Serdar Arseven

Serdar Arseven

Altındağ... Tiryaki... Başkent!..

Altındağ... Tiryaki... Başkent!..

Altındağ, Ankara’nın kalbidir.
O bölge... Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet.
Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri, yüzlerce Hak dostu.
Kale.
İlk Meclis.
Kurtuluş ruhu.
Mehmet Akif Ersoy.
Ve maalesef, bir de genelev!..
“Değer karşıtı” zihniyet; bütün bu “maneviyat deryası”nın tam ortasına “vergi sistemine kayıtlı” bir rezillik yerleştirmiş...
Büyükşehir yönetimi, bu rezilliği ortadan kaldırmak istese de “Türk Milleti Adına” karar veren yargı, işi hayli ağırdan almakta.
Yılda ortalama bir “ev” (!) yıkabiliyorsun, sistemin özü!..

Önceki akşam, Altındağ Belediye Başkanı Sayın Veysel Tiryaki ile “Ankara’nın kalbinde” uzun uzun sohbet ettik.
Ankara’ya gelenler mutlaka ziyaret etsin; Başkan Tiryaki, üç beş yıl öncesine kadar “pavyoncuların”, “keşlerin” tahakkümünde olan Hamamönü’nün “gerçek yüzünü” ortaya çıkarttı.
Safranbolu neyse, Hamamönü de -üç aşağı beş yukarı- o şimdilerde.
Allah rahmet eylesin, İstiklal Şiiri’ni buralarda yazan Mehmet Akif Ersoy’un ve buralarda medfun Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhları -İnşallah- huzurla izliyordur olan biteni.
Muhafazakar Demokrat Düşünce Topluluğu Başkanı Sayın Murat Köse’nin Kabakçıkonağı’nda düzenlediği sohbet toplantısında az konuştuk, bolca dinledik.
Sadece Başkan’dan değil...
Bölgenin okumuş yazmış sakinlerinden dinledik olan biteni...
Duyduklarımızın ve tespit ettiklerimizin özü şu ki:
Altındağ Belediyesi, “tez konusu” olarak ele alınmayı hak eden bir performans gösterdi buralarda.
Şaşırırsınız; 20 binin üzerindeki gecekonduyu “tartışmasız, tantanasız” yıktı Başkan.
Bölgede 10 metrekarelik bir yeri olan adama bile “sıfır daire” verdi.
Bir zamanlar Ankara’nın hatta Türkiye’nin en belâlı bölgesi olarak bilinen “Çinçin”i ıslah etti; tam 400 “Çinçin”liye daire vermek, daha önemlisi de bir zamanlar polisin bile girmeye cesaret edemediği semtin meskûnlarını, böyle bir dönüşüme razı etmek...
Belediyelerin yüzde 90’nın borçla döndüğü bir ülkede, (eski para hesabıyla) 122 trilyonluk bütçede, 47 trilyon “fazlalık” oluşturmak.
Solculardan, sağcılardan, dindarlardan, ateistlerden çok sayıda mazlumun mecburi ikametgâhı Ulucanlar Cezaevi...
Pisi pisine idama gönderilmiş delikanlıların “ahlarıyla” inleyen Ulucanlar Cezaevi, dev bir açık hava müzesine dönüştürülüyor bugünlerde...
Müthiş.
Bunlar büyük işler ama ille de Hamamönü.
Veysel Tiryaki, geçtiğimiz günlerde Brüksel’deydi....
Hamamönü Restorasyon Projesi’ne verilen “Avrupalı Seçkin Turist Destinasyonu Ödülü”nü almak üzere gittiği Brüksel’de, bölgeyi nasıl özüne döndürdüklerini anlattı.
Tanıtım filmimiz eşliğinde, “Yükselen Değer Türkiye” temasını işledi.
Bu başarının bence esas kayda değer yönü; Tiryaki’nin “Ödül”ü, tamamen “Bize ait olanı” ortaya çıkartarak almış olması.
Özenti yok, kompleks yok, işin içine “batıdan esintiler” sokmak yok.
Yüzlerce yıllık “Konaklarımızı”, “Camilerimizi”, “Mevlevîhânemizi” ortaya çıkarttı Veysel Tiryaki.
Tam 250 tarihi yapıyı restore etti; dedik ya “pavyonlar” diyarı Hamamönü, Safranbolu’yla yarışır hale geldi iki sene içinde...
“Batılılaşma” adına Hacı Bayram’ın karşısına genelev kuran zihniyeti düşünün bir...
Ve bir de kültürümüze sahip çıkmak suretiyle “batı”nın en saygın ödüllerinden birine ulaşan Veysel Tiryaki zihniyetini.

Ben hep onu derim; insan “kendisine” sahip çıktıkça değer kazanır.
“Özenti” her bedende sırıtır; “kompleks” kendini anında ele verir.
Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin mirasçısı olan bir milletin “Medeniyet projesi ithaline” ihtiyacı yoktur.

“Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin” diyor ya Popçu Tarkan.
Doğru.
Altındağ, bir zamandır kendini bulma, büyük medeniyetiyle buluşma mücadelesi veriyor.
Veysel Tiryaki, kimi zaman “sağcı”, kimi zaman “solcu” kimi zaman da “dinci” kisvesiyle önüne çıkan “takozlara” aldırmaksızın yoluna devam etsin...
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi “Bir başkent daima başkenttir. Ne kadar susturulursa susturulsun, yine konuşur!”
Evet, Tanpınar’ın işaret ettiği Konya bir “Başkent” olarak konuşuyor bugün, “Bursa” konuşuyor, “Edirne” konuşuyor, “İstanbul” konuşuyor...
Ve ne güzel, Altındağ da konuşmaya başlıyor!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi