"Arap Baharı"na dair bazı şehir efsaneleri
Mısır'daki devrim için Amerikan tezgâhı diyorlar. Tahrir Meydanı'nı dolduran gençlerin liderleri CIA elemanıymış. Washington'da bazı şüpheli toplantılara katıldıkları biliniyor.
-Hüsnü Mübarek rejimi ABD'nin uydusuydu; ABD onu niye yıkmak istesindi ki?
-O rejimde yeteri kadar kredi kartı kullanılmıyormuş, tüketim alıp başını gidemiyormuş. Bunun olabilmesi için demokratik kültürün gelişmesi gerekiyormuş.
-Demokrasi Selefilerin iktidara gelmesine yol açarsa ve Selefiler kredi kartını yasaklarlarsa ne olacak?
-Selefiler mi?
-Selefiler. Tahrir Meydanı'ndaki kalabalığın hatırı sayılır bir kısmını onlar oluşturuyordu, biliyorsun. Yoksa bilmiyor musun? Facebook Gençliği, Twitter Gençliği filan hikâye. Amerika'daki o toplantılara katılan birkaç gencin kitleler üzerindeki etkisi de hikâye. İhvan-ı Müslimin ve Selefiler Tahrir'e akın etmeselerdi meydandaki topluluk çok cılız kalırdı. Mübarek devrildikten sonra Tahrir'de düzenlenen gösterilerle ilgili haberleri arşivden çıkarıp oku; İhvan-ı Müslimin ve Selefiler katılmışsa "on binler" yahut "yüz binler"den, katılmamışsa "bir grup gösterici" yahut "yüzlerce gösterici" veya en iyi ihtimalle "iki-üç bin gösterici"den söz ediliyor. Yani ki: Amerika'da bilmem hangi kuruluşların düzenlediği toplantılara katılan birkaç Mısırlı gencin CIA ajanlığından dem vurarak bütün Mısır Devrimi'ni onlara ve dolayısıyla ABD'ye mal etmek çok ayıp kaçıyor. Yapma bunu.
-Ama Libya Devrimi denilen şeyin Batılı güçler tarafından tezgâhlandığını ve sözde devrimcilerin Batı ajanları olduklarını inkâr edemezsin herhalde. Kaddafi, Afrika'da Batı'nın çarkına çomak sokmaya çalışıyordu. Devrim hikâyesi oradan çıktı.
-Ne yani, Libyalılar "Kaddafi amansız bir diktatör ama önemli değil, Afrika siyaseti düzgün olsun da isterse kulağımızı kessin" mi diyeceklerdi? Zulme karşı ayaklandılar ve Kaddafi'nin katiller sürüsüne karşı silahlı mücadeleye giriştiler. Silahlı mücadelenin başını ABD ve Avrupa'da nefretle anılan İslamcılar -hem de büyük ölçüde Selefi İslamcılar- çekti. Trablus'a giren, Kaddafi'nin askerleriyle göğüs göğse çarpışarak başkenti ele geçiren savaşçıların başındaki komutan, ABD'nin işkence tezgâhından geçmiş bir mücahit. Falanca Libyalı siyasetçi Fransa'nın adamı, filanca Libyalı siyasetçi ABD firmalarını temsil ediyor, devrimcilerin sıkıştığı yerde Batılı güçler onların yardımına koştu, devrimciler bu Batılı güçlerin yardımını ister istemez kabul etti vs, vs, vs; ama bütün bunlar Kaddafi diktatörlüğüne karşı "La ilahe illallah, Allahu ekber" diyerek savaşan ve şehitler veren mücahitleri Batı ajanı yapmaya yetmez!
-Peki, Mısır ve Libya'da kurulacak olan yeni yönetimler devrimcilerin beklentilerine mi yoksa emperyalistlerin beklentilerine mi cevap verecek? Mısır'da Yüksek Askeri Konsey'in, Libya'da bazı Ulusal Geçiş Konseyi üyelerinin verdiği işaretler ikinci ihtimali kuvvetlendirmiyor mu? Tunus'taki geçici hükümet de Batı'yı rahatsız edebilecek bir düzenin kurulmasına göz yummayacakmış gibi duruyor.
-Bin Ali, Mübarek ve Kaddafi rejimleri altında hürriyet ve adalet ihtimali hiç yoktu; şimdi var. Bin Ali ve Mübarek rejimleri altında Batı'dan bağımsızlık ihtimali hiç yoktu; şimdi var. Hatta, Libya'da, orta veya uzun vadede, Kaddafi'den daha samimi Batı aleyhtarlarının -mesela "fundamentalist terör"e karşı ABD ile işbirliğine yanaşmayacak kadroların- yönetime gelmeleri ihtimali bile var. Bu ihtimalleri doğuran devrimler hoş gelip sefa getirmiştir. Şimdi "Batı'nın oyununa gelen Tunuslular, Mısırlılar, Libyalılar"dan dem vurmayı bırakalım da bu ihtimallerin gerçekleşmesi için neler yapabileceğimize bakalım. O ülkelerdeki salih kadrolara elimizden geldiğince yardım edelim. Devrimleri Batılıların çalmasını engellemeye çalışalım. Hiçbir şey yapamıyorsak bari dua edelim. Ne yapacaksak yapalım, yapmayacaksak da yapmayalım, ama firavunlara karşı ayaklanma yiğitliğini gösteren ve bu yolda binlerce şehit veren Arap kardeşlerimizin hürriyet ve adalet davasını lekelemeye kalkmayalım!
-Sen ne dersen de, Libya'da NATO bombardımanı olmasaydı devrim dediğin şey gerçekleşmezdi ve devrim dediğin şey İslamcıları da iktidara getirse Libya yönetimi illa ki Batılı emperyalistlerin uşağı olacaktır. Israr ediyorum: Bunların alayı Batı ajanı.
-Öyleyse Irak'taki hükümet de Batılı emperyalistlerin uşağı, Ayetullah Sistani de ABD'nın adamı, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi üyeleri de CIA ajanı, hatta İran da ABD işbirlikçisi.
-Pardon? Anlamadım. Biraz açar mısın?
-Yerimiz doldu. Başka zaman inşaallah.