D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Aman aman şişmanım!

Aman aman şişmanım!

TDK sözlüğünün son baskısında o kelimeyi görmesem, gerçekten şaşacaktım. 2010 baskısı sözlükte ilk defa bu kelimeye yer veriliyor. Neyseki, orijinal yazılışıyla değil, söylenişiyle!
“Obez”, artan refah seviyesinin birçok insan vücudunda tecessüm etmiş hâli! Şişmandan öte şişman, çok şişman!
Şişmanlık insanlığın yeni bir durumu değil, elbette sırf refah seviyesi ile de alâkalı sayılamaz. Ama refah toplumlarında aşırı şişmanlığın yaygınlaşmasını nasıl açıklayacağız? Hekimler obezliği “aşırı ve yanlış beslenme”ye bağlıyorlar. Bir Somalili ne yanlış beslenebilir, ne de aşırı! Onlar için tehlike yok! Ya bir Amerikalı veya Avrupalı...
Bir tarafta obezlerin, diğer tarafta açlıktan zafiyet geçirip ölenlerin dünyası bu dünya!
TDK sözlüğüne 11. baskıda “obez” kelimesinin girmesi iyi olmuş! Çünkü bu son baskı sözlüğü ancak böyle bir kelime ile tavsif edebiliriz! Sözlüklerin başına bazı sıfatlar konuluyor ya, Dil Kurumu’nun sözlüğünün önüne de “obez” kelimesi eklenebilir: Obez Türkçe Sözlük!
Benim sözlük işleriyle iştigal ettiğimi bilenler, hasetten, kıskançlıktan veya benzer sebeplerden böyle bir yakıştırma yaptığımı düşünebilirler. Emin olun aziz okuyucular, bu sözlükle ilgili bilgileri size aktaracağım, okuyunca söylediklerimin asla hilaf-ı hakikat olmadığını siz de teslim edeceksiniz.
Türkçe Sözlük’ün 1945’te yapılan ilk baskısı 669 sayfadan ibaretti! Başta romen rakamıyla 12 sayfalık bir açıklamalar bölümü vardı. 11. baskı ise 2759 sayfa!
Yani birinci baskının 4 (dört) katından fazla!
Biz birinci baskıyı ve onu takip eden baskıları, iki yönden eleştirdik: Birincisi, kelime kadrosunun çok sınırlandırılmış olması. Gerçekten öyle idi. Türkçenin bin yıllık edebiyat birikiminin, yazılı birikiminin kelimelerinin büyük çoğunluğu bu sözlükte yer almıyordu. 1990’lara kadar durum böyle idi. İkinci eleştirimiz de, sözlüğün önemli bir bölümünün halk tarafından veya kalem erbabı tarafından benimsenmemiş, kullanılmayan uydurma kelimelerle doldurulmasıydı.
1981’de Dil Kurumu’nun önüne numuneyi koyduk: Büyük Türkçe Sözlük’ü yayınladık. O tarihten bu yana TDK sözlüklerini gözden geçirenler göreceklerdir ki, “Türkçe Sözlük” her iki bakımdan da bizim eleştirilerimizi kulak ardı etmemiş.
Türkçe Sözlük’te 20 bin civarında kelime bulunmasını bir kelime soykırımı olarak açıkladık. Daha önceki Türkçe sözlükler, Kurum sözlüğünden kat kat fazla kelime ihtiva ediyordu. Hele Redhouse’un Türkçeden İngilizceye sözlüğü, 130 bin civarında sözvarlığına sahipti. 130 bin nire, 20 bin nire!
Kurumcular zafiyeti anladılar; fakat son baskıya bakarak söyleyebiliriz ki, yanlış anlamışlar! Ne yapıp yapıp sözlüğün kelime sayısını artırmak, sayfa sayısını artırmak, böylece göz doldurmak hevesine düşmüşler.
11. baskının başında romen rakamlı 30 sayfa var: Açıklamalar, madde düzeni, kısaltmalar, işaretler, çeviriyazı vs.
Bu baştaki kısım, gerdandaki şişkinlik olarak kabul edilebilir!
Sonda ise, yüz sayfadan fazla sözlük dışı bilgilere yer verilmiş: Türkçenin tarihçesi, yazışmalar (dilekçe, özgeçmiş, e-posta, resmî hitaplar), çevrimler (birim çevrimleri, romen rakamları, takvimler ve takvimler arası çevirmeler), evren, güneş sistemi ile ilgili bilgiler, dünya ile ilgili bilgiler, ülke bilgileri, bayrakları ve konumları, Türkiye ile ilgili bilgiler, kısaltmalar ve kaynaklar. Bitmedi: Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluş adlarının kısaltmaları, Türkçe Sözlük’teki örneklerin kaynakları ve kaynakça...
Her halde sondaki ilaveler, kalçalar ve baldırlardaki kat kat yağ tabakaları olmalı.
Neden “yağ tabakaları”? 1945 sözlüğünde, zamanın cumhurbaşkanı Millî Şef İsmet inönü’ye katmerli bir yağ var. Tabiî Kurum başkanı Maarif Vekili Hasan Ali Yücel de bu yağ faslında unutulmamış.
günden bugüne, TDK sözlüklerinde devlet başkanlarının, yöneticilerin adlarının anıldığını ben bilmiyorum.
Bu baskıda, yeniden 1945’lere dönülüyor ve bir punduna getirilerek devletluların adları zikrediliyor. Cumhurbaşkanından devlet bakanına kadar dört kademe. Bu dört kademeden cumhurbaşkanımız hâlâ vazifesinin başında, başbakanımız da öyle, ama Meclis başkanı değişmiş. Devlet bakanı da!
Ne olacak şimdi?
Peki sözlüğün sonundaki bilgiler lüzumsuz mu? Elbette lüzumsuz değil. Fakat bir sözlüğün kapsamında bulunması gereksiz. Bu şişkinlik sözlüğün kullanılmasını güçleştiriyor.
Geriye ne kaldı? 2665 sayfa...
Bu da okkalı bir sözlük demek. Fakat bu ana bölüm de şişman, şişirilmiş, hormonlanmış veya aşırı gübrelemeye maruz bırakılmış!
(Bu ana gövdeyi de başka bir yazımızda ele alacağız).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi