Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Açık hedefler tuzak haline getirilmelidir

Açık hedefler tuzak haline getirilmelidir

Son haftalarda polislere saldırı olunca toplumu bir şaşkınlık sardı. Niye şaşılıyor ki?.. Ben buna şaşılmasına şaşıyorum...
Ağustos başında, internette, televizyonlarında, ajanslarında ilan ettiler: Hedef Polis!..
Terör ile mücadelenin yeniden yapılandırılacak olan polis teşkilatı ile yapılacağının açıklanması üzerine, hedeflerinin polis olduğunu deklare ettiler.
Son zamanlarda yaptıkları her saldırıdan sonra eylemi üstlendiler ve polisin oraları terk etmesini isteyen bildiriler yayınladılar. Saldırarak yıldırmak istiyorlar...
Tunceli, Siirt, Bitlis, Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Van, Kahramanmaraş, Hınıs... Buralarda polise saldırdılar ve maalesef pek çok da can yaktılar... Neredeyse her gün polislere saldırdılar... Adamlar, dediklerini yapıyorlar. Bunların saldırılarına değil, muhtemel saldırılara karşı tedbir alınmamış olmasına şaşmak gerekir.
Hınıs Emniyetine yapılan saldırı internette var. Adamlar arabayla gelip saldırıyor... Biraz sonra araba tekrar geliyor ve saldırganları toplayıp götürüyor... Gidiş o gidiş...
Bitlis Polis okuluna yapılan saldırıyı da gördünüz... Araba önce okulun önünde bir turluyor... İlk geçişinde yola çuval veya poşet içinde silahları bırakıyor... Sonra bir daha geliyor... Saldırganlar araçtan inip, daha önce yola bıraktıkları silahları da alıp öğrencilerin üzerine sıkıyorlar.
Siirt’teki saldırıyı da gördünüz. Emniyet’in yakınında arabadaki genç kızları katlettiler...
Mobese kameralarına yansısa da kamuoyuyla paylaşılmayan saldırılarda da benzeri şeyleri göreceğimiz muhakkaktır.
Artık, her polisin, her polis aracı ve emniyet binasının açık hedef olduğu ayan-beyan ortada.
Emniyetin bulunduğu sokak başlarında, saldırganların gelişini veya kaçışını gören noktalarda gerekli tedbirler niye alınmaz?
Kameralar sadece kayıt için mi kullanılır?.. Başlarında hiçbir görevli yok mudur ki geleni gideni, nereden gelip nereye gittiğini haber versin?..
Kahrolmamak elde değil!..
Sistem kurulmazsa, iş sadece polislerin yüreklerine kalıyor. Hınıs’ta ve Bitlis Polis Meslek Yüksekokulu’nda gördük... Çıkıyor bir kahraman polis... Gözünü budaktan sakınmıyor... Basıyor kurşunu!.. Bitlis’te, saldırı yapılan duvarın dibine kadar gelip püskürten polisi alnından öpüyorum... Böyleleri olmasa, sadece “saldım çayıra, Mevlam kayıra” sistemine güvensek, vay halimize!...
Terörist, tabiati gereği gizli; asker-polis açıkta... Başka çare de yok asker polis için. O zaman ne yapılmalı?..
Yapılacak olan şu: Açık hedefler, etraflarında alınacak tedbirlerle tuzak haline getirilmelidir. Artık bunu elektronik cihazlarla mı yaparsınız, adam yerleştirerek mi yaparsınız veya başka yollarla mı yaparsınız, bilmem. Açık hedefleri birer tuzak haline dönüştürmediğimiz sürece, Allah korusun, daha çoook şehit cenazesi kaldırırız. Ondan sonra da, gelsin yok “Kanları yerde kalmayacak”mış, yok “İnlerine kadar kovalanacak”mış, yok şu yok bu nutukları!..
Bitlis’te etrafı açık arazi olan yolda saldırganlar kaçarken, dayansaydı aracın böğrüne bir roket, görürdünüz caydırıcılığı!..
Teröristler niye polise saldırıyorlar?.. Çünkü, polisin hareket kabiliyeti ve inisiyatif kullanma imkânı daha fazla... Söylendiği gibi, yeni teknik ve silahlarla donatılacak olan polisler, terörün şehirdeki kökünü kazıyabilirler. Bu imkân dağa taşındığında, dağları da temizlerler... Asker de gücünü sınır ötesi operasyonlara kaydırarak Kandil’i yakar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi