Devlet PKK tezlerini kabul mu etti?
KADEP Başkanı Şerafettin Elçi’nin dünkü röportajını okuyanınız var mı? MİT-PKK görüşmesine ilişkin olarak en fazla kendini heyecanlandıran bölümün, özerkliğe dair geçen konuşmalar olduğunu söylüyor. Kürt politikacılar içinde en samimi olanı olduğu için, en pazarlıksız olanı olduğu için, en hesapsız olanı olduğu için, o bu sözlerden heyecanlanıyor. Ve bunun devletin yerel yönetimlerin kuvvetlendirilmesi konusundaki iradesi konusunda umut verdiğini söylüyor. Tamamen iyi niyetinden. Karşısındaki kişi soruyu bununla sınırlı tuttuğu için devamını yanıtlamıyor. Oysa Şerafettin Elçi’ye “özerklik” ile ilgili soruyu soran kişi, dersine çalışan bir gazeteci olsaydı, okurda oluşacak olan “devlet demokratik özerkliği kabul etti” algısı kırılmış olacaktı. O röportajı okuduktan sonra bende bile ilk anda oluşan yargı şu oldu; “boşuna bunca laf kalabalığı”.. Cümleyi hatırlatayım isterseniz size. Ne söylemek istediğimi daha iyi anlatması bakımından önemli: “Eğitim hizmetleri de dâhil olmak üzere, merkezî yönetimin yetkileri yerel yönetimlere ve valilere devredilecek.. (bundan sonrası Sn.Elçi’nin yorumu) Yani eğitim politikasının belirlenmesi, okullardaki müfredat, her şey özerk bölgelere devredilecek. Vilayet de, belediyeler de bu bölgelerde okullar açabilecek, hangi dili kullanacaklarına onlar karar verecek. Türkiye’de eğitim politikası tamamen değişecek. Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Dairesi, tevhid-i tedrisat diye bir şey kalmayacak.” Buradan bu haliyle yayınlanan bir röportajda anlaşılan ne? Hemen söyleyeyim. PKK’lı veya sempatizanı bir kişi için, savaşın (!) kazanıldığı.. PKK’yı terör örgütü olarak gören bir yurttaş için ise devletin terör örgütüne taviz verdiği.
*
Bir konu işte ancak bu kadar çarpıtılır. Bu kadar hatalı aksettirilir. Ben yine tüm iyiniyetimle soruyu soran kişinin dersine tam çalışmadığı için ortaya böyle bir sonuç çıktığına inandığımı ifade edeyim. Zira sorsaydı eminim Sn.Elçi hiç duraksamadan, söz konusu yerel yönetimlerin kuvvetlendirmesi planının 2005’te hazırlanan bir kamu yönetimi reformu olduğunu ve PKK’lılarla yapılan görüşmelerle ilgisi olmadığını söylerdi. PKK da aynı şeyi söylüyor diye, örneğin elmaya güzel diyorlar diye elma güzel olmasın mı?.. Bırakın PKK’yı ve de Hakan Fidan’ı.. Prens Sebahaddin’in, 1913 yılında yazdığı “Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?” kitabındaki Adem-i Merkeziyet tezini kabul edelim o vakit. Ne diyordu Prens Sabahattin o kitabında? (-ki ittihatçılar yasakladı biliyorsunuz kitabı) “İşleri, yetkileri, görevleri, sorumlulukları ayıralım. Herhangi bir sorunu yerinde çözecek, yerinde müdahale edecek yerel yetkililer atayalım.” PKK ile ne ilgisi var bu meselenin. 2005’teki yasa da bunu istiyordu. Sadece kendi insanına güvenmediği için kağıttan uçak yapıp TBMM’ye geri gönderen Ahmet Necdet Sezer’in, bu ülkenin normalleşmesine verdiği en büyük zararlardan biridir o yasanın veto edilmesi. Son not bu konuyla alakalı. Sanıyorsunuz ki bu iş bin yıldır böyle. Hayır. 27 Mayıs kanlı darbesinden beri böyle. Bunu da hatırlatayım istedim. Kalın sağlıcakla.