Pantolon serbest, ya başörtüsü?
Türkiye Büyük Millet Meclisi ‘yeni yasama yılı’nda ilk iş olarak yeni bir anayasa yapacağını ilân etti. Hatta bu konuda ilk adımlar atıldı ve konu ile ilgili olarak çalışacak ‘uzmanlar heyeti’ne partilerden temsilciler de görevlendirildi. İnşaallah ‘küçük mesele’ler yüzünden çalışmalar aksamaz ve çeyrek asırdır darbe anayasası ile yönetilme yanlışından kurtuluruz.
Çalışmaya başlayan TBMM, ilk iş olarak bayan milletvekillerinin pantolon giyme yasağını da kaldırmaya karar vermiş. Alınan karar uygulamaya konulduğunda kadın/ hanım milletvekilleri pantolon giyebilecek. Hatırlamak gerekirse, geçmiş yıllarda lise öğrencileri için de pantolon giyme serbestisi getirilmişti.
Peki, geçen yıllarda lise öğrencilerine ve şimdi de hanım milletvekillerine pantolon giyme serbestisi, hürriyeti tanınıyor da; lise öğrencilerine ve hanım milletvekillerine başörtüsü takma hürriyeti, hakkı serbestisi niçin tanınmıyor? TBMM ‘ilk iş’leri arasında hanım milletvekillerine pantolon giyme hakkı ve serbestisini getiriyor da, başörtüsü takma hakkını niçin getiremiyor?
Kimileri, “Pantolon ayrı, başörtüsü ayrı. Birbiriyle kıyaslanır mı?” diyebilir. Doğrudur, birbiriyle kıyaslanmaz ve biz de kıyaslamak için bunları söylemiyoruz. Başörtüsü serbestisi ve hürriyeti çok daha önemli ve önceliklidir. Çünkü inancı gereği başını örten bir hanım milletvekili, “Başını aç da gel” dendiğinde vekilliği terk etmeyi göze alabilir, almıştır ve alması da gerekir. Ama pantolon giyen bir hanım vekile, “Pantolon giyme” dendiğinde o pekâla “etek” giyerek TBMM’ye / “Genel Kurul”a gelebilir ve bu güne kadar da gelmiştir. Bu bile başörtüsü yasağının çok daha önce ve öncelikli olarak sona ermesi gerektiğini bize anlatır.
Gerek üniversitelerde ve gerekse ‘kamusal alan’da ve elbetteki TBMM’de bulunan hanım vekiller için başörtüsü yasağını savunanlar kup kuru bir vehimle hareket ediyorlar. Hanımların çoğunluğunun başörtüsü taktığı bir ülkede “başörtülü vekil” olmaması bize ayıp olarak yeter ve artar bile! Bu meseleyi gündeme almayıp, erteleyen ve öteleyenler de yanlış yapıyorlar. “Sonra hallederiz” dedikçe yaralar derinleşiyor. Bakınız, “pantolon yasağı” bir anda berheva oldu. Aynı şey başörtüsü yasağı için niçin olmasın?
Yanlış anlaşılmasın, maksadımız hanımları evlerinden çıkarıp TBMM’ye göndermek değildir. Hanımların “iç işleri bakanı” olduklarının ve bunun da kendileri ve aileleri hakkında daha hayırlı olduğunun farkındayız. İtirazımız, tercihlerini “dışarı çıkma” yönünde yapan hanımlara bu kabul edilemez yasağın uygulanmasıdır.
Hatırlayalım ki, Merve Kavakçı başörtülü olarak milletvekili seçildiği halde sırf bu sebeple vekilliği düşürülmüştü. Türkiye, 28 Şubat sürecinde yapılan o tarihî hatayı hâlâ düzeltemedi. Bu haksızlığın bugün bile devam ediyor olması Türkiye’nin ayıbıdır.
Kendilerine uygulanan kanunsuz yasağı sona erdiremeyen ‘vekil’ler, milleti canından bezdiren yanlışları, hataları ve yasakları sona erdirebilirler mi?
Günün birinde bütün bu anlamsız yasaklar inşaallah sona erecek ve “Bir zamanlar başörtülü hanımlar milletvekili olamıyormuş” diye çocuklarımıza, nasip olursa torunlarımıza ‘yakın tarih’in ilginç hadiselerini anlatacağız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.