Ülkemiz şehirleri arasında yurdumuza; “şefkat ve samimiyetle” tepeden bakan ilimiz Erzurum’dur.
Yani Erzurum; uçsuz, bucaksız, direksiz duvarsız, zerre kadar çatlağı olmayan; güneşiyle, ayıyla, yıldızlarıyla dört mevsim ayrı güzelliklerini seyrettiğimiz ve sahibi de “Hak” olan gök tavana en yakın şehrimizdir.
Ve Yine Erzurum; dünya üzerinde göğe bu kadar yakın bulunan yerleşim alanları içerisinde, nüfusu en kalabalık olan şehirdir.
Kahramanlıklarla dolu şanlı tarihiyle, nüfus yapısıyla, örf, adet, gelenek ve görenekleriyle, memleketimize ve milletimize sunduğu hizmetleriyle övülen Erzurum, hafta sonu MÜSİAD üyelerini ağırladı.
MÜSİAD Erzurum Şubesi’nin ev sahipliğinde yapılan çalışma toplantısı iki gün sürdü.
¥
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, genel başkan yardımcısı Mehmet Develioğlu, eski genel başkan Ömer Bolat ve genel sekreter Eyüp Vural Aydın’ın katıldığı toplantının konuğu ise Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’ydı.
İki ayda bir yapılan ve tüm şubelerin katıldığı genel idare kurulu toplantısında bu sefer Almanya MÜSİAD’dan gelen üyeler de vardı.
Hemen bütün şubelerden toplantıya katılan MÜSİAD üyeleri, ilk çalışma programlarını Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile gerçekleştirdiler.
MÜSİAD üyelerinin çalışma prensiplerinde, “laf yerine icraat” vardır. Bu sefer de öyle oldu ve sıkıntılarını bakana yazılı raporlarla ilettikleri gibi sözlü olarak da anlattılar.
Doğrusu işadamları öyle ilginç sıkıntılardan söz ettiler ki, toplantı sırasında aklımdan şunlar geçti.
“Bu ülkede Ak Parti iktidarına kadar iş başına gelen hükümetler, gümrüklerle ve sınır kapılarıyla hiç ilgilenmemişler, sanki gümrükler ve sınırlar ayrı bir Cumhuriyet, Türkiye ayrı Cumhuriyet gibi yaşanmış.
Ne zaman ki, Ak Parti iktidarı devlete sahip çıkmış; gümrükler ve sınır kapılarına, tarihinde hiç olmadığı kadar yeni bir çehre verilmeye başlanılmış. Böylece gümrüklerin, devlet içinde devlet olmasına son verilmiş.”
¥
Yine bu iktidarın önemli özelliklerinden birisi de şudur:
Geçmiş iktidarlarda böyle toplantılara bakan gelir, açılışta konuşma yapar ve çok yorulduğu için dinlenmek üzere kendisine hazırlanan dünya nimetlerini tatmaya giderdi.
Ülkeye ve millete hizmet etmenin haklı onuruyla (!) etrafındakilere emirler vererek; “enesini,” verdiği emirlerin yerine gelmesiyle de “nefsini” tatmin ederdi.
Yalnız Ak Parti iktidarında böyle değil. Bakan Yazıcı tüm ekibini toplayıp gelmişti. Konuşulanları kendisi de bürokratları da can kulağıyla dinleyip not aldılar.
Öyle not alıp gitmediler tabii. Toplantının sonunda sorular başta olmak üzere hemen her meseleye bir bir açıklık getirdiler. Hem de isim isim herkese cevap verdiler.
Manzarayı izleseydiniz, şunu kesinlikle söylerdiniz:
“Haa!.. İşte devlet millet kaynaşması böyle olur ve olmalıdır. Devleti yönetenler de yönetilenler de karşılıklı birbirlerine hizmet etmek mecburiyetindedirler. Önce millet sonra devlet fotoğrafı budur.”