininden Şeyh Said’e sahip çıkanlar bilmiyorlar mı ki, Şeyh Said döneminde yaşasalardı onlara ilk kılıcı çeken yine Şeyh Said olurdu. Şeyh Said’in hayat ve savundukları ile onların hayat tarzı ve savundukları arasında zerre kadar bir münasebet var mıdır? Utanmazsan dilediğini yap ve söyle! Bunlar Marksistlerin ‘çamur at tutmazsa izi kalır’ taktiğini uyguluyorlar. Kimse ‘ayranım ekşi’ demez, bunlar da demiyor. Cehennem ehlinin ateşten beslenmesi gibi bunlar da kandan besleniyorlar. Zira kimyaları değişmiş ve adeta zombi/yaratık haline gelmişlerdir. İnsan öldürerek ve kan dökerek besleniyorlar. Fiziki gıdaları olmasa bile manevi gıdaları budur. Çandar gibi Kuzey Irak konusunda Türk idarelerine akıl verenler aynı yönlendirme gayretini PKK konusunda da yapmaktadırlar. PKK’nın saldırganlığına karşı sürekli olarak hükümeti sağduyu telkini altında tutmaktadırlar. Belli ki bunlar yabancı ajandaların ve gündemlerin parçası veya uzantılarıdır.
*
Evet, PKK Kürtlerin iç düşmanıdır ve PKK’nın temel hedeflerinden birisi halkları birbirine düşürerek ve kırdırarak kendisine alan açmaktır. Barış söyleyip savaşı kastetmektedir. Zira ahirzamanda haramlar başka isimler altında irtikap edilmektedir. Kumar şans oyunları ve müstehcenlik cesaret olarak takdim edilmektedir. Onlar da bu doğrultuda simyager gibi kavramları tersyüz ediyorlar. Burada da PKK’nın halkları birbirine kırdırma ve iç savaş çıkarma projesi ve programı barış olarak takdim edilmektedir. Bu, barışın adına ve kendisine koca bir tecavüzdür. Kürt halkı Siirt skandalından sonra tamamen bu örgütle bağını kesmeli ve dahili düşmanına ilanihaye ‘bese/yeter’ çekmelidir. Türkiye de bu ayrışma aklına yardım etmeli ve Kürtlerin örgütle zehirli bağını ve ilişkisini kesmesine yardımcı olmalıdır. Lakin asude iklimi yakalamak BDP propagandistleri ortamı zehirledikçe de mümkün değildir. Hâlâ onları Meclis’e davet eden bir anlayış sorunu kavramamış demektir. Hükümet de yanlış yöntem ve kadrolarla bu sorunu çözemez. Bundan dolayı kabul edelim ya da etmeyelim artık parça tesirli tedbirler değil külli ve topyekün tedbirler aşamasına gelindi. Bu bağlamda, Kürt halkı PKK ve siyasi kolu ve sembolleriyle tamamen ilişkisini kesecektir. PKK’ya sıfır müsamaha gösterecektir. Yoksa bu yapının açtığı çığırı ve bu çığırda oluşan acıları yaşamaya ve paylaşmaya devam edeceğiz. Kürt halkı BDP ve onun gerisinde PKK’yı desteklemenin kendisini ateşe sürükleyen bir çıkmaz sokak olduğunu görmelidir. Zannettiği gibi bu yapı iflah olmaz ve alınmamış hakların tahsili için köprü de kuramaz. Böyle akılla bağını koparmış çılgın bir yapının Türk hükümetine partner veya muhatap haline gelmesi ham hayaldir. Hükümet bunu tavsiye edenleri susturmalı ve ayıplamalıdır.
*
BDP sokakta oldukça PKK dağdan inmeyecektir. Zaten onlar dağa çıkmak isterken PKK kadroları ayaklarına inmiştir. Şehre inmiştir. Barış ortamı salih ve dingin bir ortam ister. PKK’nın siyasi ve ideolojik anlayışı ‘vela ve bera’ anlayışına da terstir. Değerler manzumesinin altüst edilmesidir. Bununla siz dinsiz bir yapıyı dindar Türklere tercih ediyorsunuz. Bunun kitaptaki yeri neresidir? Kürt meselesinin çözümü dinsizlikte midir? Kendileri dinsiz ve imansız bir çizgiden gelmelerine rağmen dini açıdan bile Kürtleri Türk kardeşlerinden ayırmak ve yabancılaştırmak istemektedir. Dinsiz bir zeminden din alanını ayrıştırıyorlar. Bazı Kürtler de bunlara din adına çanak tutuyor! Değerler manzumesindeki aşınmadan dolayı her şey altüst hale gelmiştir. Halbuki, iman çizgisi küfür çizgisinden tamamen ayrışmıştır. PKK ve yandaşları için vela ve bera kuralı uygulanmalı ve ayrışma aklıyla birlikte iç düşmana ‘bese’ denmelidir. Bediüzzaman’ın dediği gibi düşman bünyeye girmiştir. Kurt gibi gövdeye sinmiştir. PKK kurdu da Kürdün gövdesine girmiştir. Araplar da bu gerçeğe ‘husununa müheddedetün mine’l dahil’ demektedirler. Yani kalelerimiz içeriden tehdit altındadır. Bunu görmeyenler ve vaktinde yanlışa çizgi çekmeyenler er geç bunun altında kalırlar. Dindar Kürtlerin artık PKK’yı umut olarak görmekten vazgeçmeleri ve saflıklarına bir son vermeleri gerekir. PKK ve her türlü uzantıları iç düşman ve baş düşmandır. Türkiye de kendisini esir alan bu urdan kurtulmalı ve devlet olmanın gereklerini yapmalı ve toplumsal boyutta görevlerini deruhte etmeli ve PKK’nın panzehiri olarak bir içtimai yapılanmaya gitmeli ve bunun altyapısını hazırlamalıdır. Kürtlerin ıslahı İslam’la olacağı gibi devletin ıslahı da yine aynı kriterlerle olacaktır. Dolayısıyla dert bir ve derman birdir. Artık PKK ve türevlerini destekleyen kitlelere Necip Fazıl gibi deme vaktidir: Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi