Pantolonlu vekil, başörtülü vekil!..
Geçirdiği kaza sonucu protez bacak kullanmak mecburiyetinde kalan CHP vekili Şafak Pavey’e kolaylık olsun diye gündeme getirilen Meclis’te pantolon serbestisi, “türban” ve kravata takılınca, etrafımda yeni bir tartışma başladı...
Diyor ki bazı arkadaşlar:
“BDP’den de gelmiş olsa, Meclis’te başörtülü olarak görev yapmayı hedefleyen teklif desteklenmeliydi...”
Malûm; PKK’lılar pardon BDP’liler kıvrak ve son derece zekice ayarlanmış bir manevrayla “pantolon” serbestisinin üzerine “türban”ı eklemek istedi.
Ve dahası, “kravat mecburiyeti de kalksın” dedi.
“Pantolon teklifinin geri çekilmesine” sebep olan hamle.
•
“Başörtüsü”nün sadece Meclis’te değil, her yerde alabildiğine serbest olmasını, öteden beri ne denli hararetle savunduğumuz ortada.
Kravatı da “rejimin kemendi” olarak görürüz.
Bu konulardaki tavrımız net...
Meclis’te başörtülü olarak görev yapmak zaten yasak değil, ancak zorlama yorumlarla “yasağı” savunanları iyice susturmak için duruma tamamen açıklık getirecek bir düzenleme yararlı olur.
Kravat mecburiyeti saçma sapan bir uygulama, buna da son verilmeli...
Prensipte “tamam” diyoruz ama...
Tuzaklara da dikkat!..
Yeni Anayasa çerçeveli uzlaşma arayışlarına “dinamit” koymayı hedefleyen bu düzenlemenin başını çeken BDP Vekili Altan Tan, “Teklifin kimden geldiğine değil, doğru ve gerekli olup olmadığına bakın” diyor.
Siz siz olun, bu tür laflara inanmayın!..
Ergenekon-Balyoz-PKK pardon BDP hattındaki ilişkileri gözden kaçırmamak gerek.
“Yeni Anayasa”, yani daha özgür daha demokratik bir Türkiye, “mutsuzluklardan” beslenen örgüt ile uzantılarının işine gelmiyor.
Sözde Türk Ulusalcısı Ergenekoncular ile sözde Kürt Ulusalcısı BDP’nin birleştikleri nokta da bu; varlıklarını sürdürebilmelerinin “şiddet, kaos ve huzursuzluğa” bağlı oluşu.
Malûm; 28 Şubat diktatörleri Refah Partisi’ni “Millet bunlardan memnun. Böyle giderse 2005’te tek başına iktidara gelirler!” korkusuyla ortadan kaldırmaya karar vermişti,
Refah veya bir başka parti...
Kim “millete” çalışırsa, en büyük tehdit o.
Bir yandan sözde Türk diğer yandan da sözde Kürt ulusalcılarının “Recep Tayyip Erdoğan”ı katletme planları da aynı endişeye yaslanmakta:
“Milletin mutlu olduğu yerde biz olmayız!..”
Şüphesiz, BDP’nin “Yeni Anayasa uzlaşmasını sabote” çabaları da bu anlayışın ürünü.
BDP’nin “başörtülü” vekili yok.
Ve dahası böyle bir kaygıları da yok.
Nereden mi biliyorum...
İnternetteki herhangi bir arama motoruna girin, TÜSİAD resepsiyonu sırasında bugünün BDP’lileri ile aramızda nasıl bir diyalog geçtiğini göreceksiniz.
Ağır isimlerinden Ahmet Türk diyor ki bana:
“1400 sene evvelki bir Kitap’ın (Kur’an-ı Kerim-S.A.) hükümleri bugün için geçerliliğini yitirmiştir!.. Küçük çocuklara Kur’an eğitimi verilmesini de doğru bulmuyoruz!..”
•
Şimdi aklıma geldi...
Bu “başörtüsü”, “kravat” teklifinin başını çeken BDP Vekili Altan Tan...
Ahmet Türk’ün, Kur’an-ı Kerim’i hedef alan bu beyanlarını Kanal 7’deki İskele Sancak’ta hatırlattığımızda...
Mealen şunları söylemişti:
“Bence bu tür laflar çok yanlış. Bu topraklarda İslamiyet’i arkasına almayan hiçbir hareket başarılı olamaz!..”
•
Evet, bir yöntem...
Altan Tan’ın niyeti nedir bilmem; onu “PKK’lı” olarak nitelendirmek de kanaatimce doğru olmaz...
Ancak, kendisini siyasete taşıyan hareketin, onu “Yeni Anayasa Uzlaşmasını” sabote etmek için “kullandığı” ortada.
Altan Tan dikkat etsin;
O çok şikayetçi olduğu Ergenekon çok yakınında olabilir!..
Bir nefes kadar yakınında!..