Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Nasıl da geldi geçti habersiz

Nasıl da geldi geçti habersiz

Daha dün Ramazan Bayramı’nı idrak etmiştik, elhamdülillah Kurban Bayramı’na da kavuştuk. Ramazan Bayramı’nı görüp de Kurban Bayramı’nı göremeyen ve ahirete intikal edenleri rahmetle anarak ve kavuşanları da selamlayarak bayramınız mübarek olsun.
Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu sohbete başlarken, “önce selam, sonra kelam” diyerek başlar ve uzun bir selamlaması vardır. Bayramınızın hayırlara vesile olması dileğiyle onun ifadeleriyle yazıyı okuyan dostları selamlamak istiyorum.

Selamlama faslı biraz uzun ama bayramlar sabır günleridir. Sabrınızı istirham ederek lütfen selamımı kabul ediniz. Rahmetli Gemuhluoğlu şöyle başlıyor selamlamaya.

“Efendim;

Evveli, ahiri, zahiri, batını selamlarım. El-Evvelü Allah, El-Ahirü Allah, Ez-Zahirü Allah, El-Batınü Allah, Sahib’i selamlarım. Sahib-i Hakiki’yi selamlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı selamlarım. “Levlake Sırrının Mazharı”nı selamlarım. Validesini, Hadice Validemi, Fatıma Validemi selamlarım. çihar-ı Yar-ı Güzin’i selamlarım. Erkan-ı Erbaa’yı: Selman’ı, Mikdad’ı, Ammar’ı, Ebu-Zerr’i selamlarım. Taife-i ecinniyi selamlarım, mü’minlerini ve müslimlerini. Ve sizi selamlarım.”

“Peygamber-i Ekber bir hadis-i nebevilerinde buyuruyorlar ki; “önce selam, sonra kelam.” önce sizi selamlıyorum. Yine Peygamber-i Ekber buyuruyorlar ki bir hadis-i nebevilerinde; “önce refik, sonra tarik- önce yoldaş, sonra yol.”

Evet, Fethi Gemuhluoğlu ağabeyimiz zaten çok az konuşan, bir nevi söz orucu tutan, konuşmaya başlayınca da böyle güzel selam vererek söze başlayan bir mütefekkirimiz. Selamlama kısmında bilmediğiniz kelimeler olabilir. Ben açıklamak isterdim ama biraz da siz yorulun ve herkes bilmediği kelimeyi kendisi bulsun diye özellikle açıklama getirmedim.

Bayram günleri dostlarla buluşma, arkadaşlarla kaynaşma ve sohbet günleridir. Elbet sohbet denilince işe güce yaramaz ve saman alevi gibi yanıp geçen ve bir daha işe yaramayacak eften püften meseleleri kastetmiyorum.

Mesela bana göre herkes kendisine bir iyilik etmeli ve sohbetlerde, ziyaretlerde, siyasete hiç kapı açmamalıdır. Zaten ziyaretlerin pek çoğu bu yüzden ya yarım kalmakta veya hiç yapılmamakta. Girip çıktığımız ortamlarda siyasetten uzak durur ve hiç yaklaşmazsak, bayramın ve ziyaretin tadının başka olduğunu göreceksiniz.

Dedikodu ve benzeri bütün konuşmalardan uzak durmak, bayrama gösterilen saygının ta kendisidir. Bugüne kadar dedikodunun hayır getirdiği veya iyi bir netice sağladığı görülmemiştir. Ateşin odunu erittiği gibi insanı eritir ve yok eder. Yine herkes kendisine bir iyilik etmeli ve bu ateşten uzak durmalıdır.

Elbet bu söylediklerimi ben de yapacağım. Becerebilmek için elimden gelen gayreti göstereceğim. En azından bayram müddetince başarmaya ahdettim. “Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamıyoruz” diye bir söz vardır, şeytan taşlamamaya özen göstereceğim.

“övünme” ve “bencillik” bayramlarda zuhur eden bir başka hastalıktır. Ziyaretlerde genelde insanlar birbirlerine üstün çıkabilmek için yalan ve dolanla örülmüş bir sürü hikayeler anlatır ve karşısındakileri etkilemeye çalışırlar ve bunun adına da ziyaret derler. Böyle bir ziyaret şekli yoktur. O yüzden bu hastalıklara meydan verilmemelidir.

Bayramlar, gönüllerin birbirine teklifsiz ve menfaatsiz bir şekilde kilitlenmesidir. Gönül denilince yine Fethi Gemuhluoğlu ağabeyin bir sözünü hatırlatmak istiyorum. Diyor ki, üstad; “Her şey gönülde cereyan ediyor. Ve insanlar, biz zannediyoruz ki, hal-i cima’dan doğuyorlar. İnsanlar hal-i cimadan doğmuyorlar. İnsanları gönül döllüyor. Gönül çocukları onun için ayrı oluyor. Ve gönül çocuklarının çoğu onun için “yol evladı” oluyor, “bel evladı” olmuyor.”

Bu güzellikler çerçevesinde bir daha bayramınız mübarek olsun.

Vesselam.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi